Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulmasının Aleviliği yok etme projesi olduğunu söyleyen DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, "Devlet, Alevilerin itikadını, inancını, rıza toplumsallığını, ikrarını elinden alıyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan, 7 Ekim’de katıldığı Şahkulu Sultan Dergahı'nda "Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni"nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurulacağını açıkladı. Erdoğan, inanç önderlerinden talep edilmesi durumunda yapı bünyesinde kadro verileceğini söyledi. Erdoğan, bu açıklamalarını dün 3 buçuk saat süren Bakanlar Kurulu toplantısının ardından bir kez daha dile getirdi. Birçok Alevi kurumunun “Aleviliğe darbedir” diyerek tepki gösterdiği Erdoğan’ın açıklamasını değerlendiren Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu, “Burada bize gösterilen şey, ‘Siz yoksunuz. Bizim istediğimiz ölçüde varsınız. Size de biçtiğimiz rol bu’ diyorlar” dedi. 

ALEVİLERİ YOK ETME PROJESİ

Müjdat Can'ın Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre Kulu, devletin ya da sistemin ülkede yaşayan ve sayıları milyonları bulan Aleviler hakkında söyleyecek sözünün olamayacağını kaydederek, “Bu sözler, Alevilerin inancını, dilini, kültürünü ve tarihsel hafızasını yok etme projesidir” ifadelerini kullandı. 

Türk-İslam sentezi üzerine kurulan bir devletten beklentinin topluma bir getirisinin olmayacağını vurgulayan Kulu, “Bu sistemler önce kırım ve kıyım, sonra ise asimilasyon ile hareket ederler” diye ekledi. 

‘MAAŞ ALAN DÜŞKÜNDÜR’

Alevilerin 10 bin yıldır hiçbir yerden beklenti içinde olmadığını ve kendi yaşamlarını “Rızalık” ve “İkrar” üzerine kurduklarını belirten Kulu, Pir Sultan Abdal’ın “Benim kapımdaki it bile rızasız lokma yemez” sözlerini hatırlatarak, şunları söyledi: “Devlet, verdiği bir maaşla, yahut verdiği bir binayla, elektrik parasıyla Alevilerin itikadını, inancını, rıza toplumsallığını, ikrarını elinden alıyor. Eğer buna birileri ‘pir’ olarak, ‘dede’ olarak kendisini yatırmışsa, o artık tamamen ‘düşkün’ durumdadır. Burada insan olmak, demokrat olmak, vicdan sahibi olmak, toplumuna rehberlik yapma imkân ve olanağı kalmamıştır.”

ANAYASAL GÜVENCE OLMALI

Hallac-ı Mansur’un gezerken sarf ettiği “Halkın bir parçasıyım” sözlerine atıfta bulunan Kulu, Alevilerin kendi dilini, inancını ve toplumsal hafızasını yaşamaktan vazgeçmeleri halinde Alevilikten çıkacakları uyarısında bulundu. Kulu, “Türkiye’de bir değişim olacaksa, Türkiye’de yaşayan bütün etnik kimliklerin, inançların anayasal güvenceye kavuştuğu düzlemde ancak demokrasi, barış ve bir toplumsal bütünlük olabilir” şeklinde konuştu. 

Kulu, bunun dışında sistem ve devleti yönetenlerin toplumu ayrıştırarak, parçalayarak onu kendisine biat eden bir güruh haline getireceğini söyledi. 

‘BİAT VARSA İKRAR YOKTUR’

Biat eden bir toplumda ikrar ve rızanın olamayacağını ifade eden Kulu, devletin böylelikle Aleviliği bitirmeye çalıştığını söyledi. Kulu, “Bugün devletin Alevi’si olan, maaşa, binaya veyahut ta makama erişme peşinde olan dedeler ya da Aleviler vardır. Ama bunlar kendi hakikatinden kopmuş olanlardır. Kendi inancı, hakikati ve ikrarı ile yaşayan hiçbir Alevi; Kürt olsun, Türk olsun, Arap olsun, eğer buna kendisini yatırmışsa, artık kendisinden geriye bir şey kalmamış, biat eden başka bir zihniyetin, aklın esiri olmuş demektir” dedi. 

‘İTİRAZDAN VAZGEÇEMEYİZ’

Kulu, “Güneş ilk doğduğunda; diz çökenlere vurmaz, dik duranlara vurur. Bu dik duranlarda hakikati yaşayanlardır. Firavun’a soruyorlar; ‘Nasıl Firavun oldun?’ diye, o da ‘İtiraz eden olmadığı için’ cevabını verdi. Bizim inancımız, bizim tarihsel hafızamız hep yanlışa, nehaka itiraz eden bir toplumdur. Biz itirazdan vazgeçmişsek, artık Firavun’a teslim olmuşuz demektir. Bunun başka açıklaması olmaz” diye konuştu.

SEÇİM MALZEMESİ YAPILIYOR 

Erdoğan’ın her seçim öncesi Aleviliği seçim malzemesi haline getirdiğini söyleyen Kulu, “Bu ülkede sadece Alevi açılımı yapılmıyor. Kürt açılımı da yapıldı. Gelinen noktada verilen birkaç uydu, birkaç uyduruk şeyle kocaman Kürt sorununu uykuya yatırdılar. İtiraz edeni de devletin gücü ile terbiye etmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Alevilere dayatılanda budur. Bu açılımlar sadece günü kurtarma, belli bir zaman toplumu uyutma, kendi yanına çekebildiğin kadar birey veya kurumu çekerek onları bitirme projesidir” diye belirtti.

‘ORTAK PAYDADA BULUŞALIM’ 

Kulu, devamla şunları aktardı:  “Ama unutulmamalı ki bu ülkenin 30 milyonu Kürt ve alevi. Alevilere ve Kürtlere bu kadar uzak, bu kadar ahlaksız bir yaklaşım, ülkeye barışı getirmeyecektir. Biz ötekiler; Aleviler, Kürtler, aydınlar olarak ortaklaşmadığımız sürece, firavun sistemine karşı birleşmediğimiz sürece asimilasyon ile yok edecekler. Bu nedenle bütün ötekilerin ortak paydada yeni bir rıza yasası ve kurucu yurttaşlığı önüne koymadığı sürece; bu ülkede demokrasiyi inşa etmek, ötekilerin hakkını almak ve bu sisteme karşı çıkmak mümkün olmayacaktır.”