Selahattin Demirtaş'ın 18 Eylül'de AİHM Büyük Daire'de görülecek duruşması öncesinde avukatları bir açıklama yaptı.

Demirtaş'ın tahliyesinin bir an önce sağlanması gerektiğini kaydeden avukatların açıklaması şöyle:

On yedi hakimden oluşan AİHM Büyük Dairesi’nden beklentimiz, Mahkeme’nin yerleşik içtihadı doğrultusunda yerel mahkemelerin ve Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesiz, eksik ve hatalı
değerlendirmeleriyle Demirtaş’ın muhalif bir milletvekili ve parti eş genel başkanı olarak ifade özgürlüğünü kullandığı için hukuka aykırı bir şekilde, siyasi sebeplerle tutuklandığının tespit
edilmesidir.

Zira AİHM’nin 20 Kasım 2018’de verdiği ihlal kararının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘karşı hamlemizi yaparız, işi bitiririz’ ifadesinden hemen sonra, Demirtaş’ın tutuklu yargılandığı davada Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM kararı üzerine yaptığımız üç tahliye talebini de reddetmiş, İstanbul 2. Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi ise, çözüm sürecinin başlangıcı olan 2013 tarihindeki İstanbul Newroz’undaki konuşmasından dolayı Demirtaş hakkında örgüt propagandası suçundan verilen en yüksek cezalardan biri olan 4 yıl 8 aylık hapis cezasını 4 Aralık 2018 tarihinde onayarak Selahattin Demirtaş’ı hükümlü statüsüne sokmuş ve böylece yargılanmasının tutuksuz devam etmesini talep eden AİHM Daire kararını fiilen uygulanamaz hale getirmiştir.

Ne var ki bu güne kadar yetmiş kez Demirtaş’ın tutukluluğunu değerlendiren ve tutuk halinin devamına karar veren mahkemeler, AİHM Büyük Daire duruşmasından on altı gün önce, üstelik avukatlarının da hazır olmadığı 2 Eylül 2019 tarihli duruşmada Demirtaş’ın tahliyesine karar vermiştir.

Savcılığın Demirtaş’ın tahliyesine yaptığı itiraz, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiş, bu haliyle Demirtaş’ın tutuklu olduğu esas dosyasındaki tahliye kararı kesinleşmiştir. Ancak 4 yıl 8 ay hapis cezası verilen dosyadaki cezasının infazı devam ettiğinden Demirtaş bu aşamada tahliye edilememiştir. AİHM duruşması öncesi Hükümet’in AİHM dosyasındaki durumu lehine çevirmeye çalışma gayreti olarak değerlendirilebilecek olan tahliye kararı bugün itibarıyla uygulanmış değildir.

Bunun üzerine Demirtaş’ın tahliye olduğu dosyadan tutuklu kaldığı sürenin, ceza aldığı dosyanın infaz süresinden mahsubu için kararı veren İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 11 Eylül 2019 tarihinde başvuru yapılmıştır. Mahsup işlemi esas olarak mahkeme tarafından yapılacak bir hesaplama işlemi olup talep edilmesi halinde mahkemenin hiçbir gecikmeye mahal vermeyecek şekilde bir an önce hesaplama işlemini sonuçlandırması gereken bir süreçtir. Ancak, teknik ve hukuki açıdan çok kısa
sürede sonuçlandırılabilecek mahsup süreci ile ilgili bugün itibarıyla söz konusu Mahkeme’den bir karar çıkmamıştır.

Mahsup işlemi sonrası Demirtaş’ın cezası 5 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla bir yılın altına düştüğünden, hem son dönem Yargıtay kararları hem de Ceza İnfaz Kanunu’nun açık hükümleri uyarınca denetimli serbestlik kapsamında bir saniye dahi bekletilmeden tahliye edilmesi gerekmektedir.

Demirtaş’ın tahliye edilmesi, 4 Kasım 2016’dan bu yana yaklaşık üç yıldır özgürlüğünden hukuksuz ve haksız bir şekilde mahrum bırakıldığı ve kendisinin sürekli soruşturma, yargılanma ve yeni hapis cezalarıyla cezalandırılma tehdidi altında olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.

Tahliye kararının uygulanması kapsamında mahsup işlemi ve denetimli serbestlik kurumu bir hukuki veya siyasi lütuf değil, en temel haktır. Demirtaş’ın da kanunların açık hükümleri uyarınca tahliyesinin bir an önce sağlanması gerekmektedir.