Belçika'nın başkenti Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen Uluslararası Kürt Konferansı başladı.

Bu yıl 16’ncı kez düzenlenen konferansta, AP Başkan Yardımcısı, Türkiye’ye artık silah ambargosu dahil yaptırımlar yoluyla baskı aşamasına geçmek gerektiğini söyledi.

“Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” ana başlığı altında organize edilen konferansa, Avrupa Birliği-Türkiye Yurttaş Komisyonu’nun (EUTCC) öncülük etti.

Konferansa destek verenler arasında dünyaca ünlü isimler var:

"Nobel Barış Ödülü sahiplerinden Güney Afrikalı din insanı Desmond Tutu ile İranlı insan hakları savunucusu Şirin Ebadi, Avrupa Konseyi (AK) barış büyükelçisi ve İnsan Hakları Vakfı Başkanı Bianca Jagger; tanınmış dilbilimci ve filozof Prof. Noam Chomsky ve Saharov Barış Ödüllü sahibi Leyla Zana."

Konferans açılış konuşmaları ile başladı. İlk gün için iki oturum programlandı. Yoğun katılımın dikkat çektiği konferansta Kürtçe çeviri de yapıldı.

EUTCC Başkanı Norveçli Prof. Kariane Westrheim de açılış konuşmasında Kürtçe çeviriye dikkat çekerek, “bunun son derece önemli olduğunu” söyledi.

Westrheim, son 16 yılda Kürt sorunu, Türkiye’deki sorunlar ve Ortadoğu’daki durumu tartıştıklarını, çözüm yolları aradıklarını belirtirken, bu sorunların Avrupa Birliği için de önemli olduğunun altını çizdi.

Westrheim, Türkiye’deki sorunlara ve AB ile ilişkilerine değinirken, “AB, Türkiye’nin kendisini rehin almasına izin vermemeli” diyerek mülteci şantajına dikkat çekti.

Türkiye'nin Rojava’ya yönelik saldırılarından önce, bölgenin barış havzası olduğunu, mültecilere kucak açıldığını ve hiçbir şekilde şantaj aracı yapılmadığını belirten Westrheim, şunları ifade etti:

“Türk işgali uluslararası hukuku ihlal etti. Türk Cumhurbaşkanı, etnik temizlik niyetini gizlemedi. İşgali, 300 bini aşkın yerel nüfusun evlerini terk etmesine neden oldu. Yeni bir Arap Kemeri oluşturulmakta. Gerçek bir etnik temizliktir”.

Westrheim, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi uluslararası toplum tarafından tanınmalı” vurgusunda bulundu.

Açılış konuşmacıları arasındaki Avrupa Birleşik Sol/Kuzey Yeşil Solu (GUE/NGL) grubundan Danimarkalı Nikolaj Villumsen, Kürt sorununun çözülmesi gerektiğini ifade ederken, Belçika mahkemesinin PKK’nin bir terörist örgüt olmadığı kararına dikkat çekerek, “Çok önemli bir adım” dedi.

Villumsen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerilimi tırmandıracağına işaret ederek, “Erdoğan gösterdiği kadar güçlü değil, ekonomik anlamda Avrupa’ya bağımlı” dedi.

Villumsen, ekonomik baskı uygulanması halinde Erdoğan’ın diz çökeceğini kaydederek, şöyle dedi:

“Avrupa’da kendisine dokunacak güçlü bir irade olsaydı, Erdoğan zayıf olurdu” şeklinde konuştu. Villumsen, Avrupa Parlamentosu’nda sol grup olarak cesur davrandıklarını ve Kürtlerle birlikte olduklarını belirterek, “Dostlarımızın yanında mücadele etmekten mutluyuz."

Sosyalist ve Demokratlar İlerici İttifakı Grubu üyesi Avustralyalı Andreas Schieder,  “Kürt halkı zorlu bir dönem yaşıyor” dedi ve “Rojava bir başarıdır, istikrar ve barış getirdi” diye ekledi. Yeşiller /Avrupa Özgür İttifakı Grubu üyesi Fransalı François Alfonsi, IŞİD’e karşı mücadeleye değindi. Kürtler olmasaydı IŞİD’e karşı başarı sağlanmamış olacağını kaydetti.

Alfonsi, Ortadoğu’da barışın halkların hakları yönünde ilerleme sağlanarak mümkün olabileceğini ifade ederek, Ortadoğu’daki mevcut durumu 70 yıl önceki Avrupa’ya benzetti.

Türkiye’deki rejimin de diyalog, barış ve demokrasi lehine devrilmesi gerektiğini dile getiren Alfonsi, Avrupa Birliği’nin ekonomik baskı mekanizmasını işletmesi halinde önemli bir etkisi olacağına dikkat çekti.

AB’nin PKK’yi terörist örgütler listesine almasının, Türkiye’nin eline güçlü bir diplomatik silah verdiğine de işaret eden Alfonsi, Belçika’da PKK’nin terörist örgüt olmadığı yönündeki kararın tüm Avrupa kurumları ve BM’ye yayılması için çalışma yürüteceklerini söyledi.

 Erdoğan’ın da 10 yıl öncesine göre zayıf olduğunu ifade ederek, kaybettiği seçimleri ve dostluk ilişkilerini hatırlatan Alfonsi, Erdoğan’ın bu kadar şantaj yapmasının “zayıflık işareti” olduğunu savundu.

Alfonsi, Kürtler bugün zor durumda olsa da siyasi açıdan kayda değer kazanımlarının olduğunu dile getirdi.

Açılış panelinin son konuşmasını Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcılarından Yunanistanlı Dimitrios Papadimoulis yaptı.

Geçen yıldan bu yana durumun daha da ağırlaştığını belirterek, Suriye ve Libya’yı örnek gösteren Papadimoulis, şöyle dedi:

“Bizler insan hakları, Kürtlerin haklarını savunan ilericileriz. AB Türk devletinin Suriye’deki askeri müdahalesini birçok kınadı. AP de kınayan bir karar aldı. Ama bu yetmez. Çünkü, negatif uygulamalar durmuyor, cinayetler durmuyor. Daha sert tedbirlere ihtiyaç var. Yaptırımlara geçmek gerekiyor.

Bir mesaj göndermeliyiz, daha fazla baskı talep etmeliyiz. Çünkü Erdoğan konjonktürden faydalanıyor (…) Bizim mesajımız açık olmalı. Uluslararası hukuka saygı, insan hakları, bu soruna çözüm bulmanın tek yoludur. Bu yönde tüm diplomatik yollara başvurulmalı. Türk yöneticilere yönelik yaptırımların zamanı geldi. Buna silah ambargosu dahildir."

Açılış paneli ardından konferans, “Türkiye’de baskı ve direniş” ile “Türkiye-AB ilişkileri” başlıklı iki panelle devam ediyor.

Kaynak: Fırat Haber Ajansı