Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, Türkiye'de partiler kadar güçlü tarikatlar ve cemaatler bulunduğunu, en büyük kolunu Fethullah Gülen cemaatinin oluşturduğu Nurcuların bir düzine kola ayrıldığını belirterek "Bediüzzaman'ın temel prensiplerinden biri dini, imanı, Kur'an gerçeklerini, İslamî hizmetleri siyasete alet etmemek, onları siyasetin üzerinde ve dışında tutmaktı. Din ile siyaseti birbirine karıştıran bir hareket ve cemaat gerçek Nurcu olamaz" dedi.

 

Eygi, zaman zaman Gülen cemaati ile arasında paralellik öne sürülen "Opus Dei" adlı Katolik örgütlenmeye işaret ederek Türkiye için uyarıda bulundu.

Dünya çapında eğitim çalışmaları ve iş dünyasında kazandığı ağırlıkla bilinen Opus Dei, Eygi'nin yazısında "(Türkiye'de) Opus Dei'ye benzer bir güç oluşmakta ve temel kurumlarda kadrolaşıp onları ele geçirmektedir" ifadesiyle geçti.

 

Mehmet Şevket Eygi, bir süreden beri isim vermeden eleştirdiği Gülen cemaatine, yine adını anmadan önemli göndermeler yaptı. Daha önce "teşkilat" olarak andığı cemaatin "yargıda, emniyette, üniversitede" kadrolaştığını öne süren Eygi, "fuhuş mahalli" olduğunu iddia ettiği "otellerde gayrimüslim cemaatlerin liderlerinin de çağrıldığı iftar davetlerine" tepki göstermişti.

 

Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete'de bugün yayımlanan "Küçük bir analiz" başlıklı yazısında da, "Türkiye'de Opus Dei'ye benzer bir güç oluştuğunu ve kadrolaştığı temel kurumları ele geçirdiğini" dile getirdi.

 

OPUS DEİ NEDİR?

 

Opus Dei tarikatı son yıllarda Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi kitabının sayfalarında ölümsüzleştirilmiş ve sağ kanat politik gündemini belirlemekle suçlanmış bir katolik örgüttür.

Hakkında çok fazla konuşulan fakat günümüz dinsel toplulukları içinde hakkında en az şey bilinen dinsel yapılardan biridir.

Dünya siyasetini yönetmekle suçlanan tarikat, 2.8 milyar dolara varan serveti, 600 medya şirketi, 15 üniversitesi, 97 teknik okulu, 36 ilköğretim okulunun sahibidir.

Katolikliğe sadık Laik iş ve meslek sahiplerini biraraya getirerek Papa’ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadroyu oluşturmak amacı ile kurulan ama günümüzde Vatikan’da en etkili olan Laik kurumdur. Gizli bir örgüt olan Opus Dei’nin tüm üyeleri Katolik meslek sahiplerinden oluşmakta fakat her ülkede örgütten sorumlu bir Kardinal bulunmaktadır. (GAZETECİLER.COM)

 

O YAZI

 

Eygi'nin Millî Gazete’de yayınlanan yazısının ilgili bölümünü aşağıdan okuyabilirsiniz:

 

Sor Sor Sor

 

...

 

Ev veya otomobil mi alacaksın, Peygambere sor... Ona nasıl sorulur? İnsanlığa tebliğ ettiği dinin hükümlerine bakarsın... Onun Sünnetine bakarsın... Kur'anı, Sünneti, Şeriatı bilen alimlere, fakihlere, müftülere, kâmil mürşidlere sorarsın. Onlar sana doğru olanı, yapman gerekeni anlatırlar.

 

Eğer sende vicdan varsa ona da sorarsın. Diyelim bir otomobil alacaksın. İçindeki ifrit ve azgın nefsin sana en pahalısını, en lüksünü, en israflısını, sahibine kibir ve gurur verenini almanı söyleyecektir ama sendeki imanî basiret "Hayır hayır!.. İsraf büyük günahtır... Lüks bir araba sana gurur ve kibir verir ve felaketine sebep olur. En doğrusu, ihtiyacın ne ise ona göre bir araba al..." diyecektir.

 

...

 

Sakın reformcu, değişimci, yenilikçi, BOP'çu, Kemalist, Fazlurrahmancı, ılımlı İslamcı, diyalogçu ilahiyatçılara sorma.

 

Küçük bir Analiz

 

BEN de bir analiz yapayım ve açık seçik olması, kolay anlaşılması için madde madde yazayım:

 

1. Bu hâdise sıradan, kendi kendine oluvermiş, basit, normal bir zabıta ve adliye vak'ası değildir.

 

2. Ülkemizde siyasî partiler kadar güçlü dinî lobiler, tarikatlar, cemaatler baskı grupları vardır.

 

3. ABD, İsrail, Siyonizm, Global Liberal güçler ülkemizde yeni bir İslam türetmek istiyor. Bu maksatla çeşitli senaryolar, stratejiler uygulanıyor.

 

4. Bizde şu anda bir tek Nakşibendi grubu yoktur. Birçok Nakşî grubu vardır. Bunlar Ehl-i Sünnet ve Şeriat taraftarıdır.

 

5. Ehl-i Sünnet dışı "zararsız" yeni bir İslam türetmek isteyenler Nakşilerin muhalefetini kırmak istiyor.

 

6. Büyük bir Nakşî kolunun başına geçmeye aday iki Sünnî din alimi camide şehit edilmiştir. Cinayetlerin iç yüzü aydınlanmamıştır.

 

7. Türkiye eski Dünyanın kilit taşıdır. Ülkemizde Şeriata dayalı gerçek bir İslamî rejim kurulması ABD'nin Ortadoğudaki gücünü bitirir, İsrail'in geleceği büyük tehlikeye girer.

 

8. ABD'nin, İsrail'in, Evangelistlerin, Haçlıların, Global Kapitalizmin ve Liberalizmin arzuladığı Şeriatsız, fıkıhsız, cihadsız ılımlı/light İslamın önünü kapayan bütün engeller kaldırılmalıdır.

 

9. Bu maksatla Şeriatçı Ehl-i Sünnet Müslümanlarına gözdağı verilmelidir.

 

10. Bazı konularda inisiyatif siyasî iktidarın elinde değildir.

 

11. Opus Dei'ye benzer bir güç oluşmakta ve temel kurumlarda kadrolaşıp onları ele geçirmektedir.

 

12. Makyavel'in "Amaca ulaşmak için her vasıta ve çare mübahtır" prensibi uygulanmaktadır.

 

13. M. Kemal Paşa İslam medreselerini ve tasavvuf tekkelerini kapatmıştı ama Nakşîlerin ve tasavvufun derin muhalefetini kıramamıştı.

 

14. Son bin küsur yıl içinde Anadolu'nun Müslümanlaşmasında Nakşî tarikatı ve diğer tarikatlar büyük rol oynamıştır.

 

15. Bugünkü durumu biraz olsun anlayıp kavrayabilmek için ülkemizdeki Nurcuların da tek bir yapı içinde olmadığını bilmemiz gerekir. Nurcular irili ufaklı en az bir düzine kola ayrılmıştır.

 

16. Bediüzzaman'ın temel prensiplerinden biri dini, imanı, Kur'an gerçeklerini, İslamî hizmetleri siyasete alet etmemek, onları siyasetin üzerinde ve dışında tutmaktı. Din ile siyaseti birbirine karıştıran bir hareket ve cemaat gerçek Nurcu olamaz.

 

17. Ülkemizde oynanan filmler bitmiş değildir. Bazıları yeni başlamıştır. Sonuncu filmin de henüz çok başlangıcındayız, binaenaleyh kesin bir hüküm veremeyiz. Bekleyelim, bakalım neler olacak? Yeni filmlere de hazır olmalıyız.

 

16.12.2011