Kaos GL Derneği ile Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi, Türkiye’de kamu ve özel sektörde LGBTİ+’ların durumunu inceledikleri yıllık araştırma sonuçlarını açıkladı.

İstihdamda LGBTİ+’ların durumunu araştıran çalışmanın 2020 sonuçları; “Türkiye’de Kamu Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu” ve “Türkiye’de Özel Sektör Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu” başlıklı iki raporda kamuoyu ile paylaşıldı.

Mary Lou O’Neil, Reyda Ergün, Selma Değirmenci, Kıvılcım Turanlı ve Doğancan Erkengel’in hazırladığı raporların editörleri ise Kaos GL İnsan Hakları Programı’ndan Murat Köylü ve Defne Güzel.

Kamu araştırmasına göre, LGBTİ+ çalışanlar işyerlerinde kimlikleriyle açık olamıyor.

Kamuda çalıştığı kurumda cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet özellikleri yönünden tamamen açık olduğunu beyan eden katılımcıların örneklemdeki oranı yüzde 3,4.

Özel sektör araştırmasına göre ise bu oran 14,8. İki araştırma karşılaştırıldığında, LGBTİ+ çalışanların özel sektörde kamuya oranla daha açık olabildiği görülüyor.

Bu durum raporda LGBTİ+ çalışanların ayrımcılık ve nefret söylemiyle karşılaşma riskinin kamuda özel sektörden çok daha yüksek olduğu şeklinde açıklanıyor.

“Özel Sektör Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu” araştırmasında öne çıkan sonuçlardan biri ise işyerinde nefret söylemine dair.

Rapora göre özel sektör çalışanı LGBTİ+’ların yüzde 36,9’u işyerinde nefret söylemine maruz bırakılıyor: “Bu bulgu, LGBTİ+ çalışanları özel sektörde kapalılık stratejisini sürdürmeye zorlayan koşulları teyit eder niteliktedir.”

Diğer rapora göre kamu çalışanı LGBTİ+’ların yüzde 56,6’sı işyerinde nefret söylemine maruz bırakıldıklarını beyan ediyor.

Özel sektör araştırması anket sorularını cevaplarken yaşadığı şehri belirtmek istemeyen katılımcıların oranı %17,2’yken, bu oranın kamu araştırmasında neredeyse iki katına ulaşması da bu bağlamda göz önünde bulundurulması gereken bir bulgudur.

Görüldüğü kadarıyla, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ve nefret söyleminin yeniden üretilmesine neden olan koşullar kamuda özel sektöre nazaran çok daha ağır bir tablo oluşturmaktadır.

Geçen yıllarda olduğu gibi, 2020 araştırması da cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet özelliklerine dayalı ayrımcılığın kamuda istihdama erişimde ciddi bir engel olduğunu ortaya koymaktadır.

LGBTİ+ çalışanlar istihdam edilmeme riskini bertaraf etmek için zorunlu bir kapalılık stratejisi izlemektedir.

Ayrımcılığa uğrama riski işe alındıktan sonra da devam ettiğinden, aynı strateji LGBTİ+ çalışanların çalışma hayatlarının tümünü belirlemektedir.

Kapalılık, özel sektöre oranla kamuda çok daha kaçınılmaz hale gelmektedir.

İşyerinde nefret söylemine maruz bırakılan LGBTİ+’ların tanıklıklarına da yer verilen raporlara göre, nefret söylemi ve ayrımcılık rakamları Türkiye’de LGBTİ+ çalışanları istihdama erişimde ve çalışma hayatında güçlendirici mekanizmalara ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.