1915'te 250 Ermeni yazar, gazeteci ve aydın için tutuklama kararı çıkarıldığı belirtilen açıklamada, "Osmanlı Hükümeti, 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece, başkent İstanbul'da yaşayan yaklaşık 250 Ermeni aydın, yazar, gazeteci, sanatçı ve iş insanının derhal tutuklanmasını emretti. Eski adıyla Tatavla, değiştirilen adıyla Kurtuluş, bu tutuklamaların başlatıldığı ve en yoğun uygulandığı bölgeydi. 24 Nisan 1915'te İstanbul'daki Ermeni toplumundan tutuklanan ve sürgüne gönderilenlerin sayısı 2 bin 234’e yükseldi. Anadolu’dan Ermenileri sürmeye yönelik zorunlu tehcir uygulaması aynı gün her yerde başlatıldı" ifadelerini kullanıldı. 

'BU TOPRAKLARIN KADİM TOPLULUĞUNDAN BİR AVUÇ İNSAN KALDI'

"Tek tip bir toplum ve ulus-devlet yaratmak isteyen İttihat ve Terakki önderleri, Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı karmaşa ortamından faydalanarak 1915 yılında harekete geçtiler" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Ermeniler, İstanbul’dan ve Anadolu’nun farklı noktalarından kafileler halinde Suriye çöllerine sürgüne çıkartıldılar. Kafilelere katılanların büyük bölümü yollarda öldü veya öldürüldü. Zorlu doğa koşulları, açlık, susuzluk, hastalıklar nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirdiler. Devletin kolluk kuvvetlerinin yanı sıra, cezaevlerinden bu amaçla serbest bırakılan katillerin oluşturdukları çeteler ve sürgün yollarındaki yöre halkından kışkırtılan pek çok insan kafilelere saldırdı. Saldırganlar Ermenilerin yanlarına alabildikleri değerli eşyalarını, paralarını, altınlarını gasp ettiler, tecavüz ettiler, öldürdüler, katliama ortak oldular. 1,5 milyona yakın insanın katledildiği bu büyük operasyon sonrası, bu toprakların 2 milyonluk kadim topluluğundan, bir avuç insan kaldı."

'SOYKIRIM VE KATLİAMLARLA YÜZLEŞİLMELİ'

Soykırım ve katliamlarla yüzleşme çağrısı yapılan açıklamada, "Düşmanlaştırma ve nefret politikalarına son verilmesi, devletin açık, net ve samimi bir şekilde özür dilemesi, sorumluluklarını kabul etmesi ve katliamların toplumda yarattığı çok boyutlu tahribatın giderilebilmesi için gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz. Soykırım ve katliamlarla yüzleşmek bir toplumu, bir halkı incitmez, onurunu kırmaz; tersine, onu suçlarından ve günahlarından arındırarak özgür kılar. Kuşaklar boyu devam edegelen ruhumuzdaki örselenmeyi ortadan kaldırır. Birlikte, eşit ve kardeşçe yaşamayı mümkün kılacak toplumsal atmosfer ancak böyle oluşturulabilir" ifadelerine yer verildi. 

GARO PAYLAN: SOYKIRIM İKLİMİ DEVAM EDİYOR

Anmada konuşma yapan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, "Soykırım kadar büyük felaket nedir biliyor musunuz? Soykırım faillerinin isimlerinin çocuklarımızın okuduğu okullara verilmesidir" dedi.

"Buraya çok yakın bir mesafede, Ermenilerin yoğun yaşadığı mahallenin ortasında Talat Paşa İlköğretim Okulu var" diyen Paylan, "Türkiye'nin çocukları, bu ülkenin çocukları Talat Paşa okullarında okuyorlar. Enver Paşa sokaklarında yürüyorlar. Cemal Paşa meydanlarında buluşuyorlar. İşte soykırım kadar büyük bir felaket bu. Almanya'da bugün Hitler caddeleri olsaydı nasıl bir Almanya olurdu hepimiz düşünelim. Bu yüzden soykırım iklimi devam ediyor. Bu iklime son vermek için adaleti arıyoruz. Suçların tekrarlanmamasını istiyoruz. Türk, Kürt, Ermeni haklarının bir arada kardeşçe yaşamasını istiyoruz" diye konuştu.

Soykırımın tanınması teklifinin TBMM'de kabul edilmesini isteyen Paylan, "Amerikan, Fransız parlamentoları soykırımı tanıdı. Bizim yaramız iyileşti mi, hayır iyileşmedi. Bizim yaramızı iyileştirebilecek tek bir toplum var, Türkiye toplumu. Bizim yaramızı iyileştirecek tek bir parlamento var, TBMM" dedi.