Evrensel yazarı İhsan Çaralan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Kobani soruşturması” kapsamında aralarında HDP yöneticileri ve üyelerinin de olduğu 82 kişi hakkında verdiği gözaltı kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"AKP’nin hem gündemi kendi istediği gibi yönlendirmeye hem de HDP’yi kriminalize ederek itibarsızlaştırmaya ihtiyacı vardır" ifadelerini kullanan Çaralan, AKP hükümetinin HDP operasyonundan istediği faydayı sağlayamadığını söyledi.

HDP operasyonun detaylı değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Çaralan, "HDP’ye yönelik olarak girişilen bu operasyon; Erdoğan-AKP iktidarının tek parti yönetimini tahkim etmesi ve iktidarda kalabilmek için tek yol olan muhalefeti ezmenin, onu halk indinde iktidar seçeneği olmaktan çıkarma stratejisinin bir parçasıdır. Çünkü artık AKP (ve Cumhur İttifakı), “olağan” ve “normal” bir seçimle iktidar olamayacağını görmüştür. Seçimleri tümden ortadan kaldıramayacağına göre, muhalefeti iktidar olma seçeneği olmaktan çıkararak seçime gitmek istemektedir. Bu yüzden de HDP’ye yönelik operasyon gerçekte sözcüğün gerçek anlamıyla tüm muhalefete yönelik, muhalefeti iktidar seçeneği olmaktan çıkarma amaçlı stratejisinin bir adımıdır" dedi.

"Bu operasyon; tek adam yönetimine karşı olan tüm muhalefet partilerine karşı olduğu gibi, iktidar için birer muhalefet odağı olarak görünen odalara, barolara, kadın hareketine, mücadeleci bir çizgide duran sendikalara (sendikal harekete) karşı sürdürülen baskı ve etkisizleştirme stratejisinin de bir parçasıdır. Bu yüzden de operasyona karşı tutum bu amaca karşı mücadelenin bir parçası olarak ele alındığı ölçüde anlamlı olacaktır" değerlendirmesinde bulunan Çaralan, şöyle devam etti:

"Bu yüzden HDP’ye yönelik operasyonları yasalar, hukuk ve siyasi etik açısından eleştirmekle yetinmek; söylenenler doğru olsa da siyasi alanda iktidarı durduracak bir barikatın oluşturulmasına gerçek anlamda bir katkı yapmamaktadır. ASIL İHTİYAÇ OLAN MUHALEFETİN KENDİ TUTUMUNU SORGULAMASIDIR

Nitekim muhalefet güçleri, iktidarın böyle pervasız girişimlerine karşı kendi sorumluluğu üstüne bir değerlendirme yapmadığında, iktidarın bu tür saldırılarına alan açan çizgiden çıkamamaktadır.

Çünkü iktidar, burjuva muhalefet partilerinin HDP ile olan “mesafe”sini de gözeterek; HDP üstünden baskı oluşturmakta ama diğer partileri de hedef alan bir taktik izlemektedir. Bunun içindir ki, Kürt sorunu ve milliyetçilik üstünden yaptığı saldırılar karşısında muhalefet güçleri ortak bir tutum alamamaktadır. Böylece muhalefeti sindirme girişimlerinde AKP, elini kolunu serbest hissettirmektedir.

Nitekim bugüne kadar ne HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ne de Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP’li siyasetçilerin, onlarla birlikte gazetecilerin, aydınların onlar, yüzler halinde tutuklanması karşısında geniş bir toplumsal barikat oluşturulabilmiştir.

Çünkü Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda muhalefet, gerçek anlamda bir tutum alamadığı gibi, HDP’yi PKK’nin uzantısı olarak görme anlayışından da uzaklaşamamıştır. Bu yüzden de 2015 7 Haziran seçiminden beri AKP iktidarı, muhalefeti Kürt sorunu (milliyetçilik) üstünden sıkıştırmakta ve hep bu “yumuşak karına” çalışmaktadır.

Elbette bugün de iktidar, kendisi için sonuç alıcı olduğunu umduğu bu noktada ısrar etmektedir.

Gelinen yerde açıkça görülmektedir ki, HDP’ye yönelik operasyonlar tüm muhalefeti ezmeye yöneliktir. Bu anlaşılıp gerekli tutum alınamadığı takdirde, iktidarın HDP’ye yönelik saldırılarını sürdüreceğinden, öteki partilerin de içlerine yönelik operasyon yapma cesareti bulmaya devam edeceğinden şüphe edilemez.

(*) HDP’ye yönelik operasyonla ilgili olarak, kapısını çalan Demirtaş ve eşini kahvaltıya kabul etmek için bile “kan davası” referansına sığınan Akşener ve İyi Partiden hâlâ bir tepki gelmemiş olması şaşırtıcı olmasa da merak konusudur!"

Yazının tamamı burada.