Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim dalı öncülüğünde düzenlenene Anayasa Sempozyumu başladı. İhraç edilen akademisyen Murat Sevinç ve Ayhan Yalçınkaya’nın açılışını yaptığı sempozyum üç oturumdan oluşacak. Öte yandan sempozyum için gelen konuklar ve gazeteciler  güvenlik görevlileri tarafından içeri alınmadılar. Görüşmelerin ardından girişlere izin verildi.

Serkan Alan’ın Gazete Duvar’da yer alan haberine göre, öğleden yapılan ilk oturumda Prof. Dr. Cem Eroğul, Prof. Dr. Selin Esen, Diyalog Grubu üyelerinden Rıza Türkmen, ikinci oturumda ise Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Prof Dr. İbrahim Kaboğlu, Doç. Dr. Ece Göztepe ve son oturumda CHP milletvekili İlhan Cihaner ile Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz ve gazetemiz yazarı Çiğdem Toker konuşma yaptı.

"ODALARIMIZDAN BAŞIMIZ DİK ÇIKIYORUZ” 

KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin ardından kampüsteki en geniş katılımlı etkinliğe dönüşen açık oturumun açılış konuşmasını ihraç edilen akademisyen Murat Sevinç yaptı. Sevinç konuşmasında “Devir değişir başka şeyler olur ama insanlar yaşamanın bir yolunu bulur. Atılmanın bir siyasal sorumlusu var. Sıkıyönetim dönemindeki gibi askerlere isimleri yollayan idarecileri de gördük. İlkellik ve pespayelik üzerinde durulmalı. Niye bu halde bu ülke? Odalarımızdan başımız dik çıkıyoruz bu da onlara dert olsun” dedi.

EROĞLU: ANAYASA MAHKEMESİ ÇARE OLABİLRDİ 

Sevinç’in konuşmasının ardından sempozyumun ilk oturumu başladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1980 darbesi sonrası 1402 sayılı kanunla ihraç edilen Prof. Dr. Cem Eroğlu oturumun ilk konuşmacısıydı. Eroğul yeni anayasa değişikliğine ve kanun hükmünde kararnamelere değinerek “1839 Tanzimat fermanının gerisine düşüyoruz bu kararnamelerle ve hazırlanan metinlerle. Bu kararnamelerin önünde hukuk devletinde Anayasa Mahkemesi çare olabilirdi. İnsan haklarına dayanmayan bir demokrasi anlayışı hakim” dedi.

TÜRMEN: BEDELİNİ TOPLUM ÖDEYECEK 

2008 yılına kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığı görevini üstlenen eski CHP Milletvekili Rıza Türmen konuşmasında ihraç edilen akademisyenlere de değindi. Türkmen “Kalan öğretim üyeleri özgür ortamda bilim üretemeyecek. Bu ortadan kaldırılmıştır ve bunun en büyük bedelini bu toplum ödeyecektir” dedi.

Türmen yeni anayasa değişikliğine ilişkin şu soruları yöneltti: “Bugün yapılmayan şeyler başkanlık geldiği zaman mı yapılacak? Bugün ne yapılamamaktadır ki başkanlık geldiğinde yapılacak olsun? İstikrar ancak bir güvenlik sağlandığı takdirde olur.”

Siyasal Bilgiler Fakülte’sinde ‘Başka Başkanlık Şeb-i Arus’ açık oturuma aranın ardından Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Prof Dr. İbrahim Kaboğlu, Doç. Dr. Ece Göztepe, İlhan Cihaner, Ali Duran Topuz ve Çiğdem Toker’in konuşmacı olarak yer aldı.

"PAKETTEKİ EN DOĞRU MADDE...” 

Sempozyumun düzenleme kurulunda yer alan ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 686 sayılı KHK ile ihraç edilen Dr. Dinçer Demirkent ikinci oturumun açılış konuşmasında “Akademi bundan sonra bizim olduğumuz her yerdedir. Bugün olduğumuz her yerde bu geleneği yeniden inşa edeceğiz” dedi.

Anayasa paketinde tek bir tek doğru madde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fazıl Sağlam şu yanıtı verdi, “Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun adından yüksek sıfatı çıkarılmış. Mecliste geçen madde içerisinde en haklı şey buydu. 2010 değişikliğinden bu yana zaten yüksek sıfatını hak etmiyorlardı” şeklinde konuştu.

"BİR KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VARDIR”

Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı görevinden ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ihraçları eleştirdi ve anayasa değişikliği referandumunda “hayır” seçeneğinin kahverengi olduğunu hatırlatarak “Bir kahvenin 40 yıl hatırı varmış” sözleriyle salondakileri güldürdü.

Kaboğlu başkanlık referandumuna ilişkin görüşlerini şöyle aktardı: “Anayasacılar olmadan tarihimizde ilk kez bir anayasa değişikliği yapılmaya çalışılıyor. Türkiye halkı sistemle yatıyor rejimle kalkıyor. Siyasal, anayasal ve tarihsel mirasımızın silinmesi ya da hafızamızın lağvedilmesi durumu ortaya çıkacak eğer 16 Nisan’da geçerse.”

"YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM” 

Anayasa değişikliğine “mutlakî cumhurbaşkanlığı” adını veren Doç. Dr. Ece Göztepe, bu sürece ilişkin, “Ya istiklâl ya ölüm” yorumunu yaptı. Göztepe, “Bugün yaşadıklarımızın bir nedeni var. 2002’den beri AKP iktidarının yaptıklarının, ‘bu küçük bir şeydir, kaybederiz, önümüze bakarız’ denilen şeylerin ciddiye alınmamasından kaynaklanıyor. Mahalle savaşlarını ciddiye almadığımız için bunları yaşıyoruz. 2010 referandumunda da ‘yetmez ama evet’ diyenlerin bugün yaşananlarda büyük sorumluluğu var” dedi.

Haberin tamamı Gazete Duvar'da