KARAR VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

BDP'li ve diğer siyaset insanlarının çetelere fırsat verecek düşüncelerden arınmalarını diliyorum!

Hatip Dicle kararı yayımlandı. Karar BDP’ye, iktidar partisine, diğer muhalefet partilerine bazı hususları düşündürmüş olmalıdır ya da düşündürmelidir; ben aklıma gelenleri yazacağım:

Önce, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), kararı Resmi Gazete’de yayımlama anlayışını belirteyim. YSK’nın iç işlemleriyle ilgili olanlar dışındaki bütün kararlarını Resmi Gazete’de yayımlaması gereğini çok yazdım. Hatip Dicle kararını yayımlaması doğru olmuştur; bundan sonra son iki-üç yıldan beri sürdürdüğü yayımlamama uygulamasını bırakıp, açıklık anlayışını kurallaştırmalı ve sürdürmelidir. Bu karara karşı yapılabilecek olan ‘şikâyet’ başvurusu üzerine verilecek karar da yayımlanmalıdır.

Diğer partilerden önce BDP’ye ve bu partinin desteğiyle seçilmiş siyaset insanlarına önerilerimi sıralayayım:

Ülkemiz, Kürt halkının mutluluk ve refahı yolunda tarihi dönemece gelmiştir. Bu dönemeç, BDP ve onun deneyimli mensupları olmadan geçilemez. Biliyorum, onların katılımı yetmez, ama onların katılımı olmadan bu dönemeç geçilemez. Bu gerçeği bilen yüz binlerce Kürt olmayan seçmenin BDP’ye oy vermesinin nedeni, çok yaklaşılan eşiği Kürtlerle birlikte geçmekti.

BDP ve ona bağlı siyaset insanlarından benim bugün beklediğim, ileriye giden yolu kapatmamaları; bir adım, bir adım daha atılmasına yol açmalarıdır.

Kolay gibi görünen yola girerlerse, doğru ama kendileri için zor olan yolu kapatırlarsa Kürtlerin ve Türklerin talihleri açılmaz, benim gibilerin umudu tükenir! Bugün söylendiği gibi, Meclis’e gitmeme kararlarının benim için sonucu şu olacaktır: En az yirmi yılımı süsleyen bir hayalimi bir kez daha yeşertmeye ömrüm yetmeyecektir!

BDP’lilerin, içinden çıktıkları toplumun duygularına ve heyecanlarına kapılmadan, devlet nizamını tehdit etmekten vazgeçip, hukukun üstünlüğünü savunarak, YSK’nın kararlarına uygun olarak TBMM’ye geleceklerine inanmak istiyorum. Doğru yol budur, özellikle halk için...

İktidara gelince: AK Parti, henüz saplantılarından arınmamış bir toplumun, tek partiden kalma veya yarı demokrasi içinde hazırlanmış veya değiştirilmiş yasaları uygulayarak demokrasiyi yürütemeyeceğini anlamış olmalıdır. AK Parti, insan hakları ve yerinden yönetim kurallarını yenilemek amacıyla yeni anayasa yapılacağını hemen ilan etmelidir. Bu çalışmada BDP, iktidarın en yakın işbirliği içinde olacağı partidir.

Kanunlarımızın yeni döneme uymadığı çok açık. Çelişki gibi görünecek olsa da yazacağım; BDP’nin, YSK’nın kararlarına karşı çıkışıyla Ergenekon tutuklularının bir kısmının ‘sehven tutukluyuz’ seslenişi birbirine çok benzemektedir. İkisi de yasalara uygun değil ama ikisi de toplumsal gerçeğe dayanıyor.

BDP’yle ilgili iddiamı yıllardan beri yazıyorum: Anayasa ile insan hakları ve yönetimle ilgili yasalar, yapıldıkları tarihten de çok eskidirler. Birçok sorunumuz gibi, Kürt meselesi bu yasalar ve anayasayla geçilemez.

Ergenekon davasıyla ilgili şimdi bir şey yazmam çok güç, fakat pek çok tutuklusu ve zanlısının ‘kurunun yanında yanan yaş’ olduğu da açıktır. Daha açığını yasalar izin verince yazarım; şimdilik iş yargıçlarda, dosyalarda!

CHP için kime ne önereceğimi bilemiyorum. En iyisi, doğrusunu yazmaktır: CHP’nin yöneticileri, akıllarına ilk geleni, karşılarına çıkan ilk insana hemen söylemekten vazgeçip; mümkünse önce düşünmeli, konuyu bir-iki dosta danışmalı, sonra bir daha düşünüp, kamuoyuna açıklamak gerekliyse gazetecilere söylemelidirler.

Hatip Dicle ve BDP olayında CHP, iktidarı güç durumda bırakıp bırakmayacağına bakmadan, düşünüp taşınıp, memleketin yararına bir politika belirlemeli, sonra açıklamalıdır. Hukukun üstünlüğünü savunan, yeni anayasanın hazırlanmasında açık ilkelerle yardımcı bir politika izlemelidir.

MHP için de durum farklı değil. Sayın Bahçeli, partisinin bir kurum olduğunu hatırlayıp, politikalarını parti organlarında konuşmadan açıklamamalıdır.

İlk iş, BDP’li Meclis’in yeni anayasayı yapma iradesini göstermesidir. Bağımsız milletvekillerinin yeni anayasanın hazırlanmasında etkin rol alması, dün olduğu gibi yarın için de doğru ve gereklidir.

Bütün aydınlarımızın, BDP’li ve diğer siyaset insanlarının çetelere fırsat verecek düşüncelerden uzaklaşmalarını diliyorum!