Halkın Nabzı gazetesi 7 Ağustos 2013’te yayın hayatına başladı. Her sayısında özel bir söyleşinin yer aldığı gazetenin haberleri bir yanıyla İstanbul’a özgü, diğer yanıyla ise ülkenin genelini ilgilendiren, barış ve demokrasi mücadelesini öne çıkaran haberlerdi. Birçok tanınmış yazar da Halkın Nabzı gazetesine yazılarıyla katkı sundu. KHK ile kapatılıncaya kadar her hafta düzenli yayınlanan gazetenin ayrıca bir internet sitesi de var.

257 hafta boyunca yayınlanan Halkın Nabzı gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni İshak Karakaş, Afrin’e yönelik müdahaleyi protesto ettiği için tutuklanıp cezaevine konulduğunda da okurlar gazeteye sahip çıktı, gazetenin baş editörü Ahmet Tulgar ile birlikte gazeteyi yayınlayarak dağıtmaya devam etti.

Halkın Nabzı gazetesi OHAL kaldırılmadan önce yayınlanan 701 nolu son KHK ile kapatılan 3 gazeteden biri oldu. Halkın Nabzı gazetesinin yanı sıra Özgürlükçü Demokrasi ve Welat gazeteleri de son KHK ile kapatıldı.

“ŞİMDİYE KADAR GAZETEYE TEK SORUŞTURMA DAHİ AÇILMADI”

Gazetenin kapatılmasından sonra görüşlerine başvurduğumuz gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İshak Karakaş, yaptığı açıklamada şimdiye kadar gazete hakkında tek bir soruşturma dahi açılmadığını belirterek “6 yıldır yayınlanan gazetemize şimdiye kadar herhangi bir dava açılmadı. Gazetemize ilişkin açılmış tek bir soruşturma yok. Tek bir haberimiz bile tekzip edilmedi. Hakkında toplatma kararı verilmiş tek bir sayımız yok” dedi.

Gazetenin barış ve demokrasi yanlısı olduğunu, haberleriyle barış ve demokrasiye hizmet ettiklerini belirten Karakaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gazetenin kapatılmasında şahsıma açılmış davanın payının olduğuna inanıyorum. Yoksa hakkında bir toplatma kararı dahi olmayan bir gazete niçin kapatılsın? Hatırlandığı gibi Afrin’e yönelik müdahale dönemindeki bir twitim gerekçe edilerek gözaltına alındım, tutuklanarak cezaevine konuldum. Toplam 3 ay 18 gün cezaevinde kaldım. Ben gözaltındayken gazeteci olduğumu ve görüşlerimi ifade ettiğimi belirtmiştim. Cezaevine girdiğimde Adalet Bakanlığı’ndan gazeteciliğime ilişkin bir yazı gönderilmişti. Hangi gazetede yazdığımı, gazetenin imtiyaz sahibi mi köşe yazarı mı olduğumu soruyorlardı. Adalet Bakanlığı’na Halkın Nabzı gazetesinin imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğum yanıtını verdim. Doğrusu gazetenin kapatılmasına ilişkin bu hukuk dışı kararın tek nedeninin hakkımda açılmış bu dava olduğuna inanıyorum. Afrin savaşına karşı çıkmak, barış istemek suç olarak görüldü ve nihayetinde Halkın Nabzı gazetesi de bu gerekçe ile kapatıldı. Başka da bir gerekçe bulamıyorum.”

“SARI BASIN KARTIM GÖZALTINDAYKEN KHK İLE İPTAL EDİLDİ”

Karakaş daha önce yayınlanan bir KHK ile iptal edilen sarı basın kartına ilişkin de konuştu. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nden aldığı sarı basın kartının gözaltına alındığı dönemde iptal edildiğini söyleyen Karakaş şunları söyledi:

“21 Ocak’ta gözaltına alındım. Henüz gözaltındayken 25 Ocak’ta yayınlanan KHK ile sarı basın kartım iptal edildi. İfadem bile alınmamışken kartımın iptal edildiğine dair karar alındı. Basın kartımın iptalinden bir gün sonra ise tutuklanarak cezaevine konuldum.”

Karakaş gazeteci olduğunu ve mesleğin gücüne olan inancı nedeniyle görevini sürdüreceğini ise şu sözlerle dile getirdi:

“Bizim mesleğimiz gazetecilik. Mesleğin etik ilkelerine bağlı kalarak gazetecilik yapmayı sürdüreceğim. Hiç kuşku olmasın yeni bir gazete ile okurlarımıza yeniden merhaba diyeceğiz. Bu Halkın Nabzı olmaz, Halkın Özgürlüğü, Halkın Demokrasisi olur, başka bir isimle olur. Ahmet Tulgar ile birlikte yeni bir gazete çıkarmak için çabamız devam edecek.”

“DAYANIŞMA VE MÜCADELE DIŞINDA BİR SEÇENEĞİMİZ YOK”

Karakaş son olarak dayanışmanın ve birlikte mücadele etmenin önemine değindi:

“Biz gazetecilik yaptık. Sadece demokrasi ve barışı savunduk. Demokrasi mücadelesi veren bir gazeteyiz. Bu gazeteyi okuyanlara, yazarlarımıza, dostlarımıza, meslektaşlarımıza çağrımız dayanışmayı sürdürmeleri, bizi yalnız bırakmamaları olacak. Halkın Nabzı’na, kapatılan gazetelere, dergilere, televizyonlara, internet sitelerine, sesleri kesilmek istenen gazetecilere destek versinler, onları yalnız bırakmasınlar. Biz bu zor günleri sadece dayanışma ile aşabiliriz. Sosyal medyada, yerel medyada, ulusal medyada gözümüz kulağımız olsunlar. Karşı karşıya kaldığımız haksızlığı ve hukuksuzluğu duyurmak için herkese görev düştüğü inancındayım.”

Kaynak: Artı Gerçek