Osman Kavala’nın tutukluluğunun birinci yılında Kavala’nın avukatları İstanbul Taksim’deki Hill Otel’de bilgilendirme toplantısı yaptı. Kavala’nın avukatları bir yıldır süren tutuklama sürecinde başvurdukları hukuki yolları anlatırken, Kavala’nın uzun tutukluluk süresi nedeniyle yaşama hakkının ihlal edildiğini söyledi.

Avukatların konuşmalarına geçilmeden önce Silivri Cezaevi’nde bulunan Kavala’nın mesajı okundu: “Silivri’de ikametimin birinci yılı tamamlandı. Beni anayasal düzeni ve hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlayanların her geçen gün bu suçlarla alakam olmadığını daha iyi fark ettiklerine inanmıyorum. Ancak bu öğrenme süreci benim özgürlüğüm pahasına oluyor. Hayatımdan aylar eksiliyor. Bir an önce özgürlüğüme, aileme dostlarıma kavuşmak istiyorum. Bununla birlikte yıllardır sakıncalarını vurgulamaya çalıştığımız peşinen ceza haline gelmiş mahkeme öncesi uzun tutuklamalara ve yargılamalara artık bir son verilmesini de hayati önemde görüyorum. Benim durumumun bu sakat tutuklama rejiminin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve yargısına verdiği zararın daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacağına ümit ediyorum. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi normlarına aykırı, insan özgürlüğüne değer vermeyen bir anlayış medeniyle mağdur olanlara özgürlüklerinin iade edilmesinin devletin en önemli önceliklerinden birisi olduğunu düşünüyorum.”

Hacı Bişkin'in Gazete Duvar'da yer alan haberine göre Kavala’nın mesajının okunmasının ardından Kavala’nın avukatları İlkan Koyuncu, Deniz Tolga Aytuğ ve Köksal Bayraktar konuştu.

‘DAHA ÖNCE GÖRMEDİĞİMİZ BİR SUÇLAMA’

Sözü ilk olarak avukat İlkan Koyuncu aldı. Koyuncu, basına bir yıl boyunca neden mesafeli davrandıklarını, bugün neden bir basın açıklaması yaptıklarını anlattı. Koyuncu şunları söyledi: “Bu süre içerisinde hep hukuktan medet umduk. Yine hep hukuktan medet umacağız. Herhangi bir ülkeden, siyasetten bir tahliye beklentimiz yoktur. Osman Kavala iki ayrı suçtan tutuklandı. Biri Anayasal düzeni bozmak. Diğeri 15 Temmuz’da yabancı kişilerle irtibat kurmak. Osman Kavala her şeyden önce uzlaşı insanı. Cebir ve şiddet içeren bir suçla yan yana gelemez. Yabancılarla irtibat kurmak daha önce hiç görmediğimiz bir suçlama.”

‘TAHLİYE OLSA YİNE ORADA OLACAK’

Koyuncu, Kavala için ‘Gezi’nin finansörü’ söylemlerine tepki göstererek şöyle devam etti: “Kavala hakkındaki diğer bir suçlama ise cebir ve şiddet kullanarak hükümeti yıkmak. Gezi bugüne kadar hükümete karşı bir darbe olarak nitelendirilmemişti. Gezi ne kadara finanse edilir bilmiyoruz. Eğer iddianame hazırlanırsa Osman Kavala bunun ne kadarını karşılamıştır öğreniriz. Osman Kavala Ermeni değil Ermeni meselesiyle ilgilendi, Kürt değil Kürt meselesiyle ilgilendi. Kavala Türkiye’deki birçok derneğin, sivil toplum örgütünün kurucusu. Kavala’nın çocukluğu Gezi’de geçmiş. Osman Kavala tabii ki orada olmalı. Tahliye olsa eminim yine orada olacak. Kaçma şüphesi, kuvvetli deliller Kavala’nın tutuklama sebebi. Neden iddianame yazılmadığını anlamak mümkün değil. Osman Kavala hiçbir sorunun parçası olmamış. Kavala’yla görüştüğümüzde Türkiye’de tutuklu yargılama ve rejimle ilgili bir sorun var diyor. Türkiyede bir yargı reformundan bahsediliyor. Madem bir takım şeyleri değiştirmek istiyoruz problemi doğru koymamız lazım.”

‘BİZİM SORUNUMUZ İDDİANAME DEĞİL…’

Koyuncu’nun ardından avukat Deniz Tolga Aytuğ uzun tutuklama sürecinin hukuka aykırı olduğunu belirtti. Dosyada gizlilik kararı olduğu için delillere ulaşamadıklarını ifade eden  Aytuğ şöyle devam etti: “Bir yıl geçmesine rağmen iddianame hazırlanmadı. Osman Kavala kendi ismi üzerinden hiçbir şeyin tartışılmasını istemiyor. İddianamenin uzun sürebilme ihtimali hukukta ön görülebilir. Bizim sorunumuz iddianame değil. Tutuklu yargılamaya son verilmeli. Birkaç medya organına dosyadaki delillerin servis edildiğini gördük. Bir kere bu doğru bir bilgi değil. Bunun üzerine başvurular yaptık. Biz lekelenmeme, adil yargılanma hakkı gibi ilkelerden yoksun kaldık. Dosya savcısı dahi Osman Kavala’nın ifadesini almadı. Bunları sorgulamak için buradayız. OHAL döneminde aylık yapılan tutuk incelemeleri dosya üzerinden yapılabilir diye bir düzenleme getirildi. Bu düzenlemeye karşı biz Osman Bey’in SEGBİS’le bağlanmasını ve tutuksuz yargılanmasını talep ettik. Kabul edilmedi. OHAL kalktıktan sonra baktık ki bu karar kabul edilmiş ama o duruşmada biz yoktuk. Kavala da yoktu. Üç avukatın 20’ye yakın dilekçesi varken bu tutukluluk incelemesi için duruşma yapılmış ama biz yoktuk. Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi. Bu kurucu üyeliğinin gereklerini yerine getirmemiz lazım.”

HUKUKİ SÜREÇ…

Son olarak avukat Köksal Bayraktar hukuki süreci anlattı. Tutuklama sürecinin son bulması, AYM süreci ve AİHM sürecinden bahseden Bayraktar, “18 Ekim 2017 tarihinde Osman Kavala alışılmamış şekilde 13 gün gözaltında tutuldu. 1 Kasım tarihinde Osman Kavala Sulh Ceza Hakimliği’nin önüne getirildi. AİHS’de sanığın zorla ifade vermeye bırakılması yasaktır. Gece saat 4’te ifadesinin alınması hukuka aykırı bir eylem. Savunma 8 Kasım tarihinde tutuklamaya itiraz etti. Bu itiraz 24 gün sonra reddedildi. 22 Aralık 2017’den 16 Mayıs 2018’e kadar 10 ayrı tarihte 10 ayrı dilekçe sunduk. Bu taleplerimiz reddedildi. 29 Aralık 2017’de tutuklamanın Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili AYM’ye müracaat ettik. Anayasa Mahkemesi bugüne kadar Osman Kavala’yla ilgili hiçbir işlem yapmadı. AYM, savunmamızı isteyebilirdi ya da devlete müracaat edebilirdi. Normal prosedür budur. 6 Haziran 2018’de de AİHM’e müracaat ettik.”

‘HUKUK VARSA SERBEST BIRAKILMASI LAZIM’

“Osman Kavala olayında henüz belirli bir olay olmadığı için kanunsuz suç olmaz” diyen Bayraktar son olarak şunları söyledi: “24 Ağustos’ta AİHM konunun öncelikli ele alınmasını istedi. AİHM 10 Ocak 2019’a kadar yanıt beklediğini iletti. Hak arama hürriyetini Osman Kavala olayında göremiyoruz. Biz neyle suçlandığımızı bilmiyoruz. Yaşama hakkı ihlal ediliyor. Ayrıca bir yıldan beri süregelen bu uygulama bir işkence. Eğer Türkiye’de hukuk varsa Osman Kavala’nın serbest bırakılması lazım.”