IŞİD'in Kobanî'ye saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014'te gerçekleştirilen protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 17'si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanî Davası'nın 24'üncü duruşmasının 3'üncü oturumu, 14 Nisan'da Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Son görülen duruşmada okunan mütalaada savcı, aralarında Sırrı Süreyya Önder'in de bulunduğu 12 siyasetçi hakkında Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Türk Medeni Kanun (TMK) kapsamında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkarılmasını talep etti.

Karar duruşması 3 Temmuz'a bırakıldı.

GARABET BİR DAVA

Boş salona okunan mütalaayı bianet'en Tuğçe Yılmaz’a değerlendiren Sırrı Süreyya Önder, hâlihazırda Yeşil Sol Parti'nin İstanbul 1. Bölge 1. Sıra adayı.

Kobanî Davası'nın "garabet bir dava" olduğunu söyleyen Önder, mütalaanın seçim çalışmalarını da etkilediğini belirtti:

"Bu davayı belli bir tarihsellik içerisinde ele almak zorunlu. Bu dava, demokratik siyaset alanında faaliyet yürüten insanların, siyaset kanallarını kapatmak için bir tıkaç gibi kullanıldı. Dosya içeriğine bakan herkes –derinlemesine bir inceleme yapmadan– beş dakikada bunun böyle olduğunu anlar.

"Bir partinin karar süreçlerinde yer almanız ya da bunu da geçtim, bir partinin kamuoyunca tanınan bir yüzü olmanız faillikle suçlanmanız için yeterli birer delil bu davayı yürütenlere göre. Bu dava, göz göre göre Türkiye'deki iç siyasette hakim olan baskıcı rejimin bütün kırılma ve dönüm noktalarında bir enstrüman gibi kullanılmak istendi. Bunu yine kısacık bir arşiv taraması yapan herkes görecektir.

EVE GELDİM, VALİZİMİ HAZIRLADIM

"Açıp bakalım. Diyelim ki demokrasi güçleri güçlü bir şekilde bir araya gelecek, hemen bu dava güncellenir. Dosyanın içinden spekülatif bir-iki şey alınır ve belli bir dozda manipüle edilerek piyasaya sürülür.

"Son geldiğimiz aşamada ise ne ilginçtir ki bu hasım dilli mütalaanın, Cumhurbaşkanının tam da Diyarbakır ziyaretine denk gelen bir acele ve acelecilikle okunduğunu görüyoruz. Hasım dilli diyorum, çünkü 'Avukatlar sıvıştı' gibi ifadeler yer alıyor."

Mütaalanın, seçim çalışmalarını etkileyip etkilemediğine dair ise Önder şöyle dedi:

"Evet, sınırlı imkânlara ve zamana rağmen seçim kampanyası yürütüyoruz. Bunların üzerine bir de savcı, sizin de içinde olduğunuz insanların tutuklanmasını, hatta hemen yakalanmasını istiyor. Ne yapayım? Eve geldim. Valizimi hazırladım, beklemeye başladım mahkeme ne karar verecek diye. Böyle bir temsiliyet ve sorumlulukla yola çıkınca bunlara da dikkat etmek gibi büyük bir sorumluluğumuz var.

"Ama özetlemek gerekirse milletvekilliğine, temsiliyete hazırlık çalışmalarından cezaevine hazırlık aşamasına geçtim. Durum budur kabaca ve kısaca."

3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için "Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ile 37 kez "insan öldürme" başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.

14 Nisan'da görülen ve sanık avukatlarının katılmadığı duruşmada Savcı Cemalettin Şimşek mütalaanın tamamını okumadı.

Mahkemede okunamayan bölümler Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Bilgi Notu" başlığıyla adliye muhabirlerine servis edildi.

Servis edilen metinde aralarında Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk, Bircan Yorulmaz, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata, Aysel Tuğluk, Ayşe Yağcı, Bülent Parmaksız, Cihan Erdal, Nazmi Gür, Dilek Yağlı, Emine Ayna, Figen Yüksekdağ Şenoğlu, Sırrı Süreyya Önder, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Günay Kubilay, İsmail Şengül, Zeki Çelik, Pervin Oduncu, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman, İbrahim Binici, Mesut Bağcık, Can Memiş, Gülfer Akkaya, Berfin Özgü Köse, Meryem Adıbelli, Nezir Çakan ve Aynur Aşan'ın da bulunduğu 36 sanığın "devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçlaması" ile Türk Ceza Kanunu (TCK) 302/1'den ağırlaştırılmış müebbet ve ayrıca TMK kapsamındaki diğer suçlamalardan ötürü de hapisle cezalandırılmaları talep edildi.