Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Afrin operasyonuna ilişkin HDP 3. Olağan Büyük Kongresi'ndeki açıklamaları nedeniyle yeni HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Ankara milletvekili Sırrı Süreyya Önder hakkında soruşturma başlattı.

HDP’li Buldan kongrede, “ Çözüm Afrin’e girmede değil, İmralı’ya gitmededir” ifadelerini kullanırken, Sırrı Süreyya Önder ise, “Bölgenin içine itildiği bu haksız savaş sarmalını çok önceden gören, bu konuda defaatle uyaran ve bu ülkede barışın mimarı olması sıfatını hak eden Sayın Öcalan’ı buradan saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum” demişti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 3. Olağan Büyük Kongresi'ni dün yapmıştı. Tek liste halinde gidilen seçimlerde Pervin Buldan ve Sezai Temelli, 823 oyla eş genel başkan oldu.

PERVİN BULDAN NE DEMİŞTİ?

Yeni HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin 3. Olağan Kongresi’nde Afrin operasyonuna ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.

Buldan, “ Çözüm Afrin’e girmede değil, İmralı’ya gitmededir. Sayın Öcalan 5 Nisan 2015 tarihinden buyana tecrit altındadır. Tecrit derhal son bulmalı ailesi, avukatları ve siyasi heyetle derhal görüştürülmelidir. Sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları sağlanmalıdır.Unutulmamalıdır ki; Türkiye’nin acil çözüm bekleyen sorunlarına olumlu katkılar sunabilecek konumda olan bir liderin bu şekilde toplumdan izole edilmesi mevcut sorunların çözüm imkânını yok ettiği gibi sorunları daha da derinleştirmektedir.Türkiye biran önce diyalog, müzakere ve çözüm sürecine yeniden dönmelidir” demişti.

Buldan’ın açıklaması şöyle:

Bir yanda emperyal politikalar ve bunu sonucu olarak sürdürülen vesayet savaşları, yıkımlar, diğer yanda ise halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesi onurlu direnişi var.

Suriye’de yaşanan acı ve yıkıma hepimiz tanığız. Orada Suriye halklarının kendi geleceğine dair karar vermesini engelleyen bir savaş sürdürülüyor. Ne yazık ki; Türkiye de, Afrin’e başlattığı saldırı ile Suriye’deki bu kanlı sürecin içerisine dahil oldu.

Oysa Rojava halkları birkaç yıldan buyana özelde Suriye, genele tüm Ortadoğu’ya model olabilecek demokratik bir yönetimin inşası için muazzam bir çaba sürdürüyordu. O topraklarda var olan bütün etnik aidiyetlerin ve inançların eşit şartlarda birlikte yaşama olanağı yaratıldı. Din, dil, ırk, inanç, mezhep ve cinsiyet ayrımcılığının olmadığı eşit ve ekolojik bir toplum.

Türkiye’ye bugüne kadar bir tek kurşun sıkmamış, dayanışma ve dostane ilişkiler kurmayı önermiş bu halka devlet aklı ne yazık ki yüzyıldır yürüttüğü hasmane politikalar ile cevap vermeği yeğ tuttu.

Geçmişten bugüne karakollarla, mayın tarlalarıyla toplumsal olarak sınırın bu tarafından ayrıştırılan Afrin halkı günümüzde sınıra örülen duvarlar ile dışlandı.

Ve şimdi ise kendi topraklarındaki varlıklarına da açılan savaş ile son verilmek isteniyor.

Sebep ne? Tekçi devlet sisteminin yüzyıllık paranoyası olan beka sorunu! Bu sistem yanı başında demokratik, çoğulcu bir öz yönetimi kendisi açısından tehdit ve tehlike olarak görüyor.

Asıl amaç, bölgede demokratik öz yönetim sürecinin akamete uğratılmasıdır. Tekçi sistemler dünyanın her yerinde aynı sistemi savunur. Demokratik yönetimlerden hazletmezler. Çünkü demokrasi geliştikçe kendisi de değişmek zorundadır. Rojava meselesi de budur. Orada inşa edilen demokratik bir yönetim modeli, Türkiye’deki tekçi katı otoriter sistemi teşhir edecektir.

Doğal olarak Türkiye de demokratikleşmek, kendi iç sorunlarını demokrasi yoluyla çözmek zorunda kalacaktır. Bu nedenle Afrin’e girildi. Afrin saldırısı başta Kürtler olmak üzere bölgede yaşayan bütün halklara, onların eşitlikçi, demokratik yaşam umuduna yapılmaktadır.

O toprakların binlerce yıldır asli sahibi asli unsuru olan bu halkların kendilerini yönetme iradelerine saygı duymak ve hatta bu iradeyi desteklemek, dostane ilişkiler kurmak Türkiye’ye ne kaybettirir? Müttefik kazandırmaz mı? Dostluk, kardeşlik kazandırmaz mı?

‘ÇÖZÜM AFRİN’E GİRMEDE DEĞİL, İMRALI’YA GİTMEDEDİR’

Acı ve yıkımlara neden olan savaş politikalarından vazgeçin.

Çözüm savaşta değil barıştadır.

Çözüm ölme ve öldürmede değil, yaşama ve yaşatmadadır.

Çözüm Afrin’e girmede değil, İmralı’ya gitmededir.

Sayın Öcalan 5 Nisan 2015 tarihinden buyana tecrit altındadır. Tecrit derhal son bulmalı ailesi, avukatları ve siyasi heyetle derhal görüştürülmelidir. Sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları sağlanmalıdır.

Unutulmamalıdır ki; Türkiye’nin acil çözüm bekleyen sorunlarına olumlu katkılar sunabilecek konumda olan bir liderin bu şekilde toplumdan izole edilmesi mevcut sorunların çözüm imkânını yok ettiği gibi sorunları daha da derinleştirmektedir.

Türkiye biran önce diyalog, müzakere ve çözüm sürecine yeniden dönmelidir.

İktidar ve devlet halklara kaybettiren Suriye politikasını biran önce değiştirmeli, çetelere desteği kesmeli ve Rojava başta olmak üzere Suriye halklarıyla barışçıl diyalog geliştirmelidir.”

(HABER MERKEZİ)