Rusya merkezli yatırım bankası Renaissance Capital'in küresel baş ekonomisti Charles Robertson, Türkiye'nin yüzde 7,4 ile hızlı büyüme kaydettiği 2017 yılında, ekonomideki ısınmanın sonunun iyi olmayacağı uyarısında bulunmuştu. Düşük faizli kredi büyümesiyle gelen yüksek cari açık ve artan dış finansman ihtiyacı, ABD ile yaşanan diplomatik krizle birleşerek kur krizini beraberinde getirmişti. Robertson, bu döngünün tekrarlanmasını beklediğini açıkladı.

Robertson'ın tahminlerini aktaran Bloomberg, Türk Lirası'nın ekonomi yönetiminin değiştiği kasım ayı sonrasında en çok değer kazanan para birimi olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın düşük faiz politikasından geri adım atıp yeni ekonomi ekibinin geleneksel para politikası izlemesini desteklemesinin, bu gelişmede etkili olduğunu belirtti.

Robertson'ın Türkiye ekonomisine dair yorum ve tahminlerinden satır başları şöyle:

'GENİŞLEME VE DARALMA DÖNGÜSÜ'

Mevcut senaryoma göre, Türkiye ekonomisinde yeni bir genişleme ve daralma döngüsü yaşanacak. Yılın ikinci yarısında faiz indirimlerine gidilecek ve bu da 2022'de, yani 2023'teki başkanlık seçimlerinin hemen öncesinde güçlü kredi büyümesini beraberinde getirecek ve sonra yeni bir kriz olacak.

Erdoğan'ın bir şey yapması gerektiğine ikna edildiğini birçok kez gördük. Her defasında, maliyetler arttı ve kazanımların süresi kısaldı. Küresel faiz oranlarına bakın, bir de Türkiye'deki faizlere… Önde gelen tüm gelişen ülkelerde faizler yüzde 5'in altında, Türkiye hariç.

Ama Erdoğan'ın bundan ders çıkardığını sanmıyorum. Sadece bir hafta önceki açıklamalarına bakarsanız, fırsat bulur bulmaz, ki bu 2023 seçimlerinin hemen öncesinde olacak tabii ki, Türkiye kredi büyümesine dayalı modele dönmesini beklersiniz.

'TÜRKİYE'NİN SEÇENEĞİ VAR' 

Aslında Türkiye'nin bir seçeneği var. TL çok ucuz ve Türkiye ihracat odaklı büyüme modelini uygulayabilir. Bu da ödemeler dengesini destekleyecektir. Yatırımlar için döviz getirecektir. Türkiye ekonomisi dengelenecektir. Faizin uzun süre yüksek seviyelerde tutulmasıyla enflasyon kalıcı olarak kontrol altına alınabilir. Bu Türkiye için daha iyi bir uzun dönemli hikaye olur ancak büyüme görece düşük olabilir. Bu senaryoda büyüme yıllık yüzde 3-4 olur.

Piyasalar, pozitif reel faizin sürdürüldüğünü görmek zorunda ancak şu an Merkez Bankası faizi ile enflasyon hemen hemen aynı seviyede.

Genişleme ve daralma döngüsünün artık bir ya da iki yıl gibi kısa süreli olmasından şüphe ediyorum. 5 yıllık genişleme olamaz. Eskide bankalar kredi vermek için yeterli mevduata sahipti ancak şu an sahip değiller. Kredi vermek için yurt dışından borçlanıyorlar ve bu da dış borcu hızla artırıyor. Bir süre sonra piyasalar kaygılanmaya başlıyor ve TL de baskı altında kalıyor.

'YIL SONUNDA FAİZ BASKISI BAŞLAYACAK'

Faizleri çok fazla artırmak hata olacaktır, çünkü bu ekonomi için gerekli değil. Enflasyonun düşüşe geçeceğini düşünüyorum. En iyisi modelin değiştiğini yıllar içinde göstermeleri olacaktır. Bunun için de 2-3 yıl pozitif reel faiz olması gerekli.

Haziranda doların 7 TL civarında olacağını çünkü Merkez Bankası'nın 2021'in ilk yarısı boyunca sorumlu davranmaya devam edeceğini tahmin ediyorum. Aralıktan itibaren Erdoğan'dan faiz indirimi baskısı göreceğimizi varsayıyorum. Bu aşamadan sonra da piyasa Merkez Bankası'na dönük güvenini kaybetmeye başlayacak.

Yanılmayı çok isterim. Türkiye değişim için fırsata sahip. Türkiye'nin gelişmiş bir sanayisi var. İyi ve eğitimli iş gücü var. Doğru politikalarda güçlü büyüme hikayesine sahip olabilir."