Murat Yetkin, Cumhurbaşkan ıve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ayasofya'nın müze statüsünden çıkarılıp ibadete açılmasıyla ilgili yurt dışından gelecek tepkileri dindirmek için bu günlerde Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulu'nda eğitime izin verebileceğini ifade etti. 

Her seçimde ibadete açılacağı vaadiyle gündeme getirilen Ayasofya'nın ibadete açılmasında MHP'nın bu karardan pay çıkarabileceğini söyleyen Yetkin, "Ancak bu durumun etkisi ne kadar sürer ve bu heyecanın ne kadarı oya tahvil edilebilir? Ekonomide ciddi bir düzelme beklenmedikçe Erdoğan’ın kesinlikle 2023 dediği seçimlere kadar sürer mi?" sorularını gündeme getirdi. Yetkin devamında da, "İşte bu açıdan bakıldığında hava tam Bahçeli’nin erken seçim çağrısında bulunma havası denebilir. Ekonomide koronavirüs hasarı tam olarak ortaya çıkmadan ve Ayasofya etkisi sağ seçmen üzerinden henüz geçmeden" dedi.

Murat Yertkin'in "Ayasofya ibadete açılıyor. Neden şimdi? Sırada ne var?" Başlığıyla yayımlanan yazsının bir bölümü şöyle: 

SİYASİ ANALİZ: NEDEN ŞİMİD?

Oysa çok değil, daha bir küsur yıl kadar önce, belediye seçimleri öncesinde bir halka hitap sırasında Erdoğan “Ayasofya açılsın” sloganlarını susturarak “Önce karşısındaki Sultanahmet’i doldurun, provokasyonlara gelmeyiz” demişti. Soru birkaç gün sonra, 18 Mart 2019’da üç kanalın ortan canlı yayınında sorulduğunda daha da açık konuşmuştu:

• “Bunları aşmak bizim için sorun değil. Aşarız. Ama getirisi götürüsü nedir? (…) Bizim için faturası çok daha ağırdır. Unutmayalım, şu anda dünyanın çok çeşitli ülkelerinde bizim binlerce camimiz var. Acaba bunu söyleyenler, o camilerin başına ne gelir diye düşünüyor mu?

• “Kusura bakmasınlar, bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Onun için ben bir siyasi lider olarak, bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim. (…) Onun için hassas olacağız, dikkatli olacağız, bu tezgâha gelmeyeceğiz.”

Aradan geçen kısa sürede ne oldu da “Bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” diyen, “bu tezgâha gelmeyeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı, dış dünyada tepkiye yol açan bu adımı attı? O nedenle, “Ne değişti?” sorusuna yanıt aramamız gerekiyor?

BİR YILDA NE DEĞİŞTİ?

Aradan geçen sürede üç değişiklik oldu.

1- Erdoğan liderliğindeki AK Parti, Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP’nin desteğine rağmen 31 Mart ve özellikle 23 Haziran İstanbul seçim tekrarında ciddi bir yenilgi aldı. İstanbul ve Ankara belediye başkanlıkları AK Parti’den (Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti desteğiyle) Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’ye geçti. Muhalefet yıllar sonra geniş seçmen kitlesine erişim sağladı. AK Parti de belediyelerin avantajlarından mahrum kaldı.

2- Koronavirüs salgını, zaten kırılgan durumdaki ekonomiyi daha da kötü etkiledi. Turizm ve ulaştırma gibi sektörlerdeki gerileme sıcak döviz girişini zorlaştırdı. MetroPoll araştırma şirketinin anketine göre, AK Partililer dahil halk TUİK’in açıkladığı enflasyon ve işsizlik rakamlarına inanmıyor.

3- MHP tabanını etkileyen İYİ Parti’ye ek olarak, doğrudan AK Parti içinden iki parti siyasete katıldı: Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi ve Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi.
Bu üç gelişmenin sonucunda AK Parti ve MHP tabanındaki erime anketlere yansımaya başladı. Ayasofya hamlesi ile tabana “Gitme, kal” çağrısı da yapılıyor. O arada, iktidarın CHP’den beklediği olumsuz tepki yerine Kılıçdaroğlu’nun “Aç kardeşim, zaten namaz kılınıyor orada” demesi de bazı hesapları bozmuş olabilir.

İÇ VE DIŞ İHTİMALLER

İşte bu açıdan bakıldığında hava tam Bahçeli’nin erken seçim çağrısında bulunma havası denebilir. Ekonomide koronavirüs hasarı tam olarak ortaya çıkmadan ve Ayasofya etkisi sağ seçmen üzerinden henüz geçmeden. Bana kalırsa ekonomi bu haldeyken akılcı olmaz ama, zaten akılcı olmayan o kadar çok şey var ki günümüzde.

Dışarıya gelince… Ankara’da dolaşan, ama yaygın olmayan bir iddiaya göre, Erdoğan tam şu sıralarda Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulunda eğitime izin verip, yurtdışında Ayasofya nedeniyle yükselen tepkileri dindirebilir. Sadece bazı fısıltılar şu anda, ihtimaller çok yüksek değil ama yine de izlemekte yarar var.

1- Erdoğan liderliğindeki AK Parti, Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP’nin desteğine rağmen 31 Mart ve özellikle 23 Haziran İstanbul seçim tekrarında ciddi bir yenilgi aldı. İstanbul ve Ankara belediye başkanlıkları AK Parti’den (Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti desteğiyle) Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’ye geçti. Muhalefet yıllar sonra geniş seçmen kitlesine erişim sağladı. AK Parti de belediyelerin avantajlarından mahrum kaldı.

2- Koronavirüs salgını, zaten kırılgan durumdaki ekonomiyi daha da kötü etkiledi. Turizm ve ulaştırma gibi sektörlerdeki gerileme sıcak döviz girişini zorlaştırdı. MetroPoll araştırma şirketinin anketine göre, AK Partililer dahil halk TUİK’in açıkladığı enflasyon ve işsizlik rakamlarına inanmıyor.

3- MHP tabanını etkileyen İYİ Parti’ye ek olarak, doğrudan AK Parti içinden iki parti siyasete katıldı: Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi ve Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi.
Bu üç gelişmenin sonucunda AK Parti ve MHP tabanındaki erime anketlere yansımaya başladı. Ayasofya hamlesi ile tabana “Gitme, kal” çağrısı da yapılıyor. O arada, iktidarın CHP’den beklediği olumsuz tepki yerine Kılıçdaroğlu’nun “Aç kardeşim, zaten namaz kılınıyor orada” demesi de bazı hesapları bozmuş olabilir.