31 Aralık’ta Ankara’da motosikletli iki kişinin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti gündemdeki yerini koruyor.

Devlet Bahçeli önceki gün grup toplantısında Sinan Ateş’in adını anmazken konuyla ilgili MHP’den tek açıklama MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’dan geldi.

Yalçın, Ateş’in adını anmadan, “MHP camiası; kirli tezgâhlara düşmeyecek, çirkin oyunlara gelmeyecektir... Yeri ve zamanı geldiğinde konuşur; desise, entrika ve fitne erbabını susturmasını biliriz” dedi.

Gelişmeleri yakından takip eden Gazeteci Kemal Can ile Sinan Ateş cinayetini Evrensel’den Cihan Çelike değerlendirdi.

Can, geleneksel olarak ülkücü hareketin; iç ve dış şiddet potansiyelinin yüksek olduğuna, şiddet hareketlerinin kayrılıp, cezasızlıkla görmezden gelindiğine, suç ve mafya örgütleriyle alışverişine dikkat çekti.

İÇ ŞİDDETİ YÜKSEK SİYASİ HAREKETLERDEN BİRİ

Saldırının ülkücü hareketin geleneksel tavrı ve politik geleneği açısından birkaç karakteristik durum barındıran karmaşık bir olay olduğunu ifade eden Can “İşin kriminal veçhesi ile ilgili pek çok iddia ortada. Ancak şu konular kesinlik kazanmış durumda; bir, ülkücü hareket iç şiddeti geleneksel olarak yüksek siyasi hareketlerden biri. İç rekabetten, ideolojik ayrışmalardan, kişisel husumetlerden kaynaklanan şiddet hamlelerine çok kez tanık olduk. Bazen kongre salonlarına yansıdı. Çeşitli kanatların şiddet içeren hamleleri, bu gelenek içerisinde hep karşımıza geldi. Bu da bunlardan biri gibi duruyor” dedi.

Cinayetin politik yönüne dikkat çeken Can, “İşin politik böyle bir tarafı var. İkincisi, ülkücü hareketin; suç örgütleri, mafya ve karanlık dünya ile aynı zamanda karanlık devlet organizasyonları ile süreklilik arz eden ve karmaşık ilişkileri. Hatta ’80’li yıllarda ismi ile anılan “ülkücü mafya” oluşumu uzun bir zaman tartışılmıştı. Çeşitli dönemlerde, suç organizasyonlarıyla hareketin yakın ilişkiler kurduğunu, çoğu zaman da geçişkenlik içeren temasları olduğunu biliyoruz. Bunu yakın dönemde Alaaddin Çakıcı’yı dava arkadaşım diye sunan ve affedilmesi için ciddi politik ağırlık koyan Devlet Bahçeli’nin tavrında da izlemiştik. Üçüncüsü ise bu tür şiddet hareketlerinde, iktidarın ortağı olmanın getirdiği önemli bir avantajla cezasızlık ve kayırılmanın da söz konusu olması. Çünkü son birkaç yıldır onlarca saldırı olayının faili olduğunu bildiğimiz ülkücülerden bahsedilen haberlere, harekete yakın olan bazı gazetecilerin, siyasetçilerin güpegündüz sokak ortasında sopalı saldırılara uğradığını gördük. Saldırıların çok büyük bir kısmının, basit biçimde soruşturulup, arkasının getirilmediğini, hatta yapanların önemli bir kısmının cezalandırılmadığına tanık olduk. Bu olayda da hem soruşturmanın seyri ile ilgili iddialar, hem İstanbul’dan giden tetikçilerin başka bir suç örgütü ile ilişkileri, hem öldürülen Ülkü Ocakları Başkanının parti içi siyasi gerilimlerdeki rolü beraber düşünüldüğünde bu üç unsurun önümüzde olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

MHP DEVLETİN ŞİDDETİNDE ASIL GÜDÜLEYİCİ FAKTÖR

AKP- MHP ortaklığının ardından içeriye ve dışarıya karşı şiddet imalarının büyük ölçüde MHP’de odaklandığını söyleyen Can, öyle devam etti:

“Mesela AKP’den ayrılanlara bile Bahçeli, Erdoğan’dan daha yüksek reaksiyonlar verdi, tehdide varan suçlamalarda bulundu. Yine pek çok saldırı hadisesinde doğrudan ülkücüler görev aldı. Üstelik o saldırıların büyük kısmı, öldürülen Sinan Ateş’in ülkü ocakları başkanı olduğu dönemde yaşandı. Sadece gayrinizami şiddet eylemlerinde değil, devletin şiddetinde de asıl güdüleyici aktör MHP. AYM’nin HDP’yi kapatması talebini ortaya atan, eğer kapatmazsa onun da kapatılmasını söyleyen, Türk Tabipleri Birliğinin kapatılmasını söyleyen, hatta uluslararası ilişkilerde de böyle, gerekirse Şam’a yürümekten bahseden... Dolayısıyla işin normal akışının dışında şiddet potansiyeli içeren bir yöne doğru itilmesinde hep MHP’nin öncü rol aldığını görüyoruz. Bu tabii ki hem dışa karşı hem içe karşı şiddet potansiyelini yükseltiyor. İYİ Parti ayrışmasından sonra bu daha da belirginleşti. Pek çok eski ülkü ocağı başkanı da daha önce saldırıya uğradı. Sadece benim bildiğim 4 tanesine fiili saldırı yapıldı. Bu, eğer şiddet potansiyelinde bir yükselme görülecekse bunun uç örneklerinin MHP’den gelebileceği ihtimalini güçlendiriyor. Tabii ki bu şiddetin etrafında dolaşan pozisyonlar, her zaman kendi içinde de yüksek bir şiddet potansiyeli barındırır. Bunun bazen başka gerekçelerle buluşarak böyle sonuçlar vermesi de çok şaşırtıcı olmaz”

SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ETKİLİ SOKAK GÜCÜ

İstanbul'da gözaltına alınıp serbest bırakılan MHP İstanbul İl Yöneticisi Ufuk Köktürk'e (röportaj sırasında henüz tutuklanmamıştı) değinen Can “Bahse konu gözaltının Gülsuyu çetesiyle bağlantısı nedeniyle olduğu iddiası var. Zaten daha önce Gülsuyu’da yaşanan cinayet hadisesinde de politik bağlantılar gündeme gelmişti. Oradaki birtakım mahalle çetelerinin politik angajmanları dolayısıyla kollandığını iddia olarak ortaya atan haberleri görmüştük. Bu geleneksel olarak ’70’li, ’80’li ’90’lı yıllarda da hep karşımıza geldi. Bu olay bunun yeni bir versiyonu olarak önümüze gelmiş durumda. Bugün artık özellikle AKP iktidarının son döneminde karşımıza çıktığı gibi çetelere teslim edilmiş çok geniş iktisadi ve ticari faaliyet alanlarının var olduğunu, bunların birtakım politik angajmanlarla buluştuğunu, hatta bazı siyasi yetkililerin hatta devlet yetkililerinin pek çok suç örgütü elemanlarıyla fotoğraf albümlerinin çıktığı bir tabloda yaşıyoruz. Yine bu karanlık ilişkiler dünyasını içinden ifşa eden Sedat Peker’in videoları aylarca Türkiye’yi meşgul etti. Aslında Sedat Peker’in daha önce kendi üstlendiği misyon konusunda anlattığı hikayeler, bu ilişkilerin nasıl bir geçmişe dayandığını gösteriyor” dedi.

SONUÇLARI AKP-MHP ARASINDAKİ GERİLİM BELİRLEYECEK

Özellikle daha önce MHP civarında bulunan ama şimdi oradan kopmuş, uzaklaşmış olanların bu cinayete yüksek reaksiyonlar verdiğini söyleyen Can, “Ama hâlâ parti içinde çok önemli bir etki yaratmış gibi görünmüyor. Sosyal medyada bir hareketlilik var ama sosyal medyadaki hareketliliğin MHP’ye mesafeli duranlar tarafından mı yoksa yeni bir reaksiyon mu olduğunu henüz ayırt etmek zor. Eğer olay genişler ve soğutmayı başaramazlarsa bazı politik sonuçları olabilir. Özellikle de AKP üzerinde daha fazla sonuç doğurabilir. Zaten AKP-MHP ilişkisinin her iki tarafın tabanlarında yarattığı bir alerji var. Muhalefet partilerinin bu konuda tavrı da belirleyici olacaktır. Eğer muhalefet bunun soğutulması ya da geçiştirilmesi konusundaki çabaya karşılık güçlü bir sorgulama ile davranırsa bu gündemi sıcaklaştırabilir. Açıkçası şu anda muhalefetin de seçim enerjisinin buna çok imkan sağlayacağı fikrinde değilim. O yüzden biraz AKP-MHP arasındaki gerilim belirleyecek bu hadisenin sonuçlarını” ifadelerini kullandı.