Cumartesi Anneleri, 19 Ekim 1995 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir için Diyarbakır ve İstanbul'da biraraya geldi. Galatasaray'da 655, Diyarbakır'da 453. kez oturma eylemi yapan kayıp yakınları faillerin bulunarak hesap sorulmasını istedi.

Galatasaray Meydanında toplanan kayıp yakınları arasında yer alan Hanım Tosun, 22 yıldır eşinin akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri'nin eylemine CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katılmdı. Tanrıkulu, "Bu meydanda adalet arıyoruz, bu meydan aynı zamanda bir hafıza meydanı, bir vicdan meydanı. 9 Kasım 2005 tarihi Şemdinli... Hepimiz dün gibi hatırlıyoruz. Derin devlet suç üstü yakalandı. İki jandarma görevlisi bir itirafçı Umut Kitabevi'ne bomba attılar ve kaçarken arabalarıyla birlikte suç üstü yakalandılar. Arabanın arkasında bir çok silah vardı. Şemdinli halkı bunları yakaladı ve adalete teslim etti. 1 kişinin ölümüne neden olmuşlardı ve 39 yıl ceza aldılar. Önceki gün Van Ağır Ceza Mahkemesi, zanlıları mahkum edenlerin FETÖ ihraç edildiği gerekçesiyle tahliyelerine ve yeniden yargılanmalarına karar verdi." diye belirtti.

Tanrıkulu sözlerini "Bu iktidar eski derin devletin yeni sahibidir. Roboski'nin failleri bu saatten sonra hiç bir olayı aydınlatamaz, sadece elleri kanda olur. Ama biz bu meydanda bu hafızayı canlı tutucağız." diye sürdürdü.

DÜN BEYAZ TOROS BUGÜN SİHA

HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan yaptığı konuşmada "Fehmi Tosun'u kaybedenler bugün zihniyet olarak aynılar. 20 yılı aşkın zamandır Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun'la birlikte bu meydanda Fehmi'yi kaybedenleri, Hasan Ocak'ı kaybedenleri katilleri sorduk ama hiç bir cevap almadık. Fehmi'yi beyaz Toros'la kaçırdılar şimdi artık SİHA'larla panzerlerle insanları katlediyorlar. Zihniyetin değişmediği buradan belli. SİHA'larla Gever'de, Amed'de sivil insanlar katledilirken, biz bu meydanda kaybettiklerimiz için çağrıda bulunduk. Mücadelemiz katiller bulunana ve hesap verene kadar devam edecek." dedi.

Eylemde Hüseyin Aydemir'in kızı Dilan Aydemir'in gönderdiği mektup da okundu. Mektupta, "Babamın onurlu duruşunu biliyor ve öyle onurlu bir babanın çocuğu olmaktan gurur duyuyorum. Bütün kayıp yakınları gibi tek dileğimiz adaletin yerini bulması. Nefes aldıkça adaleti arayacağız. Yaşadıklarımızı kimse yaşamasın diye hakkımızı arayacağız. Fehmi amcanın çocukları ve biz, tıpkı babalarımız gibi, iki kardeş gibi yola devam edeceğiz." ifadeleri yer aldı.

Abdullah Canan'ın oğlu Tayyüp Canan, Yüksekova Cumartesi Annelerinden selam getirdiğini söyledi. Canan, kayıplarla ilgili devlet arşivindeki kayıtların açılmasını istedi ve "Kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu kabul edin." dedi.

BU SUÇTAN AKP'DE SORUMLUDUR

Kayıp yakınları adına yapılan basın açıklamasında, "Tosun ve Aydemir aileleri tüm yasal yollara başvurdu ama Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir'in gözaltına alındığı devletin bütün kademelerince inkâr edildi." denildi.

İç hukuktan sonuç alınamayınca davanın Hanım Tosun tarafından AİHM'e taşındığı, 2003 yılında sonuçlanan davada hükümet AİHM'e verdiği savunmada "Hükümetimiz Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir." dendiği hatırlatıldı.

Zaman aşımına uğrayan dosyayı AİHM'ye taşıdıklarını belirten kayıp yakınları "Toplumsal hafızamızda yer etsin diye bir kez daha söylüyoruz: Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir'in kaybedilmesinden dönemin: İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Kadir Akbıyık, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur." dedi.

Açıklamada ayrıca "Fehmi Tosun'un gözaltında kaybedildiğini uluslararası mahkeme önünde kabul eden ama bugüne kadar hiçbir taahhüdünü yerine getirmeyen, bu insanlığa karşı suçu toplumsal hafızanın unutuşuna terk eden AKP hükümetleri sorumludur." ifadelerine yer verildi.