Zaman gazetesi yazarı İbrahim Öztürk, ODTÜ olaylarını değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Gazetenin yazarı, Necip Fazıl'ın "Komik üniversite, hokkabaz profesör" yakıştırmasını yazısının başlığına taşırken, ODTÜ öğrencilerine ve rektörlüğe ise ağır ithamlarda bulundu.

Öztürk, yazısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversiteye gelişini protesto eden öğrencileri "ne idüğü belirsiz, ipsiz sapsız militanlar" olarak nitelendirirken, "ODTÜ'nün faşist kültüründen yetişiyor" dediği Eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Kadri Özçaldıran için de "Karl Marks sakallı bu çağdaş bilim adamı, sözde solcu abimiz" yakıştırması yaptı.

Öztürk, 'ODTÜ yönetiminin apaçık bir başkaldırı ve suç içerisinde" olduğunu belirttiği yazısında, "yargı ve YÖK ne yapacak bu durumda?" diye sordu ve bir de YÖK'e seslendi: "Ey YÖK’teki arkadaşlar, sesim geliyor mu?"

Gazetenin yazarı Öztürk'ün yazısının ilgili bölümü şöyle:  

 "Başbakan uydu fırlatma töreni için ODTÜ kampüsündeki TÜBİTAK merkezine gitti. Öğrenci kisvesi altında kampüse doldurulan ne idüğü belli olmayan, ipsiz sapsız militan tipler ortalığı savaş alanına çevirdi. Bir milli başarıya sevinip kutlamak yerine, işgal ordusunun çocukları gibi kin ve nefretle bilenmişler. Kampüste molotoftan, yakmak üzere getirilen araba lastiklerine kadar her türlü lojistik düzenlenmiş. Üniversite bunu seyretmiş. Bir de utanmadan ‘önce polis saldırdı’ diyorlar. Bu düzenekle şiddet içermeyen barışçıl gösteri yapacaklardı, öyle mi? Bunlar daha önce de buradaki bilim ve teknoloji yüksek kurulunun toplantıları için geldiğinde Başbakan’ın toplantı mekanını taşa tutmuşlardı. ÖDTÜ yönetimi apaçık bir başkaldırı ve suç içerisinde. Bunun bedelini ödemeleri gerekir. Bakalım yargı ve YÖK bu konuda ne yapacak?

"Bir de üniversitenin bazı akademisyenleri ‘polissiz üniversite özlemi’ ile derslere girmemişlermiş, iyi mi! Belli ki girmezlerse Türkiye’yi mahveden ‘eğitim zayiatı’ biraz daha az olur. Lütfen girmesinler! Alışmışlar sözde solculuk ve özgürlük kisvesi altında militarizmle gizli işbirliği yapıp bu ülkede Başbakan ümüğü sıkmaya ve astırmaya. Bunlar varken biz mecburen ‘yaşasın Kral’ımız’ demeye mahkumuz bu ülkede." (Demokrat Haber/Bekir Avcı)