2014 yılından bu yana cezaevinde bulunan dilbilimci, yazar ve turizmci Sevan Nişanyan, Türkiye’de son dönemde demokrasi ve insan haklarına yönelik olarak artan hak ihlalleri ve tutuklanarak cezaevine konmasına ilişkin olarak dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Sevan Nişanyan, Ermenistan Diaspora Bakanlığı tarafından William Saroyan nişanıyla ödüllendirilmesi vesilesiyle özel bir mesajla dayanışmasını ifade eden Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’ne (ANCA) yazılı bir mektupla cevap verdi.
Nişanyan, İzmir’deki cezaevinden Ermeni diasporasının etkin kuruluşlarından biri olan ANCA’ya hitaben kaleme aldığı mektubunda, son dönemde Türkiye’de demokrasi ve insan haklarına yönelik olarak artan hak ihlallerine işaret ederek, “Benim hapsedilmem, gelen felaketin belki de bir ön ihtarıydı” dedi.
Mektubunda, gazeteci ve yazarların yanı sıra HDP genel başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ’la birlikte HDP’li milletvekillerinin tutuklanmasına da değinen Nişanyan, “Kürt siyasetinin yok edilişi ve anayasal düzenin çöküşü, eninde sonunda trajik geçmişini aşacağını umduğumuz bu ülkenin kasvetli geleceğine işaret ediyor” dedi.
Uluslararası Sevan Nişanyan’a Özgürlük ve Adalet Komitesi tarafından 15 Kasım Tutuklu Yazarlar Günü’nde basına da aktarılan mektupta özetle şu ifadeler yer aldı:
“Yakın bir geçmişe kadar bu ülkede birçokları daha demokratik, liberal ve hoşgörülü bir gelecek düşlemeye cesaret ettiler. Gururla söyleyebilirim ki Hrant Dink’in başını çektiği bazı Ermeni aydınlar, bu gayeyi dillendirme ve geliştirmekte aktif ve etkin oldular.
Türkiye’nin son dönemde şiddet ortamına ve mutlakiyete düşüşü, çoğumuzu feci bir hayal kırıklığına uğrattı. Benim hapsedilmem, gelen felaketin belki de bir ön ihtarıydı.
Şimdi yazarların ve kanaat önderlerinin topyekün tutuklanması, adalet sisteminin tahrip oluşu, Kürt siyasetinin yok edilişi ve anayasal düzenin çöküşü, eninde sonunda trajik geçmişini aşacağını umduğumuz bu ülkenin kasvetli geleceğine işaret ediyor.
Amerika’daki arkadaşlarımızın, özellikle Ermeni Ulusal Komitesi’nin, Türkiye’nin içinde bulunduğu talihsiz duruma karşı hassasiyetlerinin devamlı olmasını ümit ediyorum. Bu ülke, istesek de istemesek de, ortak mirasımızın büyük bir kısmını teşkil eder. Mesele uygar toplumu muhafaza etmektir. Aynı zamanda da bir Ermeni meselesidir, çünkü Ermeniler, dünyadaki diğer uluslar gibi özgürlük, hoşgörü ve medenilik içinde hayatta kalabilir ve hatta belki serpilebilirler.” (Hrant Kasparyan / Demokrat Haber)