AKP'nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım'ın İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı seçilmesi halinde protokol sıralamasında geriye düşmemesi için formül arayışları sürüyor.

Milliyet'ten Şebnem Hoşgör'ün haberine göre kulislerde, valiler ile büyükşehir belediye başkanlarının protokolde eşit statüye getirilmesi, eski TBMM Başkalarının da protokol listelerine dahil edilmesi tartışılıyor.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin ardından protokol listesinin yeniden şekillendirilmesi beklenirken, AKP'de Yıldırım'ın İBB Başkanı seçilmesi halinde protokoldeki konumunun ne olacağı masaya yatırıldı.

Yerel seçim adaylığı nedeniyle TBMM Başkanlığı'ndan istifa etmesi halinde ya da Mart 2019 seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi durumunda Yıldırım, Meclis Başkanı sıfatını yitirecek.

Yıldırım, Ankara'da uygulanan devlet protokolünde yer almayacak. Yıldırım, Ankara dışı illerde uygulanan mevcut protokol listesine göre de İstanbul'da vali, TBMM üyeleri, mahalli en büyük komutan, general, amiral ve garnizon komutanının arından 4'üncü sırada yer alacak.

AKP, son başbakan olarak görev yapmasının ardından TBMM Başkanlığını yürüten Yıldırım'ın hem devlet protokolünde hem de il protokolünde ön sırada yer almasını arzu ediyor. Parti kurmayları tüm belediye başkanlarını kapsayacak bir düzenleme yapılabileceğini işaret ediyor.

Parti kurmaylarından edinilen bilgiye göre, büyükşehir belediye başkanlarının valilerle eş statüye getirilmesi üzerinde duruluyor.

YILDIRIM NEDEN PROTOKOLDE ISRARCI?

Yeniçağ Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, AKP’deki Binali Yıldırım krizini köşesine taşımıştı:

Saraydaki anketler, İstanbul'da AKP ile CHP arasında çok az bir farka işaret ediyor. Seçim sonucunu etkileyecek önemli bir kararsız kitlede var. Aslında, R. Erdoğan'ın kafasında ne Binali Yıldırım ne de Süleyman Soylu var.

Onun gönlünden geçen hali hazırdaki belediye başkanı Mevlüt Uysal. Ancak Uysal'ın az tanınırlığı yüzünden anketler düşük geliyor ve seçim kaybedilme riski çok yüksek görünüyor. Binali Yıldırım ise önüne gelen bu büyük fırsatta geçmiş tecrübelerini de göz önünde bulundurarak zincirleri kırarak İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmanın hesaplarını yapıyor.

Olayın aslı şu; saray kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre, Binali Yıldırım'ın, Erdoğan'ın belirlediği ilçe belediye başkan adaylarına pek öyle bir itirazı yok. Sadece bazı ilçe belediye başkanlıklarına kendine yakın isimleri oturtmak için pazarlık yapıyor, ısrarcı oluyor. Bir de belediye meclis üyelerinin belirlenmesinin kendisine bırakılmasını istiyor.

İşte büyük kriz de tam bu noktada çıkıyor. Yıldırım, "Belediye meclis üyelerini ben belirleyim" deyince Erdoğan da "O zaman Berat Albayrak ve Bilal Erdoğan ile beraber çalışın. Onlarda da isimler var" cevabını veriyor ve beklemediği bir tepki ile karşılaşıyor:

"Beni Berat ve Bilal ile muhatap etmeyin. Siz ne emrederseniz ben onu yaparım. Ama onlarla pazarlığa girmem."Adam haklı mı?.. Haklı!.. Kadir Topbaş örneği ortada.. Gün gelince altının çok rahat oyulacağı bir maceraya neden girsin. Birisinin kafası atınca, en yakın akrabalarına bir telefon edip, "çöpleri toplamayın" dese ve İstanbul'da 3 gün çöpler toplanmasa Binali Yıldırım'ın hali nice olur?.. Bir düşünün...Binali Yıldırım'ın tek talebinin bu olduğunu da sanmıyorum. Hazır eline fırsat geçmişken bazı iade-i itibar taleplerinin olmayacağını düşünmek saflık olur!..

Kaynak: Milliyet