Kalekol protestosu sırasında askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Medeni Yıldırım’ın kardeşi Mehmet Yıldırım’a, "Erdoğan’a hakaretten" verilen hapis cezası Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.

Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Hêzan Mahallesi'nde 28 Haziran 2013’teki kalekol protestosunda askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren 18 yaşındaki Medeni Yıldırım'ın kardeşi Mehmet Yıldırım’a, “Erdoğan’a hakaretten” verilen 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. Mehmet Yıldırım hakkında, “@yildirim_medeni" adıyla açılan sanal medya hesabından yapılan, “Erdoğan’ın görüşü IŞİD’e yakın”, “Katil, hırsız” ve “Harbi kazmasın” ifadelerinin yer aldığı 3 ayrı paylaşım nedeniyle Diyarbakır 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Erdoğan’a hakaret” davası açıldı. Davada, kullanılan ifadelerin AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haysiyet ve şerefini rencide edici nitelikte olduğu ve hakaret içerdiği gerekçesiyle Yıldırım’a 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası verilerek, hükmün açıklanması geriye bırakıldı. 14 Haziran’da verilen karar, Yıldırım ailesinin avukatı Serder Çelebi tarafından Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme, kararda bir isabetsiz bulunmadığı kanaatine vararak, itirazı reddetti. 

AİHM KARARLARI HATIRLATILDI 

İtirazın reddedilmesiyle Çelebi, davayı AYM’ye taşıdı. Başvuruda, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) yer alan düşünce ve ifade özgürlüğüne dair maddeler ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu yönde verdiği ihlal kararlarına atıfta bulunuldu. Başvuruda, Yıldırım’ın konuşmasının hakaret içermediği, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı vurgulandı. “Erdoğan’a hakaret” suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunun (TCK) 299'uncu maddesinin AİHM'in verdiği kararlar üzerine bir hükmünün kalmadığına dikkat çekilen başvuruda, AİHM’in söz konusu maddenin değiştirilmesi talebi hatırlatıldı.

MUHALEFETİ SUSTURMA ARACI

Son 6 ayda 160 bin kişi hakkında “Erdoğan’a hakaret” soruşturması yürütüldüğü ve bunlardan 35 bin kişiye dava açıldığı bilgisinin paylaşıldığı başvuruda, "Belirtmek gerekir ki başvurusu konu olayda ve genelde Türkiye’de 299’uncu madde AİHM içtihadıyla oluşmuş yasağa taban tabana zıt bir şekilde uygulanmaktadır. Bir kere, Türkiye’de TCK 299 uygulaması cumhurbaşkanı ile diğer kişiler arasında eşitliğe saygı göstermek bir yana, muhalif ve her türlü görüşü susturmanın hata terörize etmenin aracı haline gelmiştir” ifadelerine yer verildi. 

HÜKÜM KÖTÜYE KULLANILIYOR

Başvuruda, 2010 yılı ile Erdoğan’ın görevi devraldığı 2014 yılının Ağustos ayına kadar “Erdoğan’a hakaret” suçundan 2 bin 136 kişiye soruşturma açıldığı, Erdoğan’ın görevi devraldığı 2014 yılının Ağustos ayı içinde sadece 682 kişi hakkında ceza soruşturması açıldığı, 2015 yılında bu sayının 7 bin 216’ya, 2016’da ise 38 bin 254 kişiye ulaştığı kaydedildi. Başvuruda, soruşturma sayısının her geçen yıl artarak devam ettiğine değinilerek, Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre 2014-2020 yılları arasında açılan 35 bin 507 davadan 5 bin 660’nın beraatla sonuçlandığı belirtildi.

Başvuruda, “Bir suçun 15 yıl içinde bin kat daha fazla işlenmesinin, bu hükmün kötüye kullanılması dışında makul bir açıklaması yoktur. Bir kişinin bu şekilde hem siyasetin en merkezinde yer alıp hem de her türlü eleştiriden muaf olacak şekilde insanları ağır hapis cezası tehdidi altında tutması, AİHM tarafından belirtilen Sözleşmenin ruhuna aykırı olama durumu ağırlaştırmaktadır” diye belirtildi. 

HDP DESTEKÇİSİ İHBARI! 

Davanın bir kişinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne söz konusu hesabı, “HDP destekçisi twitter:@yildirim_medeni” diye ihbarda bulunulduğu hatırlatılan başvuruda, savcının haberi olmadan polis tarafından resen incelendiğini, buna ilişkin ekran görüntüsünün ulaşmasının ardından savcılığın ihbarın incelenmesi talimatı verdiği kaydedildi. Başvuruda, bir siyasi partiyi destekleme ihbarının sonucu bir hesabın ya da bir kişinin soruşturulmasının özel hayatın gizliliğinin ihlali ve siyasi partilerin faaliyetlerine yönelik bir müdahale olduğunun altı çizildi. 

Hesabın Yıldırım’a ait olup olmadığının araştırılmadan hüküm kurulduğu kaydedilen başvuruda, Yıldırım’ın hesabın kendisine ait olmadığı yönünde beyanda bulunduğu, ihbar sonucu olayı inceleyen polisin de hesaptan yapılan paylaşımlar nedeniyle Yıldırım’a ait olabileceğine dair görüş bildirdiği kaydedildi. Şüpheli bir durumun mevcut olduğuna işaret edilen başvuruda, temel yargılama ilkelerinden olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin ihlal edildiği vurgulandı. 

Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, özel hayata saygı, adil yargılama hakkının ihlal edildiği belirtilen başvuruda, 50 bin TL maddi, 500 bin TL manevi tazminat talebinde bulunuldu.

Kaynak: MA