Büyük Alevi Kurultayı 16 Ocak 2011 Pazar Günü Ankara Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezinde Toplanacak.

Demokrat Haber adına yazarımız Cafer Solgun kurultaya katılıp gözlemlerini bize aktaracak.

Cafer Solgun, Demokrat Haber için kaleme aldığı ilk yazısında, 16 Ocak’ta Ankara’da toplanacak olan Büyük Alevi Kurultayı’nın en kritik sorununun ne olduğunu açıklıyor…

Büyük Alevi Kurultayı’nın kritik sorunu

Geçtiğimiz günlerde Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı tarafından İstanbul Okmeydanı Cemevi’nde düzenlenen bir basın toplantısıyla, 16 Ocak 2011 günü, Ankara’da “Büyük Alevi Kurultayı”nın toplanacağı duyuruldu.

Vakıf Başkanı Ercan Geçmez’in söz konusu basın toplantısında verdiği bilgiye göre, bir süredir yürütülen kurultay çalışmaları kapsamında, hayli çeşitli bir yelpaze oluşturduğu bilinen Alevi kurumlarının tamamına yakını kurultaya katılacak. Kurultaya katılmaları yönünde çağrı yapılmayan Alevi dernekleri de olmuş, Geçmez, bunların “iktidar tarafından kurdurulmuş dernekler” olduğunu söyledi. Bu durum bir yana, bütün Alevi örgütlerinin kurultaya katılıp katılmadığını o gün anlayacağız. Ben, örneğin Cem Vakfı ve Cem Vakfı etrafında kendini ifade ettiği bilinen kurumların katılıp katılmayacaklarını merak ediyorum. Katılım konusu önemli. Zira Kurultay’ın iddiası bütün Alevileri kapsamak. Nitekim Kurultay’da son hali verildikten sonra açıklanacak olan bildirgenin de bütün Aleviler tarafından sahiplenilen bir nitelik taşıması gerekiyor. Katılım noktasında ortaya çıkacak tartışmalar, Kurultay sonuçlarını da tartışmalı kılabilir.

Ancak “kurultay” düşüncesi önemli. 3 yıl önce kaleme aldığım bir yazımda, bütün Alevi kurumlarının katılımıyla bir konferans düzenlenmesini önermiştim. Bu konferans zemininde ortaklaştırılacak olan talepler bir “yol haritası” değeri ifade edecekti. Önerim o dönemde Alevi kurumları nezdinde ilgi görmedi. “Konferansa ne gerek var, istemlerimiz zaten belli” havası söz konusuydu. Sonradan hükümetin Alevi çalıştayları tarzında gündeme getirdiği “açılım”, Alevilerin hiç değilse devlet karşısında taleplerini ortak bir duyarlıkla savunması için son derece elverişli bir zemin meydana getirdi. Ancak bu zemin de iyi değerlendirilemedi. Çalıştaylardan yaratılan umut ve beklentiye denk düşen bir sonuç çıkmaması bir yana, Alevi kurumları açısından son derece “parçalı” bir tablonun ortaya çıkmış olması, herhalde hiç kimse adına çok da olumlu olmadı…

Kurultay’ın bu parçalı tabloyu aşmada önemli bir fırsat oluşturduğunu düşünüyorum. Yeter ki herkes küçük hesaplar yapmayı bir kenara bırakıp sorumlu davranmayı becerebilsin.

Alevi meselesi sadece Aleviler açısından değil, Türkiye’nin sağlam temeller üzerinde kurulmuş gerçek ve işleyen bir demokrasi inşa edebilmesi açısından da kilit bir öneme sahiptir. Alevilerin “eşit yurttaşlık” istemleri, Cumhuriyet’in demokratikleştirilmesinin de ana konularından biridir. Sorunu bu ciddiyet ve kapsamda ele almayanlar, Alevileri “malum” bir partinin “arka bahçesi” olmaya yazgılı görenler, varlıklarını “sorun” ve “çözümsüzlük”ün sürmesine bağlayanlar, meselenin bu niteliğini muğlaklaştıranlardır.

Kurultay öncesi yapılan açıklamada Alevilerin talepleri şu şekilde formüle edilmişti: Cemevleri ibadethane olarak tanınsın; zorunlu din dersleri kaldırılsın; Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın; Madımak Oteli utanç müzesi olsun; Alevi köylerine zorla cami yapılmasın; eşit yurttaşlık hakkı verilsin; kamuda Alevilere yönelik ayrımcılık son bulsun; başta Hacı Bektaş Dergahı olmak üzere Alevilerin inanç merkezleri Alevilere teslim edilsin…

Bazı nüanslar söz konusu edilmezse bu talepler doğrudur, yerindedir. Ama eksiktir. Çünkü Dersim ile ilgili herhangi bir istem içermemektedir. Oysa Dersim 38 tartışmalarında bir kez daha ortaya çıktı ki, Dersim meselesi Alevi sorunuyla sadece ilgili değil, tam da bu meselenin “merkezinde” yer almaktadır. Dersimlilerin de talepleri vardır. Kurultayın bu talepleri de dikkate alması gerekmektedir. Dikkate alınmaması, kurultayın Dersimliler yönünden anlamını büyük ölçüde gölgeleyecektir. Farkındayım; Dersim’i Alevi meselesinin dışında tutmada son derece gayretkeş olan kesimler var. Çünkü Dersim, doğrudan resmi ideoloji (siz Kemalizm deyin) mantığı ve onun kanlı, asimilasyoncu uygulamalarıyla yüzleşmek demektir. Dersim 38 katliamı ve Dersim, Alevi meselesinin en “kritik” halkasıdır; turnusol kâğıdıdır…

16 Ocak günü kurultaya katılmak üzere Ankara’da olacağım. Kurultay izlenimlerimi ve kurultayla ilgili diğer haberleri, Demokrat Haber okurlarıyla ilk elden paylaşacağım.

-Demokrat Haber, internet aleminde “farklı olmak” amaç ve iddiasıyla yayına başladı. Eminim ki bu alanda boşluğu ciddi ölçülerde hissedilen bir ihtiyaca cevap verecek. “Merhaba” ve “kolay gelsin” diyorum…