İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu, Türkiye cezaevlerindeki hasta tutuklular listesini güncelleyerek, hasta tutukluların durumuna ilişkin açıklama yaptı.

İHD İzmir Şube binasında yapılan açıklama İHD Hapishanelerden ve Örgütlenmeden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Necla Şengül ve Merkez Hapishaneler Komisyonu Üyesi Nehir Bilece katıldı.

İHD’nin hasta tutuklular listesinde 402’si ağır bin 154 kişi olduğunu söyleyen Şengül, 402 tutuklunun derhal serbest bırakılmasını istediklerini kaydetti.

Geriye kalan tutukluların da tedavilerinin ivedilikle yapılması gerektiğini kaydeden Şengül, cezaevlerindeki tutukluların tedavileri yapılmadığı sürece diğer hasta tutukluların da ağır hasta tutuklular listesine girecek hale geleceklerini dile getirdi.

Ardından Bilece komisyonun raporunu açıkladı.

Bilece, cezaevlerinde tecride dayalı koşulların olduğunu savunarak, “Koşullar tutuklu ve hükümlülerin ruh ve beden bütünlüklerini tehdit etmektedir. Ayrıca mahpusu insan saymayan zihniyet, gerek yasal düzenlemelerde gerekse uygulamadaki keyfiyet, etik olmayan yaklaşımlar ve bürokratik engellerle özellikle hasta tutuklu ve hükümlüler için insani olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmaktadır” dedi.

‘20 BİN TUTUKLU YERLERDE YATIYOR’

Adalet Bakanlığı’nın 2 Kasım 2017’de verdiği bilgilere göre cezaevlerinde toplam 228 bin 993 tutuklu/hükümlü olduğunu kaydeden Bilece, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında ise tutuklu/hükümlü sayısının 59 bin 429 olduğunu hatırlattı.

Türkiye’de toplam 386 cezaevinin olduğunu ve kapasitesinin 208 bin 830 olduğunu kaydeden Bilece, Adalet Bakanlığı’ verilerine göre 20 bin tutuklunun yerlerde yattığını söyledi.

İHD’nin 1 Mart 2018 verilerine göre cezaevlerinde 402’si ağır olmak üzere 1154 hasta tutuklu olduğunu kaydeden Bilece, tutukluların durumunun OHAL ve KHK dönemlerinde daha da ağırlaştığını savundu.

Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) resmi bilirkişilik uygulamasına son verilmediği sürece sorunların devam edeceğini ifade edem Bilece, ATK’nin tek resmi yetkili kurum olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi.

‘TEK TİP KIYAFET VE AYAKTA SAYIM DAYATMALARIYLA HAK İHLALLETİ ARTIYOR’

Tek tip kıyafet uygulaması dayatmasıyla birlikte cezaevlerinde hak ihlallerinin de arttığını savunan Bilece, “Tek tip elbise kararı, kendisini mahpuslara ayakta sayım dayatması ve kabul etmeme halinde şiddet ve yaralanmalara varan saldırılar şeklinde İskenderun, Osmaniye, Elazığ, Ermenek, Rize, Bursa, Akhisar, Van, Tekirdağ, Bayburt, Kırıklar, Şakran hapishanelerinde göstermeye başlamıştır” diye aktardı.

Bilece, cezaevlerindeki hak ihlallerinin son bulması ve alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:

*Öncelikle Türkiye’deki mevzuatın uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi.

*Başta İmralı F Tipi Hapishanesi olmak üzere tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde insani yaşam standartlarının oluşturulması.

*Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması ve ağır hastalığı olanların derhal serbest bırakılması.

*Adli Tıp Kurumu’nun resmi bilirkişi olarak varlığına son verilmesi, bağımsız bilirkişilik kurumunun kabul edilmesi ve İstanbul Protokolü hükümlerinin uygulanması.

*Cezaevlerinin; sivil toplum kuruluşlarının, bağımsız izleme kurullarının, özel olarak da hasta mahpuslar sorunuyla ilgili olarak İHD, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipler Birliği (TTB) gibi kuruluşların denetimine açık hale getirilmesi, OPCAT’a uygun bağımsız ulusal önleme mekanizmasının kurulması.

*5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun cezanın infazının hastalık nedeniyle ertelenmesine ilişkin 16. Maddesi’nin ve ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm mahpuslarla ilgili 25. Maddenin ağır hasta mahpusların serbest bırakılmasını engelleyen hükümlerinin değiştirilmesi ve cezaevinde bulunan tüm ağır hasta mahpusların derhal serbest bırakılması.

*5275 sayılı kanunun 107. Maddesi’nin 4. Fıkrası kaldırılarak ayrımcılık sona erdirilmesi, TMK 17. Maddesi’nin son fıkrası “Uzatılmış Ölüm Cezası” içerdiğinden ötürü bir an önce kaldırılması.

*Cezaevlerindeki başta işkence ve kötü muamele iddiaları olmak üzere hak ihlallerinin etkili bir şekilde soruşturulmasını ve sorumluların yargı önüne çıkarılması.

*Bugüne kadar cezaevlerinde yaşamını yitiren hasta mahpuslarla ilgili olarak etkin bir soruşturma yapılarak ihmal ve sorumluluğu olanlar hakkında cezai yaptırımların uygulanması.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı