Bahçeli, "Partimizin içerisinde Fethullah Gülen hareketiyle ilgili olanları biliyorum, şu anda hala varlar. Sayısını söyleyemem. Milletvekili de var" dedi.

Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan Bahçeli’nin açıklamalarından satırbaşları şöyle:

"16 Nisan'da yapılacak olan, Türkiye'nin geleceğini belirleyecek olan referanduma gidiyoruz. Bu referandumun milletimizin geleceğinin belirlenmesinde bir başlangıcı oluşturacak. Bu referandumu anlamlandırabilmek için geriye giderek Türkiye'deki siyasi süreci yakinen incelemek lazım. 2007 yılı önemli dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile AK Parti, TBMM'de önemli bir çoğunluğa sahip olmakla beraber göstermiş olduğu, Abdullah Gül'ü aday gösterdikten sonra Meclis'teki oylamalarda 367'nin altında kalması sebebiyle sorun yaşandı. 367 dediğimiz kilit demokrasiye vuruldu.”

"2007 yılında Meclis'te olmayan MHP, erken seçimde 71 milletvekili ile TBMM'de bulundu. AK Parti 367'yi bulamadığı için CHP de Meclis'e katılmamayı tercih ettiği için yeni bir kilitlenme söz konusuydu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri parlamenter sistemlerde sorunlar yaşatmış, ara rejimlerin temelini teşkil etmiştir. 12 Eylül öncesinde 115 turla cumhurbaşkanı seçilemediği için, Ecevit ve Demirel'in uzlaşamaması sonucunda önemli bir sorun yarattığı gerekçesiyle, bir takım anarşi faaliyetleri sebebiyle ara rejim yaşanmıştır. O ara rejimi de dikkate aldığınızda 2007'de ne olacak bir seçim var, cumhurbaşkanı seçilecek ancak 367 kilidi vurulmuş. O zaman sayın Sabih Kanadoğlu bu kilidin sahibi oldu."

"Bizi ziyarete geldiklerinde bir tek cümle kullandım. Biz o gün Meclis'te olacağız. Bunun anlamı kilidin açılması demek. Bu cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmıştır ve sayın Abdullah Gül cumhurbaşkanı olmuştur. Fakat Türkiye'de başından beri devam eden anayasa tartışması yeni bir boyut kazanmış, sistem tartışmasına doğru kaymıştır. Kendi adayımızı çıkarttık. Sayın Sabahattin Çakmakoğlu'nu aday göstermiştik."

"7 Haziran'da tek başına iktidar olan AK Parti, 276'nın altında kaldığı için hükümet kurmada ancak birkaç parti ile bir araya gelirse mümkün olacak duruma geldi. MHP 80 milletvekili ile Meclis'te bulundu ancak koalisyon için çok önemli bir çağrı ile karşı karşıya kalındı. Bugünü yorumlamak için veri kabul etmek gerekir bunları. Çok eskiden beri her siyasi parti 82 ara rejiminin anayasasının katılığını ve demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesini sağlamak için bazı gayretler içerisinde olmuştu. Bütün bunları dikkate alarak ifade etmek gerekiyorsa bu anayasa değişikliği tartışması devam edebilirdi. Ama bir ara anayasa değişikliği ile 10 Ağustos'ta cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleştirildi. 367 olmasaydı Türkiye bunları yaşamazdı. Sayın Erdoğan partisinden ayrıldı ve yüzde 50'nin üzerinde oyla cumhurbaşkanı oldu. Bu da önemli bir dönüm noktasıydı"