AK Parti 29. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nı takip eden gazetecilerle bir araya gelen AKP Sözcüsü Ömer Çelik, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Çelik Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik Devlet Bahçeli’nin açıklamalarının sorulması üzerine, “Bu konu ile ilgili bir değerlendirme yapmadık. HDP’nin terör örgütü ile bu kadar bitişik durması, hatta terör örgütünden daha radikal eylemler kullanması konusunun altını çiziyoruz. CHP’nin bu konuya müsamahakar davranması, bu ilişkiyi kurarken terör konusundaki hassasiyette aşınmalara yol açabilecek mesajları giderek artan bir şekilde verdiğini gözlemliyoruz. Bu mesele o kadar görünür hale gelmiştir ki, kendi ittifaklarının içindeki bazı unsurlar da buna karşı seslerini yükselteme başlamışlardır. Bunun bir eleştiri konusu olarak CHP’ye yönelmesi söz konusu olmuştur” şeklinde konuştu.

AKP ve CHP’nin kamplarının aynı tarihleri denk gelmesi ve programların çakışmaması konusunda CHP’li Engin Altay’ın bir anlaşma yapıldığı iddiasına ilişkin soruya cevap veren Çelik, “Biz herhangi bir mutabakat olduğu zaman uyarız. Siyasi rekabet ayrıdır, siyasi nezaketin korunması ayrıdır. Biz kimseye karşı siyasi nezaketsizlik yapmayız. İddia grup başkanvekillerimize dönük bir iddia. Grup başkanvekillerimizle konuştum, bizim programımızla ilgili konuşmaların olduğu, siz bu saatte başlarsınız, biz bu saatte başlarız gibi bir konuşmanın olmadığını, çarşamba günü bizim programımızın kendilerine verildiğini söylediler. Bu program saatler kendilerine verilmiş, bu saatleri görerek kendilerinin ayarlamaları gerekiyordu. Bu kadar nezaketsiz cümleler kurmaları doğru değil. Bizim bu kamp programında saat kaçta ne yapacağımız çok önce belliydi” ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü özeleştirisinin hatırlatılması üzerine Çelik, “Özeleştiri her zaman iyidir. CHP Genel Başkanı'nın başörtüsü konusunda bir özeleştiri düzeyine gelmesi iyidir. Hemen arşivlere bakalım, bu özeleştirinin yapılması yetmiyor, İstanbul seçimleri sonuçlandıktan sonra bir takım sözcüleri yine başörtüsüne saldırmalar, başörtüsünün kamuda yerinin olmadığına dair bir takım söylemleri ifade etmeye başladı. Buradaki hassasiyetin sadece söylem düzeyinde kalmaması gerekir. Özeleştirinin pratik sonuçlarını görmek istiyoruz. Kılıçdaroğlu zaman zaman ileri demokrasiyi kurmaktan bahsediyor, ama açıktan darbe çağrısı yapan milletvekillerine karşı herhangi bir eyleme girişmiyor. İleri demokrasiden sadece etiket olarak bahsetmek, en son yetim hakkından, hiçbir işçinin mağdur edilmeyeceğinden bahsettiler ama seçimden sonrası ortaya çıkan mesele, CHP’nin insanları mağdur etme eylem planına dönüştü. Bir cümlelik özeleştiri dışında çok daha güçlü sesler duymak istiyoruz” açıklamasında bulundu.