KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Başbakan ve Hükümetin Öcalan ve Oslo’ya ilişkin açıklamalarının “yeni bir taktiksel hamle” olduğunu belirterek, “Mevcut durumda hareketimizin Türk devletiyle bir diyalog ve görüşme durumu söz konusu değildir” dedi. KCK, hükümetin amacının çözüm değil Kürt halkını beklentiye sokmak olduğunu ifade ederken, Öcalan’ın rolünü oynayabilmesi için “gözle görülür” adımlar atılması gerektiğini belirtti.

 

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı’nın PKK lideri Abdullah Öcalan ve Oslo tartışmalarına ilişkin açıklamalarına yanıt verdi. Bu çıkışın “AKP’nin bilinen-klasik, kitleleri ve kamuoyunu boş vaatlerle oyalama taktiğinin bir parçası” olduğunu ifade eden KCK, hükümetin sorunu çözme kararı varsa, somut-inandırıcı adımlar attıktan sonra Kürt tarafından karşılık istemesi gerektiğini vurguladı.

 

OSLO TARTIŞMALARI YENİ BİR TAKTİKSEL HAMLE

KCK’nin açıklaması şöyle: Halkımıza ve hareketimize karşı topyekun bir savaşı başlatan Türk devletinin Başbakanı ve Adalet Bakanı son günlerde İmralı, Önder Apo ve Oslo konularıyla ilgili açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamalar bir ağız değişikliğini içerse de özü itibarıyla yeni bir şeyi ifade etmemektedir. Önemli oranda doğruları ifade etmeyen, çarpıtma ve manipülasyon içeren bu açıklamalar AKP hükümetinde demokratik çözüm zihniyetinin oluştuğu izlenimini yansıtmamakta olup, daha çok “yeni taktiksel bir hamle” olduğu görülmektedir.

 

TÜRK DEVLETİYLE HERHANGİ BİR DİYALOG VE GÖRÜŞME YOK

Öncelikle tecrit, baskı ve psikolojik işkenceyi esas alan İmralı sistemiyle ilgili doğruları içermeyen, gerçek dışı beyanatlarda bulunmuşlardır. Türk basını ise bunu çarpıtarak, gerçekleri tamamen tersyüz etme ve toplumu yanlış bilgilendirme tarzını daha da derinleştirmektedir. Kimi Türk basın mensuplarının ve bazı çevrelerin hareketimiz ile Türk devletinin bir diyalog ve görüşme içinde bulunduğu yönündeki iddiaları ve imaları doğru değildir. Mevcut durumda hareketimizin Türk devletiyle bir diyalog ve görüşme durumu söz konusu değildir. Bu türden üretilen haberler tamamen yalandır.

 

Geçtiğimiz yıl, Oslo ve İmralı görüşmelerinde ulaşılan önemli bir düzeyi ifade eden protokolleri kabul etmeyip, demokratik çözümü değil savaşı ve tasfiyeyi dayatan; Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek için bölgesel ve uluslararası konseptler oluşturan AKP hükümetinin oyunlarını gören Önder Apo, 27 Temmuz 2011 tarihinde aradan çekildiğini ilan ederek oynanan bu oyunlara ve ikiyüzlülüğe karşı tutum almıştır.

 

OSLO GÖRÜŞMELERİNİN SIZMASI İKTİDAR KAVGALARININ SONUCU

Başbakan’ın yaptığı açıklamalarda Oslo görüşmelerini Hareketimizin sızdırdığını ifade etmesi de gerçek dışıdır, tamamen bir iftiradır. Kaldı ki bu tespit edilmiş bir durumdur. Devlet içindeki iktidar kavgalarının sonucu herkesin bildiği kesimlerin belgeleri sızdırdığı açığa çıkmış bulunmaktadır. Buna rağmen gerçeklerin söylenmeyip çarpıtma yönteminin esas alınması TC’nin geleneksel, Kürt sorunu konusunda gerçekleri söylememe tutumunun bir devamıdır.

 

“ÖCALAN’IN SESİNİN HALKA DOĞRU ULAŞMASI ENGELLENİYOR”

AKP hükümeti ve Türk basını özellikle Önderliğimizin sesinin halka doğru ulaşmasını engellemek istemekte, sınırlı bir biçimde dışarıya yansıyan sözlerini de çarpıtmaktadır. Aynı biçimde hareketimizin parçalara bölündüğü yönündeki yalan yanlış bilgilerle yoğun bir psikolojik savaş ve manipülasyon faaliyeti yürütülmektedir.

 

Çok iyi bildiğimiz bu konularda doğruları ifade etmeyen, açıkça yalan söyleyen Başbakan’ın, “İmralı ve Oslo görüşmeleri olabilir ama BDP’lilerle görüşemem ve BDP’lilerle aynı çatı altında yürüyemeyiz” demesi sorunun çözümünde ne kadar samimi olduğunu ortaya koymaktadır.

 

“KÜRT TARAFI TEKTİR VE YEKVÜCUTTUR”

Her şeyden önce herkes şunu bilmelidir: Kürt tarafı tektir ve yekvücuttur. Kürt halkı ve Kürt Özgürlük Hareketi, illegal ve legal kurumlarıyla tek bir eksende duruş sergilemekte ve diyalog için tek muhatap olarak Önder Apo’yu kabul etmiş bulunmaktadır. Her bileşeni ayrı bir kulvarda bulunsa da her koşul altında birlikçi bir duruşu sergileyebilecek bir kararlılık, tecrübe ve irade içinde bulunmaktadır. Öncelikle Başbakan’ın ayrım koyması ve Kürt tarafını parçalama çabasını terk etmesi gerekmektedir. Başbakan’ın yeni bir süreci başlatacağı yönündeki açıklamaları, tutarlılığı ve ciddiyeti tartışılır açıklamalardır.

 

Kürt siyasetinin temsilcileri olan parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılarak cezaevine atılması kesinlikle savaşın daha da boyutlandırılması, derinleştirilmesi anlamına gelecektir. Bu gerçeğe rağmen, “hem gerillayla kucaklaşanları içeri atacağım, hem de gerillayla uzlaşacağım” demek akıl karı değildir.

 

AMAÇ ÇÖZÜM DEĞİL, KÜRT HALKINI BEKLENTİYE SOKMAK

Bütün bunlar gösteriyor ki çözüm için zihinsel bir oluşumdan bahsetmek mümkün değildir. Görülüyor ki bu çıkış, tamamen AKP’nin bilinen-klasik, kitleleri ve kamuoyunu boş vaatlerle oyalama taktiğinin bir parçası olarak gerçekleşmiştir. Kürt sorununu çözme değil, Kürt halkını beklentiye sokma, Özgürlük Hareketi’nin bileşenleri arasına farklılıklar koyma ve zayıflatarak Özgürlük Hareketi’ni çözme çabası ön plandadır.

 

Eğer TC Devleti ve Hükümeti, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana devam ede gelen ve Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorununu çözme kararına ulaşmışsa, o zaman çözüm projesini açıkça ortaya koymalı ve samimi-inandırıcı pratik adımlar atarak Kürt tarafından da karşılık verilmesini istemelidir.

 

“ÖCALAN’IN ROL OYNAMASI İÇİN GÖZLE GÖRÜLÜR ADIMLAR ATILMALI”

Öncelikle, Önder Apo’nun çözüm sürecinde rol oynaması için “Sağlık, Güvenlik ve Özgür Hareket Etme Koşulları”nı oluşturarak işe başlamalıdır. Böyle inandırıcı ve gözle görülür adımlar atılmadan Başbakan’ın çelişkili, eklektik, bütünlüklü olmayan açıklamalarına dayanarak yeni bir sürecin gelişeceğini sanmak vahim bir hata olacaktır. Hareketimiz samimi, içinde aldatma olmayan, demokratik-barışçıl-adil bir çözümden yanadır; ancak bu çerçevede yaklaşacak, gelişmeleri izleyecek, özellikle hükümetin pratik adımlarına bakacak ve ona göre gereken yerde, gerekli tutumu alacaktır.