Akdeniz Üniversitesi Hastanesi yoğun bakımında koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele eden sağlık çalışanları, her gün kat kat koruyucu kıyafetin içinde terden sırılsıklam halde hastalarıyla ilgileniyor.

Virüs öncesi yaşamlarını özlemle anan sağlık çalışanları gün içinde içtiği Türk kahvesini, çayı, yediği çikolatayı hatta eski hastalıkları bile özlüyor.

Antalya’da İl Sağlık Müdürlüğü koordinesinde yedi kamu, iki üniversite ve 18 özel hastane olmak üzere pandemi kriterlerini sağlayan 27 hastane yer alıyor.

Bu hastanelerdeki 849 erişkin yoğun bakım yatağından 218’i, pandemi için ayrıldı. Binlerce sağlık personeli büyük özveriyle görev yapıyor.

Kent merkezindeki pandemi hastanelerinden biri olan Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ndeki sağlık çalışanlarının kimi yaşlı anne ve babasına kimi çocuklarına ve eşine virüs bulaştırma ihtimalinden dolayı çoğu zaman evlerine dahi gitmiyor.

Hürriyet'in haberine göre, hastanede doktor odalarında uyuyan ve burada ihtiyaçlarını karşılayan sağlık çalışanlarının tek amacı ise Covid-19 hastalarının rahat nefes alabilmesi.

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Covid-19 yoğun bakım servisi sorumlusu Prof. Dr. Murat Yılmaz, 21 yıldır yoğun bakımda çalıştığını, ancak hiçbir dönemde bu kadar yoğunluk yaşamadıklarını anlatıyor.

“Hastalar yağmur gibi yağıyor, sağlık çalışanları adeta birer yaprak gibi dökülüyor” diyen Prof. Dr. Yılmaz şunları söyledi: “Ekibimizden karantinaya alınanlar oluyor. Çalışan sayımız giderek azalıyor. Sınırsız enerjimiz yok. Zor şartlarda çalışıyoruz. Önlem almadan dışarıda gezen vatandaşları görünce üzülüyoruz. Eve gittiğim günlerde eşim kapının önünde tüm kıyafetlerimi çıkarttırıp makineye atıyor. Duş alıp salonda kendimi karantinaya alıyorum. Ailemi düşünüyorum. İnsanların da kendilerini, ailelerini, bizleri düşünmesi lazım.”

‘İNSAN HASTALIKLARI ÖZLER Mİ?’

Covid-19 öncesinde hastanede görev yaparken gün içinde kimi içtiği Türk kahvesini özlerken, kimi bir bardak çayı özlüyor.

Kimi ise mola verdiklerinde yediği bir çikolatayı hatırlayıp tulum ve maskelerden ayrılamadıklarından artık bunları yapamadıkları için özlem duyuyor.

Prof. Dr. Murat Yılmaz ise en çok eski hastalarını ve eski hastalıkları özlediğini dile getirerek şu ifadeleri kullandı: “Şimdi hastanın yanına bu kıyafetlerle giriyoruz. Eskisi kadar rahat muayene edemiyorum. Duygularımızı karşılıklı rahat ifade edemiyoruz. Eski hastalıkları ve hastalarımı özledim. İnsan hastalıkları özler mi? Evet, bu dönemde eski hastalıkları özledim.”

Hastalığın sadece yaşlıları etkilemediğini, yoğun bakıma gelen ve entübe edilen genç hastalar olduğunu da hatırlatan Prof. Dr. Yılmaz, “33, 45, 37, yaşlarında hastalar var. Bu hastalıkta genç-yaşlı kalmadı” dedi.