Van’da 1963 yılından 2009 yılına kadar her dönem el değiştiren belediye yönetimine 2009 yılında son veren Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve ardından 2014 yılında Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) sürdürdüğü gelenek, 31 Mart’ta kurulacak sandıklarda Halkları Demokratik Partisi (HDP) ile çıtayı yükselterek 14 belediyenin tamamını almayı hedefliyor.

EŞBAŞKANLARININ YAPTIKLARI TÜM HİZMETLER SUÇ SAYILDI!

Van Belediye eş başkanlarının yerine kayyum atanırken, birçok seçilmiş de tutuklandı.

Tüm hizmetleri “suç” sayılan Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Bekir Kaya'ya 18 yıl hapis cezası verilirken, Erciş Belediye Eşbaşkanı Diba Keskin ve Saray Belediye Eşbaşkanı Abdulkadir Çalışkan tutukluluğu sürüyor.

BÜYÜKŞEHİR'E İKİ DENEYİMLİ SİYASETÇİ

Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilen ve Müjdat Can’ın haberi şöyle:

Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanlığına aday gösterilen Bedia Özgökçe Ertan ve Mustafa Avcı, kendilerine gösterilen teveccühe lâyık olacaklarını dile getirdi.

Kürt siyasetinin deneyimli iki ismi seçim stratejilerine ilişkin bilgi verirken, belediyelerin tamamını alacaklarına inanıyor.

 'KAYYUMLAR HAFIZAYI YOK ETMEYE ÇALIŞTILAR'

Eş Başkan adayı Bedia Özgökçe Ertan, önceki gün kendilerini karşılayan kalabalığa, seçimlere çok büyük bir anlam biçtiklerini söyledi.

Halkın meşru temsilcilerinin haksız yere görevden alındığını ve yerlerine kayyum atandığını söyleyen Özgökçe, "Yerel yönetim anlayışı bir bütün olarak halkın kendini yönetmesi anlayışına dayanır. Hükümetler, cumhuriyet tarihi boyunca yerel yönetimlere bizim baktığımız anlamda bakmadı. Çünkü onların başka dertleri var. Onların 90 yıldır bahsettiğimiz asimilasyoncu bir sistematikle hareket eden bir anlayışları var. Kayyum atama politikası tam da bu anlayıştır. Kürt halkının toplum olarak yok sayan, inkar eden bir politika üzerinden kayyumlar atanmıştır. O yüzden bizim irademiz gasp edilmiştir. Bize, 'Sizin seçme ve seçilme hakkınız yok' denilmiştir. Kürt halkı da bunu görüyor ve bu anlayışla hareket ediyor. Halktaki bütün heyecanın, bekleyişin, kararlı duruşun ve öfkenin sebepleri de bu anlayış ve kayyumlara yöneliktir. Kayyumlar ilk iş olarak bizim hafızamızı oluşturan, toplumsal varlığımızı sembolleştiren bütün argümanlarımıza el koydular. Kürtçe tabelaları indirdiler, kültür merkezlerimizi kapattılar, parkların isimlerini gözümüzün içine baka baka değiştirdiler. Ehmedê Xanî’nin büstünü yıktılar. Bunun gibi bizim hafıza merkezlerimizi yok etmeye çalıştılar ve bu halkı sindirmeye çalıştılar. İşte kayyum politikası esasen budur ve geldikleri günden bu yana halka ait olan parayı, varlığı tarumar ettiler" dedi. 

'KAYYUMLAR BÜYÜK BİR HAKARETTİR'

Seçildiklerinde ilk işlerinin belediyede yaşanan tahribatı halka anlatmak olacağını dile getiren Özgökçe, şöyle devam etti:

 "Herkesi KHK ile ihraç edip ya da işten attılar. Sadece işten atmalar değil, hizmet adına yaptıkları bir şey yok. Bunu halk çok iyi görüyor ve not ediyor. Kimsenin gözünden kaçmaz, küçücük bir iş veya yol için defalarca kez ihaleye çıkarılması, yandaşlara peşkeş çekilmesi, buraya gelen firmaların kimler olduğu, kimlerin iş aldığı ve kimlere para olarak aktarıldığı hiç kimsenin gözünden kaçmıyor. Nitekim Sayıştay raporlarında çarşaf çarşaf yaptıkları yolsuzluklar, usulsüzlükler açığa çıkmış oldu. Kayyumların bu halka hizmet getirmediklerini biliyoruz. Bu halkı aşağıladıklarını, yok saydıklarını görüyoruz. Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Bekir Kaya yol yaptığı işlerden dolayı tutuklandı. Kaya'nın yaptığı hizmetler 'Terörle mücadele kapsamında' değerlendirildi. Böyle bir şey olamaz. Hizmet üreten belediyelerimizi, bu halkın içinde olan, halkın seçtiği bütün yöneticilerimizi bu şekilde gasp ettiler. Kayyum politikası bizler açısından, Kürt halkı açısından çok büyük bir yaradır. Çok büyük hakarettir."

'BÜYÜK BİR BAŞARI GÖSTERECEĞİZ'

Hedeflerinin 14 belediyenin tamamını almak olduğunu vurgulayan Özgökçe, halkın bu seçime rövanş olarak baktığını ve büyük bir umutla seçim gününü beklediğini ifade etti.

Kürdistan'da çok başarılı bir seçim geçireceklerine inandıklarını ifade eden Özgökçe, bunun bir referandum niteliği taşıdığını söyledi.

Özgökçe, sözlerini şöyle sürdürdü:

"HDP bu seçimde çok büyük bir başarı gösterecektir. Bizim perspektifimiz demokratik, kadın özgürlükçü, eşitlikçi ve ekolojik perspektiftir. Bunu sadece tüzüğümüzde var olan söylemler değil tam da hayat bulan, gün geçtikçe kendini geliştiren bir yerden bakıyor ve bunun pratiğini sergiliyoruz. Eşbaşkanlık sistemi bugün tüm dünyada sempati ile karşılanan bir sistemdir. HDP tarafından dünyaya kazandırılmış bir modeldir. Eşbaşkanlık sadece vitrin olarak değil, hayatın tam da içinde karar, yetki sahibi ve iradesinde olan güçlü kadınların sergilediği politika hem sempati kazandı hem de toplumların özgürleşmesi ve dönüşmesinde çok önemli bir mihenk taşı oldu. Özellikle bu modelin Kürt halkı tarafından ortaya konulması, benimsenmesi ve gün geçtikçe yaygınlaşması bütün dünyada kadın özgürlükçü, cinsiyet eşitlikçi modelimizin, varılamayacak bir seviye taşıdı. Bu modelin başarmış olduğunu görmek bizler açısından elbette umut vericidir. Bizim eksikliklerimiz olabilir ama perspektif doğrudur. Geriye kalan sadece hayata geçirme meselesidir.  Kadına yönelik her türlü kazanılmış hakkın önüne geçen, saldıran, yok etmeye çalışan bir anlayışa geçit vermeyeceğiz. Biz kaldığımız yerden inşa etmeye, tesis etmeye, anlamlandırmaya, hayata geçirmeye geliyoruz."

'İLK İŞİMİZ BELEDİYELERİ HALKA AÇMAK'

Eşbaşkan adayı Mustafa Avcı da, kayyum zihniyetinin ademi merkeziyetçiliğe karşı iktidarcı merkeziyetçiliğin bir ürünü olduğunu, Kürt karşıtı bir politika olduğunu dile getirdi.

İktidarcı merkeziyetçiliğe karşı mücadele edeceklerini ifade eden Avcı, 31 Mart'ta belediyeleri yeniden halka teslim edeceklerini söyledi.

Avcı, "Sadece kazanmak yetmez, tesis etmeye çalışacağız. Geçmiş bir pratiğimiz var, bu biliniyor. Kaç dönemdir yerel yönetimlerde bir tecrübe var. Bunlar doğal olarak bize güç ve moral veriyor. Geçmişten bugüne komünal bir emek söz konusudur. Yani yoğunlaşmış, harcanmış bir emek söz konusudur. Onu devralarak, eksik bırakılan ne varsa tamamlama yoluna gideceğiz. Her şeyden önce gasp edilmiş, kalekol durumuna getirilmiş o belediyeleri, hizmet binalarına dönüştürmek ilk hedefimizdir. O belediyeleri yeniden halkımızın hizmetine açacağız" diye belirtti.

‘HALK BİR ÖZLEM İÇİNDE’

Kent merkezini dolaştıklarında yüzde 80 pozitif bir tepki aldıklarını ve halkın bir özlem içinde olduğunu dile getiren Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu özleme cevap olacağız. HDP’nin projesi toplumsal bir projedir. Sadece bir siyasi parti değil ve sadece seçimlerle uğraşmıyoruz. HDP projesi geleceği var eden, umut vadeden bir projedir. Bu projenin farkına varan herkes nerede olursa olsun bu projeye sempati duyuyor. Bu seçim sürecinde kayyumun bütün kirliliklerini deşifre edeceğiz ama kayyum adı altında ya da devletin zor gücünü arkasına alarak halkın değerlerine zarar vermiş, çarçur etmiş kişilikler de yarlı yoluyla hesap verecektir. Halka mahkum ettireceğiz. Bu seçim sürecinde biz HDP’nin umudu var eden programını başarabildiğimiz kadarıyla aktarmaya, kavratmaya ve örgütlemeye çalışacağız. Yani umudu büyütmeye çalışacağız. Tek derdimiz sandık sonucunu pozitif olarak açığa çıkarmak değil. Elbette ki bu da olacak ama biz 2014 yılında yerel yönetimlerinin görevini devralmayı hangi oranda almışsak amacımız onun üzerine birkaç puan daha yüklemektir. Öyle bir kazanımı hedefliyoruz. Devlet zoruyla bu olanaklar ne kadar sınırlandırılırsa sınırlandırılsın biz yüz yüze örgütlenmeyi esas alarak ev ev dolaşarak, köy köy mahalle mahalle dolaşarak bu projeyi anlatacağız."

‘ÖZELEŞTİRİYİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE VERECEĞİZ’

Eşbaşkanlık sistemine dikkat çeken Avcı, şunları ifade etti:

"Bu noktada eksik bırakılan yerleri tamamlama çabamız olacak. Bazı şeyleri slogan olmaktan çıkarmak zorundayız. Klasik belediyecilik anlayışıyla toplumun nereye kadar götürüldüğü ortadadır. Bizim belediyecilik anlayışımız vardır. Ekolojik, demokratik, katılımcı, özgürlükçü, şeffaf sayıp gidiyoruz. Teorik olarak çok güzel şeyler bunlar ama arkadaşlarımızın da geçmiş süreçlerden bugüne yoğun emekleri oldu.

“Her şeye rağmen, bütün daraltmalara rağmen bir çabaları oldu. Fakat özeleştirisi verilecek noktalar mutlaka vardır. Biz bunun özeleştirisini güçlü bir şekilde vereceğiz. Biz kurumsal olarak özeleştiriden söz ediyoruz. O yüzden o boyutuyla eksik kalan yanlarımızı da tamamlama sözünü halklarımıza veriyoruz. Örgütsel öz ne olursa olsun, ister legal ister yarı legal, ister demokratik, yasal neyse bütün örgütlerin kendi kitlesini sürece katma durumu var.

“Bu süreçler, karar alma, planlama, pratikleşme ve denetleme sürecidir. Bu dört sürece siz kitleyi, toplumu katamazsanız öz yönetimden söz edemezsiniz. O zaman klasik belediyecilikten farkınız olmaz. Sonuçta ısrarla altını çizmemiz gereken bunlardır. Biz bu süreçleri halkımızla örmeye çalışacağız. Özyönetimden söz ediyorsak halk bütün süreçlere katılmalıdır. Öyle katılma derken sadece düşüncel boyutta değil, her anlamda katılımın olması gerekiyor. Bunlar yapıldıktan sonra sorun kalmaz."

'HERKESİ SÜRECİN İÇERİSİNE KATACAĞIZ'

“Toplum hep yönetilen, birileri de hep yöneten” anlayıştan uzaklaşmak gerektiğini sözlerine ekleyen Avcı, şunları söyledi:

"Toplumu siyaset sürecine katacaksak eğer o zaman siyaset neyse topluma doğru aktarmamız lazım. Ortada var bir sorun varsa o sorunun bütün taraflarının oturup çözmemiz gerekir. Biz bütün sivil toplum örgütlerini, toplumun tüm kesimlerini bu sürece katacağız. Eğer politik olarak siyaseten bir sorun çözülecekse, böyle çözülür. Doğrudan demokrasi de budur. Biz kendi belediyecilik pratiğimizde biraz bunlara özen göstereceğiz. Onun dışında zaten halkımızla birlikte tartışmayı esas aldığımızda hangi sorunlar öne çıkıyor ya da nasıl çözülüyor onları belirleriz. Örgütlü halk gücü en büyük moral kaynağımızdır. Dünden bugüne kalan yoğunlaşmış, birikmiş bir emek var. İşte o emek bizim gücümüzdür. Bunları birleştirip yolumuza devam edeceğiz ve büyük kazanacağımıza inanıyoruz."

Kaynak: Mezopotamya Ajansı