HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Özdoğan ile Kobanê Davası’nın avukatları Cenk Yiğiter ve Çiğdem Kozan, HDP Genel Merkezi’nde düzenledikleri basın toplantısıyla dava sürecine ilişkin son gelişmeleri paylaştı.

Kobanê Davası’nın uzun süredir devam eden bir yargılama süreci olduğuna vurgu yaparak, “Bu dava sadece HDP değil, HDP siyaseti etrafında toplanan tüm kesimlere dönük bir kumpas davasıdır” diyen Nuray Özdoğan, “İktidar çevresi kendisine karşı tehdit olarak gördüğü HDP siyasetini ve siyasetçileri yaratılmış ve uydurulmuş ve uydurulmaya devam eden delillerle cezaevinde tutmaya ve hapsetmeye devam etmektedir. HDP’nin temsil ettiği ve siyaseten mücadelesini yürüttüğü demokratik özgürlükçü yaşamı savunanlara karşı, aslında savaş ve çatışmayla beslenenlerin yürüttüğü bir yargı sürecidir şahitlik ettiğimiz bu süreç” ifadelerini kullandı.

‘BU DOSYADAKİ İŞLEMLERİN TAMAMI SİYASİDİR, HUKUKİ NİTELİĞİ YOKTUR’

Söz konusu dosyanın tamamının siyasi, hiçbir hukuki niteliği olmayan işlemlerden ibaret olduğuna dikkat çeken Özdoğan, dava sürecine ilişkin şunları söyledi:

“Hayatını kaybetmiş insanların iktidarın siyasi hesaplarının bir parçası haline getirilmesi, o kişilerin ölümlerinin gerçek koşullarının ve gerçek sorumlularının araştırılmaması ayrıca acı verici bir tablodur. Bu dosyadaki işlemlerin tamamı siyasidir, hiçbirinin hukuki bir niteliği yoktur. Savunma hakkının iptal edildiği, savunmaların süreyle kısıtlandığı, delilerin mahkemenin ve savcının keyfine göre tartışıldığı, delillerin kapalı kapılar ardında üretildiği, avukatların tehdit ve baskı altında avukatlık yapmaya çalıştıkları bir yargılama süreci yürütülüyor. Bizim cephemizde bu düşman ceza hukukudur. Müvekkillerimiz haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevlerinde düşman infaz hukuku uygulamaları ile karşılaşmaktadır. Cübbelerini kendilerine kılıf yapanların yürüttüğü yargılamaların hukuk ve adaletle bir bağı olmadığını düşünüyoruz.”

YİĞİTER: BU DAVA ASLINDA HUKUKA YÖNELİK BİR KUMPAS

Kobanê Davası’nın avukatları Cenk Yiğiter de “Biz bu davayı başından itibaren bir kumpas davası olarak tanımladık” dedi ve ekledi:

“Bu dava her aşamada modern hukukun, çağdaş yargılama hukukunun kırmızıçizgilerinin açık açık ve pervasızca ihlal edildiği bir yargılama. Kumpas aslında hukuka yönelik bir kumpas. Anayasa ve insan hakları fikrine yönelik bir kumpas. Bu bir intikam davası ve intikam alınmak istenen HDP olsa da bütün yurttaşların hukuki güvenliğinin tehlikeye atıldığı bir süreç içindeyiz. 12 Eylül mutasyona uğramış bir şekilde ve çok daha tehlikeli bir varyant halinde sürüyor. AİHM Büyük Daire, bu davayla ilgili kararında 6 Ekim 2014 günü HDP’nin yaptığı çağrıları değerlendiriyor. Bu çağrıların tamamen siyasi ifade sınırları içerisinde olduğunu söylüyor. AİHM’in kararının etrafından dolanmak için hem savcı hem de mahkeme kararlarında ise 'AİHM’in incelemesine girmeyen, bilmediği deliller var' diyor. Bu deliller sadece tanık beyanları, gizli tanık beyanları. Hiçbiri somut bilgi ve görgüye dayanmıyor.”

KOZAN: MAHKEME SADECE İSTEDİĞİ BEYANLARI CIMBIZLIYOR

Avukat Çiğdem Kozan ise yargılama sürecinde tanık beyanlarının yalanlandığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Tanıklar tamamen yalana dayalı beyanlarda bulundu. Bizler de ifade etmek isteriz ki mahkeme usule uygun olmayan teşhislerine, tanıklara sorularımızın yönetilmemesi gibi tutumlarına devam ediyor. Bunu düşman ceza hukuku olarak tanımlıyoruz. Beyanlarına güvenilmeyen tanıklarla yargılamanın yürütülmesi düşman hukukudur. Tanık beyanları birbiriyle çelişiyor ve mahkeme sadece istediği beyanları içinden cımbızlayarak müvekkillerimizi tutuklu yargılamaya devam ediyor. Mahkeme HDP’yi, HDP fikriyatını, muhalifleri, Kürtleri ve kadınları yargılıyor. Siyasi yargılama yaptığının mahkemenin kendisi de farkında. Böyle hukuksuz bir yargılamada duruşmalara daha çok katılmak gerekiyor. Avukatları, siyasi partileri duruşmaları takip etmeye davet ediyoruz.”