SEYİT EVRAN - AFRİN / ANF

Halep’in Sefirê ilçesine bağlı Til Eran ve Til Hasıl Kürt beldelerinde El Kaide grupları tarafından gerçekleştirilen katliamdan kurtulan ve şu anda Kefarcanê kampında yaşama yeniden tutunmaya çalışan tanıklar, katliamın ayrıntılarını ANF’ye anlattı. İnsanlık dramını kelimelere dökmekte zorlanan tanıklar, katliam yok diyenlere de ellerini kaldırarak isyan ediyor.

İki hafta önce Til Eran ve Til Hasıl Kürt beldelerinde Cephet El Nusra ve Irak-Şam İslam Devleti adlı grupların katliamına uğrayan halk gözleri önünde gerçekleşen vahşeti anlatmaya devam ediyor. Bazı çevrelerin “böyle bir katliam yok” propagandasına sert tepki gösteren tanıklar beddua okuyarak, “Köylerimize gelip görsünler” dedi.

Til Hasıl ve Til Eran’da yaşanan insanlık dramı yüzlerce, binlerce insanı yersiz yurtsuz bıraktı.

Ancak yerlerinden yurtlarından göçertilen insanlar yakınlarının gözleri önünde katledilmelerinin şokunu hala üzerlerinden atabilmiş değiller.

Kefarcanê kampında görüştüğümüz katliamın tanıklarından Ahmet Heskevi, saldırganların gözleri önünde üç kişinin kafasını kestiğini, birinin kafasını kesmeden önce vahşice silah dipçiği ve taşla parçaladıklarını söyledi. Karşısında yaşanan vahşete tanıklık yaparken gözlerine inanamadığını söyleyen Heskevi şunları anlattı:

“Rêkan Skeyf,  Mustafa Batuşi ve Hüseyin Xemisi adındaki sivil insanları evlerinde yakalamışlardı. Bu her üç insan da rasgele evlerini taramaları sonucu yaralanmışlardı. Hüseyin Xemisi’nin boynuna ip geçirerek arabanın arkasına bağlamışlardı. Evinden Til Eran meydanındaki Bozan’ın fırının yanına kadar sürükleyerek getirdiler.  Mustafa’nın kafasına silah dipçiği ve taşla parçalayana kadar vurdular. Çığlıkları yeri göğü inletiyordu. Kafasını silah dipçiği ve taşla parçaladıktan sonra kafasını kestiler. Diğer ikisinin de kafalarını kestiler ve her üç insanın kafalarını ellerine alarak fırının damına çıkardılar. Gözlerimle gördüklerime inanamıyordum. İnanmak istemiyordum. İnsanların böyle yapacağına inanmıyordum. İnsan olan bunu yapmaz.”

YARALI GENCE VAHŞİ İŞKENCE

Ahmet Heskevi kafaları kesilen, yine kafaları kesilmeden önce parçalanan, elleri kolları kesilen insanların sadece bunlar olmadığını da belirtti. Fırın ve caminin önünü adeta insan mezbahasına dönüştürdüklerini kelimelere dökmekte zorlanarak anlatıyor:

“Abdulselam Arif Bışar adında bir gencimiz yaralı olarak ellerine geçti. Getirdiler caminin önüne ilk önce kollarını ve ayaklarını tek tek kestiler. Ardından çenesini ikiye ayırdılar canlı canlı. Çığlıklarına insan dayanamıyordu. Abdulselam’ın kafasını kestikten sonra bir grubu evlerine gönderdiler. Abdulselam’ın kardeşi Abdurrezak Bışar’ı evde yatakta uyurken buluyorlar. Annesinin gözleri önünde onu uykuda onlarca mermi sıkarak katlettiler. O insanların çığlıkları hala kulaklarımda. Geceleri uykumu kaçırıyor. Çünkü gerçek bir insanlık trajedisi yaşanıyordu. Ve çete gruplarının vahşeti yaşanıyordu köyümüzde.”

Ahmet Haskevi yaralı ellerine geçenlerden birinin de Semir Hasan Hawa olduğunu diğer arkadaşları gibi onun da kafasını kestiklerini belirterek ancak kafasını kesmeden önce silah dipçiğiyle burnuna vurarak ezdiklerini söyledi.

CAN PAZARINDAN KURTULANLAR

15 yaşındaki Şivan Perver Şemo da, ağabeyi İbrahim Ahmet Şemo’nun gözleri önünde katledildiği o anı aklından çıkaramıyor:

 “Ağabeyimi gözlerimizin önünde öldürdüler. Annem saçlarını çekiyordu. Ama bir şey yapamıyorduk. Çünkü sesimizi çıkarmamız durumunda bizi de katlederlerdi. Ağabeyimi katlettikten sonra artık orada kalamazdık. Gece hava kararınca annem, ablam ve kardeşlerimi alarak 8 kişi olarak oradan kaçtık. Birkaç gün sonra buraya yani bu kampa ulaştık. Şimdi annem abimin acısından dolayı insan içine çıkmıyor. Durmadan ağlıyor. Durduramıyoruz onu.”

Saldırganların ellerinden kurtulan İbrahim Cuma Ato da, Şivan gibi ağabeyi Ahmet Derviş Ato’yu katliamda kaybetmiş:

 “Çatışmalar durduktan sonra ağabeyim evi köyden çıkarmak için motosikletle köye geliyor. Eve gitmek isterken evin kapısında onu yakalıyorlar. Boynuna ip geçirip Til Eran sağlık ocağının önüne kadar arabanın arkasından sürüklüyorlar. Orada önce işkence yapıp ardından ağabeyimi katlediyorlar. Zaten annem, kardeşlerim bunu görünce evi bırakıp kaçıyorlar. Beni de kaçarken yakaladılar. O yüzden hiç birimiz ağabeyimin cenazesini dahi görmedik. Köyde kalanlar tarafından daha sonra bir tarlanın içine gömülüyor.”

OĞULLARININ CENAZESİNİ GÖMEN ANNEYİ DE VURDULAR

Tanıklar, Til Eran’daki ailelerin katliamda yaşamını yitirenlerin yakınlarını toprağa vermek istediklerinde de saldırıya uğradığını anlatıyor:

“Abdo Hemud Rêkan ile Abdo Skeyf Rêkan adında iki kardeşi katletmişlerdi. Aile çevresi ve anneleri cenazelerini gömmek için mezarlığa götürüyorlar. Çete grupları o sırada mezarlıkları bastılar. Rasgele taramaya başladılar. Mezar başındakilerin çoğu canını kurtarmak için kaçtılar ancak anne çocuklarının cenazelerini bırakmadı. Anneyi vurup onun cenazesini de çocuklarının cenazesinin üzerine attılar. İşte vahşet o denli tüyler ürperticidir insan anlatmak için söz bulamıyor. Birçok insan korkularından dolayı hala konuşamıyor, yaşadıklarını anlatamıyor. Çünkü ya bir gün ellerine geçersek diye düşünüyorlar.”

REHİNELERİN AKIBETİ HALA BİLİNMİYOR

Katliamdan sonra Til Eran ve Til Hasıl’da yüzlerce Kürt El Kaide bağlantılı gruplar tarafından rehin alınmıştı. Rehin alınanlardan şu ana kadar herhangi bir haber yok. Rehin alınanların 300 civarında kişi olduğu belirtilse de kesin sayı bilinmemekte. Zira her iki beldeye de giriş çıkışlar hala yasak ve telefon hatları kesik. Ancak yaklaşık dört bin insanın yaşadığı Til Eran ve Til Hasıl beldelerinden kaçarak kurtulan birkaç aile sadece kendi akrabalarının isimlerini sayabiliyorlar.