1995 yılında Dargeçit'te yedi yurttaşın ve Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın öldürülmesine ilişkin Komando Tabur Komutanı Hurşit İlmen ve İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de olduğu beş subaya 'taammüden cinayet' suçlamasıyla dava açıldı.

İddianamede ifadelerine yer verilen tanıklardan Uzman Çavuş Ali Arısoy, o dönem Yüzbaşı Mehmet Tire’nin talimatıyla koruculardan oluşan ‘Çelikler’ adlı timin geceleri infazlar yaptığını ve bir uzman çavuşun öğrendiği kadarıyla gözaltına alınan gençlerin öldürüldükten sonra kuyulara atıldığını iddia etti. Gizli tanık olarak dinlenen bir öğretmen de, gözaltına alınan ve cesetleri kuyularda bulunan iki genci çırılçıplak ve askıya asılmış bir halde işkencede gördüğünü söyledi.

İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan haberine göre o dönem Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görev yapan Ali Arısoy ifadesinde, evleri tabur karşısında bulunan ve ‘Çelikler’ olarak ifade edilen korucuların Tire’nin yargısız infazlarında tetikçilik yaptıklarını söyledi. ‘Çelikler’in dört kişi olduğunu, Tire’nin talimatıyla bazı şahısların örgüte milislik yaptıklarını ileri sürüp geceleri infaz ettikleri ve araziye gömdükleri iddialarının karakolda sürekli konuşulan ve "herkesçe bilinen şeyler olduğunu” anlattı.

Tire’nin göreve başlamasıyla faili meçhul cinayetler ve kaybetmelerin başladığını, yargısız infazlar ve kaybetmelerde İlmen, Tire ve Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz’ın parmağı olduğunun söylediğini, bu kişilerin korucuları da kullandığını savundu. Ali Arısoy, şunları söyledi:
“Öğretmen ve müteahhite ait cesetlerin bulunmasından bir kaç gün sonra benim şoförlüğünü yaptığım BTR aracı ile gözaltına alınanlardan birini Kılavuz Köyü taraflarına götürdük. Bu şahsın adını bilmiyorum. Gözleri bağlıydı. Ne için götürüldüğü söylenmedi. Ancak infaz için götürüldüğünü tahmin ettim... Gözaltındaki şahıs araçtan indirilip nezarethaneye götürüldü. Bir daha bu şahsı görmedim. O günlerde Faruk uzman çavuş, 4-5 kişinin Kuyubaşı mezrasına götürüldüklerini, infaz edilip kireç kuyularına atıldıklarını, birinin Bağözü köyü yakınında kuyuya atıldığını anlattı.”

Dönemin Dargeçit Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Vural da kendi korumalarından olan korucu Bahattin Egel ve Osman Demir’in kaybolan bu şahısları gözaltına alanlar arasında bulunduğunu ve jandarma komutanlığına götürüldüklerini söyledi. Dargeçit Lisesi’nde Kimya Öğretmeni olarak görev yapan tanık Hayri Nurullah Yıldırım da aynı okulda görev yaptığı iki öğretmenin PKK tarafından öldürüldüğünü ve ardından bazı öğrencilerinin gözaltına alındığını, bunun üzerine Yüzbaşı Mehmet Tire ile görüşmeye gittiklerini söyledi. Tire’nin kendilerine, “Onlar öğrenci değil terörist, onlarla ilgili bana gelmeyin, yapabileceğim bir şey yok, JİTEM onları sorguluyor” dediğini söyledi. Yıldırım, konuyu Kaymakam Talip Yel’e ilettiklerini, Yel’in Altıyol askeri kontrol noktasını kastederek, “Altıyol var, ben de çekiniyorum” dediğini savundu.

Kendisi de öğretmen olan gizli tanık 3151-1'de o günlerde taburda kaldıklarını kaydederek, “Bir gece yarısı seslerden uyuyamadım. Zemin kata inip taburda dolaşırken, Süleyman Seyhan’a işkence yapıldığını gördüm. İşkence yapanlardan biri, Tire’nin korumasıydı. Abdurrahman Olcay ve Abdurrahman Coşkun’u da elleri askıda ve çıplak olarak gördüm. Birinin gözleri bağlıydı. İçeride başkaları da askıda asılıydı” dedi. Lojmanın önünde nöbet tutan askerlerle zaman zaman konuştuklarını anlatan gizli tanık, gözaltındaki öğrencileri sorduğunda askerlerden birinin, “Onların icabına baktılar” dediğini vurguladı.

Gizli Tanık Yavuz da Davut Altınkaynak, Abdurrahman Coşkun, Seyhan Doğan, Abdurrahman Olcay ve Nedim Akyön’ün PKK’li oldukları iddiasıyla İlmen tarafından gözaltına alındıklarını, işkenceyle sorgulandıklarını ve ayaklarına silah sıkılarak sorgulandıktan sonra yaralı halde Korucu köyü istikametine doğru bir mağaraya götürülüp öldürülüp gömüldüklerini, olayın ilçede duyulması üzerine cesetlerinin çıkartılarak başka bir yere gömüldüklerini söyledi.

Gizli tanık 'Beyaz' ise Dargeçit’te Jandarma Komando Tabur Komutanı olan Binbaşı Hurşit İlmen ve İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Mehmet Tire’nin yönettikleri, içinde uzman çavuşlar ve korucuların da olduğu özel bir ekibin kurulduğunu söyledi. Gizli Tanık Beyaz, “PKK’lı olduklarını düşündükleri vatandaşları gözaltına alıp işkence ile sorgulayıp ardından öldürüp bilinmeyen bir yere gömüyor olduklarını” iddia etti. Bu durumdan rahatsız olan Uzman Çavuş Bilal Batırır’ın da olan biteni engellemeye çalıştığını ve Süleyman Seyhan’ın öldürüldükten sonra cesedinin kuyuya atıldığını ailesine haber verdiğini, bunun üzerine de İlmen ve Tire’nin, Çavuş Batırır’ı karakolun kalorifer dairesinde canlı canlı kazanını içine atarak yaktırdığını anlattı.