Yannis Vasilis Yaylalı / Demokrat Haber

Kobani ile dayanışma için üç aya yakın bir zamandır Suruç’un birçok köyünde nöbet eylemi devam ederken, bizi misafir eden ve evlerini IŞİD saldırılarından kaçan Kobanililere açan Suruç köylüleri ile konuştuk.

Kobani için destek nöbetlerinin tutulduğu Mehsere köyünün adını, söyleşimizi yaptığımız köylülerden İdris Dursun’a sorduğumuzda; "Yaklaşık ikiyüz yıl önce burada bağcılık çok güçlüydü. Üzümden birçok şey yapılıyordu. Üzümün şıra yapılmak için serildiği yere Mehsere denildiğinden köyün isminin de buradan geldiğini düşünüyoruz’ yanıtını aldık.


‘KOBANİLİLERİN DRAMINA DAYANAMADIM KÖYÜME GERİ DÖNDÜM’       

Söyleşi yaptığımız İdris Bey İstanbul’un Büyükçekmece semtinde oturuyor. Kobani sınırındaki köyüne dönmesinin nedenini  ise ‘Kobani meselesi’ diyerek açıklıyor ve şöyle ekliyor; "Burada Kobanilileri gördüm oldukça mağdurlardı. Köyümüzde eski bir evim vardı. Burada üç aile oturuyor. Evin suyu, tuvaleti, banyosu yoktu. Bu sekilde burada yaşamanın zor olduğunu bildiğim için bu eksikleri beraber gidermeye çalışıyorum."


‘HANGİ HAK HUKUK İLE IŞİD KOBANİ’DE BULUNUYOR?’       

Mehsere köyünden İdris Dursun Kobani’nin IŞİD tarafından işgal edilmeye çalışılması üzerine de değerlendirmelerde bulundu.

Dursun, "IŞİD böyle olacağını bilseydi herhalde Kobani’ye gelmezdi. Bedeller ödenmesine rağmen bugün herkes, tüm dünya Kobani’yi tanımış durumdadır" diyor.

IŞİD’in barbar bir örgüt olduğunu ifade eden Dursun, ’’IŞİD’in Kobani ile ne hak hukuku var, neden orada bilmiyoruz. Çoluk çocuk demeden insanları katletmek, yüzbinlerce insanı evinden etmek kabul edilebilir bir durum değildir’’ diyerek tepki gösteriyor.

Türkiye ve uluslararası güçlerin bu yaşanan dramın daha da büyümesine yol açan politikaları terk etmeleri gerektiğini vurgulayan Dursun; ''Türkiye’nin iki tank ile IŞİD’i püskürtebilecekken, Amerika nerelerden gelerek burada bombalamalar yapıyor'' diye konuşuyor.

‘BURADA İNSANLIK NÖBETİ TUTULUYOR’ 

"Siz köyünüzde aylardır Kobani için nöbet tutan yurttaşları ağırlıyorsunuz. Hatta askerle dönem dönem bu yüzden karşı karşıya geldiniz. Köyünüze gelen misafir ettiğiniz yurttaşlar ile ilgili neler düşünüyorsunuz?’’  diye soru sormaya hazırlandığımız Dursun heyecanlanarak doğruluyor ve birden söze giriyor, ‘Misafirlerimizi askere teslim etmek olacak iş mi? Bunu ben duymamış olayım. Kobani demek biz demek, dünyanın her yerinden bizim için buraya gelmiş olan canlar için az bile yapıyoruz. Asıl bizim bir eksikliğimiz var mı diye sürekli düşünüyoruz. Burada insanlık nöbeti tutuluyor, biz de elimizden her ne geliyorsa bunu yapacağız" diyor.

‘KÖYLERİMİZİN İSİMLERİ 70’LERİN ORTASINDAN İTİBAREN TÜRKÇELEŞTİRİLDİ’

Söyleşimizi tamamlamadan önce bize oldukça ilginç gelen  bir şeyi sormadan da edemiyoruz. "Köyünüzün Türkçe ismi Karadeniz’de bulunan Trabzon’un ilçesi olan Çaykara ile aynı, sizin ve yeğeninizin ismi ve birçok köylünüzün ismi de yine Karadeniz’de sık kullanan isimler olan İdris, Dursun vs. Bunun üzerine ne dersiniz’’ diye sorduğumuz Dursun; "İsmimiz Laz halkından geliyor. Evet biliyoruz, İdris, Temel, Dursun Karadeniz ismi hatta ben bir adım daha ileri gidip, kendime Temel ismini de koydum. Soyismim cumhuriyet öncesi dönemden geliyor, soyadı kanunu geldiğinde ninemizin ismini Dursun’u soyisim olarak aldık. İsmime gelince ailemiz yine Kürt meselesinden 1943 senesinde sürgün oldu. Babam ve amcamlar sürgüne Tekirdağ Çorlu Sarılar köyüne gidiyor, orada ben doğuyorum. Orada muhtarın ismi İdris’miş onun ismini bana vermişler’ diye anlatıyor.

Köylerinin Türkçe isminin Çaykara olduğunu hatırlattığımızda ise İdris Dursun, 70’lerin ortasından itibaren köylerinin Kürtçe isimlerinin değiştirilerek Türkçeleştirildiğini ifade etti. Kendi isimlerinin Karadenizlilerin isimleri ile benzerliğinin ise tesadüf olduğunu belirtti.

İdris Dursun son olarak şöyle konuştu: "Türkiye devleti yaşanan bu dramın artması için her türlü şeyi yaparken halkımız Kobani’den gelen kardeşlerimize sahip çıktı. Uluslararası kamuoyunun da bu konuda duyarlı olduğunu gördük. Köylerde kış koşulları yaklaşmakta ve çadırlarda kalan insanlarımızın daha fazla şeylere ihtiyacı var, bu yüzden yardımlar devam etmelidir". (sy)