Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’nden serbest bırakılan Yılmaz Şanlı, Kürtçe mektupların incelenmek amacıyla Ankara'ya gönderildiğini ve birçoğunun kendilerine verilmediğini söyledi. 

Hakkında “örgüte yardım etmek” suçlamasıyla Cizre 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada 3 yıl 4 ay hapis cezası verilen Yılmaz Şanlı, cezanın kesinleşmesiyle bulunduğu Tokat’ta Ağustos 2018’de gözaltına alınarak tutuklandı. Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Şanlı, burada 2 buçuk yıl kaldıktan sonra 19 Ekim’de serbest kaldı. Şanlı, Pandemi öncesi ve sonrasında cezaevinde yaşanan ve tanık olduğu hak ihlallerini anlattı. 

CEZAEVİ DEĞİL İŞKENCE EVİ 

Fahrettin Kılıç'ın Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 2-3 pandemi odasının bulunduğunu, gelen tutukluların da 14 gün bu odalarda karantinaya alındıktan sonra koğuşlara konulduğunu kaydeden Şanlı, pandemi döneminde sevklerin tam anlamıyla durduğunu söyledi. Şanlı, hasta olan tutukluların 14 günlük karantinayı kabul etmelerine rağmen sevklerine izin verilmediğini ifade etti. Aynı cezaevinde hasta arkadaşlarının olduğunu dile getiren Şanlı, "Serhat Güllü 29 yıldır cezaevinde, kalp sorunu var. Derisinde yanıklar var, derisi sürekli dökülüyor, yaraları tedavi edilmiyor. Bazı arkadaşlarımızın da mide hastalıkları var, bu hastalıkları da haplarla gidermeye geçiştirmeye çalışıyorlardı. Mesela göz hastalıkları olanlar vardı. Bu göz hastalıklarını, göz damlasıyla geçiştirmeye çalışıyorlardı. Hasta olan tutuklular üzerinde ciddi bir tedavi yapılmıyor. Tutuklulara kelepçeli muayeneyi dayatıyorlar. Bu yüzden hastaneye giden arkadaşların çoğu muayene olmadan geri dönüyorlardı, çünkü kelepçeli muayene olmayı reddediyorlardı" dedi.

HAFTADA 3 KİŞİ REVİRE GİDEBİLİR

Bulunduğum koğuştaki 21 tutukludan haftada sadece 3 kişinin revire gidebildiğini, revire giden kişilere de sadece ilaç yazıldığını aktaran Şanlı, 3 kişi dışında acil bir durum yaşanması halinde bile tutukluların revire gitmesine izin verilmediğini kaydetti. 

KÜRTÇE MEKTUPLAR ANKARA’YA 

İstedikleri gazetelerin verilmediğini, kitapların ise sayılı şekilde verildiğini belirten Şanlı, verilen kitapların da yapılan aramalar sırasında el konulduğu söyledi. Tutuklular tarafından yazılan mektupların adreslere çok geç gönderildiğini dile getiren Şanlı, kendilerine gelen Kürtçe mektupların da incelenmek amacıyla Ankara'ya bilinmeyen bir kuruma gönderildiğini, 2-3 ay süren incelemelerin ardından 10 mektuptan sadece birinin kendilerine verildiğini, diğerlerinin ise verilmediğini kaydetti. 

İLETİŞİM CEZASI

Pandemiden önce tutuklulara askeri düzenin dayatıldığını, bunu kabul etmeyenlere gardiyanların saldırıda bulunduğu vurgulayan Şanlı, "4-5 arkadaşı müdürün odasına götürüp 'burası kandil değil, diz çökeceksiniz' gibi dayatmalarda bulunmuşlardı" dedi. Şanlı, kendilerine ayakta sayım dayatıldığını, ancak bunu kabul etmeyen bazı tutuklulara 4 ay iletişim cezası, bazı tutuklulara da 4 ay görüş yasağı cezası verildiğini belirtti.  

YEMEKLER YENİLMİYOR

Yemekler konusunda da sıkıntılar yaşandığına dikkati çeken Şanlı, "Yemekler toplu çıkarıldığı için zaten yenilmiyor. Yemekleri tutukların sadece yaşamını devam ettirebilmesi ve ölmemesi için yapıyorlar" şeklinde konuştu. 

CEZAEVİNİN YANITI

Şanlı’nın anlatımlarına ilişkin telefonla görüştüğümüz Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi yetkilileri ise iddialara ilişkin cevap vermedi.