Sarıyer Küçük Armutlu’daki evlerine yapılan baskında polisin silahından çıkan kurşunla kalbinden vurularak hayatını kaybeden Dilek Doğan'ın annesi Aysel Doğan, Bayrampaşa Çevik Kuvvet’e yapılan saldırıyla ilgili şöyle dedi: “Dilek’in ölümünden daha çok üzüldüm. Dilek böyle bir olayda ölse çok kızardım, arkasından bu kadar ağlamazdım, acım bu kadar büyük olmazdı. Kendini öldürmekle neyi çözebilir insan?”

Dilek olmadan geçirdiği ilk anneler gününü "Onsuz hiçbir şey ifade etmiyor" sözleriyle tanımlayan Anne Doğan, yaşadığı duyguları şu sözlerle ortaya koydu:

"Bir kız büyütmüşsün, 24 yaşına gelmiş. Dünyalar güzeli… Saçının teline kıyamıyoruz. Biri geliyor, gözlerimizin önünde öldürüyor. Yetmiyor, ardından 'terörist' diyorlar. Zaman hangisini unutturabilir ki bana?" 

Yeni Hayat gazetesinden Reyhan Gül'ün sorularını yanıtlayan Aysel Doğan'ın açıklamalarının bir kısmı şöyle:

* Hayallerinden bahseder miydi size?

Babası gibi suçsuz insanların hakkını savunmak için küçükken sorulduğunda hep, “Avukat olucağım.” derdi. Aslına bakarsanız öyle büyük hayalleri yoktu. Kızımın tek hayali bizden uzak düşmemekti. “Bir gün evlenirsem sizden nasıl ayrılacağım, dayanamam.” derdi.

* En çok neyi özlediniz?

İşten geldiğinde onu kapıda karşılamayı özledim. Çantasını bir kenara atar, direkt mutfağa koşar, yemekleri kontrol ederdi. Yeşilliğe bayılırdı. Her salatalık doğrağımda, gelip tırtıklardı. Şimdi elime alamıyorum, içim sızlıyor.

Kızım abisi evlenmeden önce Akmerkez’de bir mağazada çalışıyordu. Bir gün Bergüzar Korel ile karşılaşmış. Yanına gitmiş, tanışmış. “Hayranınızım, ne kadar güzelsiniz.” demiş. O da “Sen daha güzelsin, baksana Arap kızları gibisin, yoksa Arap mısın? diye sormuş. Gülüşmüşler. “Anne gerçekten ben onun kadar güzel miyim?” diye bana sormuştu.

"ABİLERİ EVİ YAKMAK İSTEDİ…"

* Dilek gözlerinizin önünde öldürüldü. Hâlâ aynı evde yaşamak zor gelmiyor mu size?

Çok zor geldi. Köye gittik, gelmek istemedik. Maraş’tan döndüğümüzde ev çığlıklarımızla inledi. Abileri evi yakmak istediler. Taşınalım dedik ama yapamadık. Mecbur olmadıkça yattığı odaya hiç girmiyorum. Odasına girmesem n’olacak? Banyonun kapısının önünde vurdular kızımı. Kapıda, banyo duvarında kurşun izleri duruyor hâlâ. Dilek’in vücudundaki kurşunu kalbimde taşıyorum."

* Polis görünce ne hissediyorsunuz artık?

Televizyonda bile görsem elim ayağım titriyor, çok kötü oluyorum.

“ANNE GİDELİM, KURTULALIM BU EVDEN”

Yıllardır evimiz basılır. Dilek daha çocukken polisler evi basıp, babasını alıp götürmüşlerdi. Bu yüzden Dilek polisleri hiç sevmezdi. Çocukken hiç korkmazdı polisten ama biraz daha büyüyünce ürkmeye başlamıştı. “Anne gidelim, taşınalım bu evden, keşke biraz gücümüz olsa da kurtulsak buradan. O kadar devrimci öldü, insan öldü onların kanı üzerinde oturuyoruz!” derdi.

"KENDİNİ ÖLDÜRMEKLE NEYİ ÇÖZEBİLİR İNSAN?"

Dilek’in ardından eylemler yapıldı. Bayrampaşa Çevik Kuvvet’in önünde kızlar öldü. Hatta o kızlardan biri cenazeye bile gelmişti. Bu olaya çok üzüldüm. Kızımın isminin böyle bir eylemle geçmesini hiç istemezdim. Duyduğumda Dilek’in ölümünden daha çok üzüldüm. Dilek böyle bir olayda ölse çok kızardım, arkasından bu kadar ağlamazdım, acım bu kadar büyük olmazdı. Kendini öldürmekle neyi çözebilir insan? Burada kaç kişi açlık grevine girdi, öldürüldü vs. N’oldu, ne değişti?