Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Üyesi Leyla Halid, katıldığı 3. Olağan HDP kongresini, Filistin mücadelesini ve Türkiye’nin Afrin operasyonunu değerlendirdi.

HDP kongresinin çoşkulu olduğunu ifade eden Halid, “Türk-Kürt karşıtlığının doğal olduğunu düşünmüyorum. Bunun özellikle yapıldığını, iki halkın arasına yıllardır böyle bir düşmanlık tohumu ekildiğini düşünüyorum. Buraya geldiğimde gördüm ki, HDP farklı halklardan, Kürtlerden, Türklerden, Süryanilerden, Araplardan, Ermenilerden oluşuyor. Demek ki Türklerin hepsi Kürtlerden nefret etmiyor veya tam tersi. Türkiye hükümetleri hep bu karşıtlığı körüklediler ve Kürtlerin haklarını ve özgürlüklerini vermemek için özel bir çaba sarf ettiler” ifadelerini kullandı.

 “Hiçbir zaman umudunuzu yitirmeyin. Küçük hayaller kurmayın, her zaman büyük hayaller kurun” diyen Halid, "Bu yüzyıllardır süren bir çelişki, ezenler ve ezilenler arasında. Güzel günler görmek, kapitalizmin sonunu getirmek bizim elimizde. Bir tarih veremem ama mücadeleye devam ettikçe bu süreyi kısaltabiliriz diye düşünüyorum. Ben iyimser bir insanım. Hiçbir zaman umudunuzu yitirmeyin. Küçük hayaller kurmayın, her zaman büyük hayaller kurun" dedi.

Gazete Duvar’dan Özlem Akarsu Çelik’in sorularını yanıtladı.

*Bizim için gerçek bir kahramansınız. Sizinle tanışmak, sohbet etmek büyük mutluluk. HDP Kongresi’nde de herkes hayranlıkla dinledi sizi. Nasıldı kongre?

Muhteşemdi! HDP’nin davetlisi olarak geldim ve hiç böyle bir kalabalık beklemiyordum. Dünkü konuşmamda da belirttim, sadece delegelerin değil partililerin bütün o engellemelere ve baskılara rağmen oraya gelme kararlılığı çok etkiledi beni. Partinin binlerce üyesi hapiste olmasına rağmen bu kadar insanın gelip destek vermesi, ki Hükümete olan muhalif ruhla gelmişlerdi oraya, beni çok etkiledi. Amacı, “bütün bu baskılara rağmen ayaktayız” mesajı vermek olan kongrenin çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca dünyanın pek çok ülkesinden farklı partilerden yabancı konuklar vardı. Kongreye gelmeleri, HDP’yi desteklediklerini bütün dünyaya gösterdi, bu da çok önemliydi.

‘FİLİSTİN DEVLETİNİ DESTEKLERKEN KENDİ ÜLKELERİNDEKİ KÜRTLERİN HAKLARINI VERMEMEYİ DÜŞÜNMEK CİDDİ BİR ÇELİŞKİ’

*Kürtlerin kendilerine ait bir devleti olmasını asla kabul etmeyen sağ iktidarlar, konu Filistin olduğunda tam tersini savunurlar. Her kritik zamanda Kürt düşmanlığının devreye sokulduğunu biliyor musunuz?

Türk-Kürt karşıtlığının doğal olduğunu düşünmüyorum. Bunun özellikle yapıldığını, iki halkın arasına yıllardır böyle bir düşmanlık tohumu ekildiğini düşünüyorum. Buraya geldiğimde gördüm ki, HDP farklı halklardan, Kürtlerden, Türklerden, Süryanilerden, Araplardan, Ermenilerden oluşuyor. Demek ki Türklerin hepsi Kürtlerden nefret etmiyor veya tam tersi. Türkiye hükümetleri hep bu karşıtlığı körüklediler ve Kürtlerin haklarını ve özgürlüklerini vermemek için özel bir çaba sarf ettiler. Ancak Kürtlere, dünyanın neresinde olursa olsun bir devleti bırakın temel hakları bile çok görenler sadece sağ siyasetler değil. Sol siyasetler içinde de bunu savunanlar var.

Bu çelişki ve paradoks, o siyasi grupların çıkmazı ve bunun üzerine düşünmeleri, bunu çözmeleri gerekiyor. Filistin devletini desteklerken kendi ülkelerinde yaşayan Kürtlerin haklarını vermemeyi düşünmek ciddi bir çelişki. Bu da onların toplumdaki yerini gösteriyor. HDP daha ilkeli davrandığı için gelecekte çok daha fazla insana hitap edebileceğini düşünüyorum.

‘TÜRKLERİN AFRİN’DE ÇOK İLERİ GİDEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM’

*Afrin savaşıyla bir kez daha görüldü ki, emperyal güçler açısından tek bir gerçek var, kendi çıkarları. “Her dönemin kaybedeni Kürtler bir kez daha mı kaybedecek?” diye soruluyor. Sizce?

Amerika ve büyük emperyal güçler her zaman yaptıkları şeyi yapıyorlar. O yüzden yaşananlar beni şaşırtmadı, hayrete düşürmedi. IŞİD ve El Nusra’ya karşı Kürtleri destekledi Amerika. Şu anda bütün dünya biliyor ki, Türkiye de Kürtlere karşı IŞİD ve El Nusra’yı destekliyor. Amerika kendi askerlerini öldürtmek istemiyor, o yüzden Kürtleri savaştırıyor. Türklerin Afrin’de çok ileri gidebileceğini düşünmüyorum.

 Ancak Kürtlere, dünyanın neresinde olursa olsun bir devleti bırakın temel hakları bile çok görenler sadece sağ siyasetler değil. Sol siyasetler içinde de bunu savunanlar var.

Bu çelişki ve paradoks, o siyasi grupların çıkmazı ve bunun üzerine düşünmeleri, bunu çözmeleri gerekiyor. Filistin devletini desteklerken kendi ülkelerinde yaşayan Kürtlerin haklarını vermemeyi düşünmek ciddi bir çelişki. Bu da onların toplumdaki yerini gösteriyor. HDP daha ilkeli davrandığı için gelecekte çok daha fazla insana hitap edebileceğini düşünüyorum.

*Afrin savaşıyla bir kez daha görüldü ki, emperyal güçler açısından tek bir gerçek var, kendi çıkarları. “Her dönemin kaybedeni Kürtler bir kez daha mı kaybedecek?” diye soruluyor. Sizce?

Amerika ve büyük emperyal güçler her zaman yaptıkları şeyi yapıyorlar. O yüzden yaşananlar beni şaşırtmadı, hayrete düşürmedi. IŞİD ve El Nusra’ya karşı Kürtleri destekledi Amerika. Şu anda bütün dünya biliyor ki, Türkiye de Kürtlere karşı IŞİD ve El Nusra’yı destekliyor. Amerika kendi askerlerini öldürtmek istemiyor, o yüzden Kürtleri savaştırıyor. Türklerin Afrin’de çok ileri gidebileceğini düşünmüyorum.

* ABD Başkanı Trump’ın yıllardır uygulanmayan Kongre kararını uygulamaya kalkması, ABD’nin İsrail’deki büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı infiale yol açtı. Bu çılgınlığın ne gibi sonuçları olur?

Bence Trump çılgın değil, öyleymiş gibi yapıyor. Trump, ABD Kongresi’nin kararını bir adım öteye taşıdı. Trump’ın ilk ziyareti Suudi Arabistan’aydı. Bu ziyaretle bütün dünyaya önemli bir mesaj verdi. Dedi ki, İsrail’i unut, İran’la birlikte yükselen Şii birliğine karşı Sünni birliğini kur. Trump’ın kişisel olarak Ortadoğu’ya dair derin bilgisi olduğunu düşünmüyorum ama Amerika’yı Ortadoğu’da güçlü tutma, İsrail’in diğer halklara tepeden bakma stratejisi olduğunu düşünüyorum.

*ABD Başkan Yardımcısı, Tel Aviv’deki büyükelçiliğini 2019 bitmeden Kudüs’e taşıyacağını söyledi. Nasıl tepki verecek Filistin halkı?

Biz yıllardır yaptığımız gibi kavga etmeye, direnmeye ve savaşmaya devam edeceğiz. Bunu bırakırsak beyaz bayrağı çektiğimiz anlamına gelir ki, bunu yapmayız. Genç kadınlar ve erkekler öldürülebileceklerini bile bile sokaklara çıkıyorlar ve çıkmaya da devam edecekler. Yeni jenerasyon bu kararlılıkta ve cesarette, her şeyi yapabilecek güçte. İsrail ordusunun bütün saldırılarına ve zulümlerine karşı direniyorlar. İsrail ordusu yaşlarına, cinsiyetlerine bakmadan insanları tutukluyor ama buna rağmen genç insanlar silahsız olarak karşılarına dikilebiliyor cesaretle. İsrail böyle bir başkaldırı ve direniş beklemiyordu.

‘HİÇBİR ZAMAN UMUDUNUZU YİTİRMEYİN’

Nasıl Hamas güçlendikçe seküler yaşam Filistin’de tehlikeye girdiyse Türkiye’de de siyasal İslamın güçlenmesiyle özellikle son 15 yılda özellikle kadınların hayatı büyük ölçüde değişti. Bu sadece Türkiye’de, Filistin’de değil tüm Müslüman ülkelerde ciddi bir sorun. Kadın, kendi bedeni hakkında kararını kendisi verir. Başörtüsü takıp kapanıp kapanmamak kadının kendi kararıdır. Buna birinin karışması tabii ki çok yanlıştır. Filistin’de 50’li yılların ortalarına kadar bu sorun değildi. Daha sonra giderek arttı. Türkiye’de de şu anki iktidar, toplumun yarısını evde oturtarak gücünü sağlamanın peşinde. Bu din değil politikadır.

*Tüm dünyada sağ giderek yükseliyor ve sıkıştığı yerde faşizmin araçlarına başvuruyor. Hayat giderek zorlaşıyor. Tecrübenize ve öngörülerinize güvenerek soruyorum, gün yüzü görecek miyiz?

Bu yüzyıllardır süren bir çelişki, ezenler ve ezilenler arasında. Güzel günler görmek, kapitalizmin sonunu getirmek bizim elimizde. Bir tarih veremem ama mücadeleye devam ettikçe bu süreyi kısaltabiliriz diye düşünüyorum. Ben iyimser bir insanım. Hiçbir zaman umudunuzu yitirmeyin. Küçük hayaller kurmayın, her zaman büyük hayaller kurun.

Kaynak: Gazete Duvar