Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan baskın ardından görevden uzaklaştırılan eşbaşkan Selçuk Mızraklı, belediye binasına girdi. Mızraklı, kendisine tebliğ edilen İçişleri Bakanlığı tebligatını, “Bana bu iradeyi veren halk adına imzalamayı bir onursuzluk addederim” şehri düşerek imzalamadı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın, İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırılması ardından belediye binasına baskın düzenlendi. Baskınla birlikte belediye binasını abluka altına alan yüzlerce polis, belediye binasını da bariyerlerle çembere alarak, giriş çıkışlara kapattı. Gece yarısından itibaren başlayan polis ablukasıyla birlikte saat 06.00 sıralarında belediye binasının kapıları kırılarak yapılan baskında, aramalar başladı. Yüzlerce polis eşliğinde yapılan aramalar halen devam ediyor. 

Belediye binasına baskın düzenlenmesiyle DBB Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, HDP’li vekiller, belediye meclis üyeleri ve partililerle birlikte belediye binasına geldi. Belediye binasına girişleri engellenen Mızraklı ve beraberindeki heyete, polisin “Mesai başlamadı” demesi dikkat çekti. Uzun süreli bekleyiş ardından Mızraklı, Diyarbakır Vali Yardımcısı’yla beraber belediye binasına girdi. 

‘DEMOKRASİ DEĞERLERİ YERLE YEKSAN EDİLDİ’

Mızraklı, içeride yaptığı incelemeler ardından HDP’lilerle birlikte belediye binası önünde açıklamada bulundu. Mızraklı, karara tepki göstererek, “19 Ağustos Türkiye’deki demokrasi değerleri, hukuk rejimi, adalet kavramı, seçmen iradesi gibi temel kavramlar açısından bir kere daha yerle yeksan edildi. Seçmen iradesinin hiçe sayıldığı, 31 Mart’ta ortaya çıkan seçmen iradesinin hiçe sayıldığı, muhalif olanlara merkezi idarenin gücü elinde tutan kesimleri, halk iradesini hiçe sayarak, bir gece yarısı kararıyla İçişleri Bakanlığı notuyla görevden alındığımız ifade edilmekte” dedi. 

‘HALK İRADESİNE ONURSUZLUK ADDEDERİM’

Diyarbakır Vali Yardımcısı ile birlikte belediye binasına girdikten sonra görevden uzaklaştırıldığına dair İçişleri Bakanlığı belgesinin kendisine imzalatılmak istendiğini söyleyen Mızraklı, “Belgeye ‘bana bu iradeyi veren halk adına imzalamayı bir onursuzluk addederim’ yazdım. İmza koymadım. Çünkü benim inandığım anayasa ve hukuk değerleri, hepsinin en üstünde olan halk iradesine rağmen bir işlem tesis edilmişti. Bu işlemi hukuk normları dahilinde kabul etmem mümkün değil” diye konuştu. 

‘19 AĞUSTOS DEPREMİ’

Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyeleri Eşbaşkanlarının görevden uzaklaştırılarak, kayyum atanmasının Türkiye açısından yeni bir döneme işaret ettiğini dile getiren Mızraklı, şunları söyledi: “17 Ağustos 1999 depremi nasıl Türkiye tarihi açısından bir not düştüyse, bu da Türkiye siyaseti ve demokrasi değerleri açısından 19 Ağustos depremidir. Birikmiş küçük yapıları bile yerle yeksan etmiştir. Bu anlamda biz inandığımız demokrasi ve hukuk değerlerinde, buna karşı durmaya, hukuk çerçevesinde buna ilişkin reddiyemizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bu halkın nezdinde halkın seçilmişleri bellidir. Bundan sonra bu kurumun içinde yer alacak olanlar, halk iradesine rağmen sadece o makamlara atanmışlar olacaktır. Seçmen iradesinin tezahürü olmayacaktır.”

‘BU HERKESİN SORUNUDUR’
 
DBP’li belediyelere atanan kayyumların uygulamalarına işaret eden Mızraklı, “Daha önce bu kurumlara atananların kentleri ne hale getirdiklerini belgelerini gördünüz. Aynı şeylerin olabileceğine ilişkin kaygılarımız söz konusudur. Her şeyden öte o yıkım, talan, israf, bütün bunlara karşın, en büyük yıkım demokrasiye yıkım halk iradesine karşı gerçekleşmiştir. Türkiye siyaseti ve demokrasisi açısından bir turnusol durumu söz konusudur. Eğer dünyanın herhangi bir yerinde bir insan hakları ve hukuk sorunu varsa herkesin sorunudur” ifadelerini kullandı. 
 
‘DEMOKRSAİ GÜÇLERİ SINAVDAN GEÇECEKLERDİR’

Mızraklı, “Türkiye siyasi çevrelerine, demokrasi çevrelerini ve sivil toplum örgütlerini bir turnosolla karşı karşıya getirmiştir. Demokratik iradenin güçlü bir şekilde sesini duyurması gerekmektedir. 23 Haziran nasıl Türkiye’ye bir fırsat sundu. 19 Ağustos vesilesiyle Türkiye demokrasi güçleri, hukuka inananlar bir imtihandan geçeceklerdir, bir sınavdan geçeceklerdir. Önümüzde uzun günler var ama bu kararı verenler, Türkiye yurttaşların iyiliğini düşünmeyenlerdir. Demokrasiye olan son inancı yerle yeksan etmezlerdi” şeklinde konuştu. 

POLİS ORDUSU 

“Bu kararı verenler hukuk önünde günün birinde mahkum olacaklardır” diyen Mızraklı, belediye binasında yaptığı incelemelere ilişkin şöyle konuştu: “Her taraf adeta bir polis ordusu tarafından girilmişti. Vali yardımcısı bana refakat etti. Her yer soğumuştu. Her yer küskünleşmişti. Eğer siz toprak ile bitkiyi bir birinden ayırdığınız zaman, bitki solmaya başlarsa, duvarlar solmuş gibi görünecektir. Halk iradesine yaslanmadığı sürece atanmışların kuracağı hiç bir sistem halk nezdinde meşru olmayacaktır. Bundan sonra oradaki varlık halk nezdinde meşru değildir.”

‘BAŞARAMAYACAKLAR’

Mızraklı, HDP’li meclis üyeleri, belediye çalışanları ve HDP üyelerine yönelik operasyonlara ilişkin ise “Bu niyetin ne olduğu konusunda esasında bir takım ipuçları veriyor. HDP’nin demokratik eksende geliştirmeye çalıştığı demokratik siyaset başta olmak üzere yerel yönetim iradesini dahil ederek, halkın mücadele kapasitesi ve tepkisini vurmak isteyen bir sistem olarak görüyorum. Hiç bir zaman başaramadılar, şimdi de başaramayacaklar” dedi. 

‘VİCDAN TESTİNDEN GEÇİYORUZ’

Mızraklı, “Bundan sonra nasıl ki; sivil topluma Türkiye’nin siyasi çevrelerine önemli rol ve sorumluluklar düştüğünü söylediysem, basın da bağımsız, tarafsız, özgür basın adeta bir turnusola karşı karşıyadır. Gerçeğin ve hakikatin sesi olacak, bugüne kadarki bir takım adaletsizlik ve haksızlıkları duyurmanıza herkesin ihtiyacı var. Hepimiz vicdan ve ahlak testinden geçiyoruz. Bu testte sınıfı geçenler, halkın vicdanının yanına geçenlerden olmak, hepimiz için onur ve şeref vesilesidir” diye konuştu. 

‘HERKES ATEŞ ÇEMBERİNDEN GEÇİYOR’

Türkiye’nin önemli bir süreçten geçtiğini kaydeden Mızraklı, “Herkes bir ateş çemberinden geçtiğini ve Türkiye’de iyice ısınan siyasi iklimin soğutulmasına ilişkin bir takım adımların atılması gerektiğini ifade ediyordu. Bu süreç soğutmaya değil, iyice ısıtmaya, adeta dibini yakmaya, haşlamaya dönük bir sürece tetiklenmiştir. Özellikle umudu büyütmek isteyen bütün siyasi çevrelere bunun bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Ellerindeki bütün hayırsızlıkları kullanarak, bu umudun önüne geçme yaklaşımıdır” diye noktaladı. 

FARİSOĞULLARI: SESSİZ KALINIRSA…

HDP’li vekil Musa Farisoğulları ise kararı ve belediye binasının kapılarının kırılarak baskın düzenlenmesini “İşgal” olarak değerlendirerek, “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi gasp edildi. Bütün güçleriyle belediye binasına girmiş durumdalar. Bunun adı işgaldir. Buna karşı demokratik güçleri ve halkımız, bu işgale sessiz kalmamalıdır. Eğer sessiz kalınırsa, sıra İstanbul’a da, Ankara’ya da, Adana’ya da gelecektir. Halkımız iradesine sahip çıkmalıdır” çağrısında bulundu. 

KENTTE POLİS ABLUKASI

Bu arada kenttin belirli noktaları ile Sur, Kayapınar, Yenişehir belediyelerinin önüne de zırhlı araçlarla birlikte çok sayıda polis konumlandırıldı.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı