"Şartsız Siyasi Genel Af" konusunda ne düşünüyorsunuz?

“Facebook”ta sordum bu soruyu. Binlerce insanın bulunduğu bir alanda soruya yanıt veren 4 kişi çıktı. Önce onların yanıtlarını alıyorum buraya:

“İçeride ve dışarıda hasretlik çekenlere iyi bir gün ışığı olurdu sanırım.” Dilek Solmaz

“'Af' kavramı suçlular içindir. Siyasi tutsaklar suç işleyen insanlar değil. Ama ada takılı olmadan, yani adı ne olursa olsun (madem şartsız dediniz adın şartsız olmasına da dikkat çekerek söylüyorum) tüm siyasi tutsakların bir an önce ve herhangi bir şart öne koşmadan serbest bırakılmalarının sağlanması gerektiğine inanıyorum.” Fehim Işık

"Hayır! Bütün hükümlüler için yapılacak bir genel af başka sorunları da birlikte getirir. Bir veya bir kaç önlemle ve çocuklara ve kadınlara tecavüz edenler hariç tutularak olabilir.. Bunların terapisi olanaksızdır ve tüm insanlık için tehlikedir bunlar. Siyasi hükümlüler toplum için bir tehlike değil, aksine özgürlük fikrinin ruhsal ve bedensel savaşçılarıdırlar. Hükümlüler arasında böyle bir ayrım yapılması gerekir. Bu yapılmazsa topluma yeni ve daha zorlu sorunlar yaratılmış olur." Rojda

"Siyasi tutukluların bunca içeride olması bizi de dışarıda özgür yapmıyor, tam tersi düşüncelerimi kilitliyor.” Mükü Kaymak

İnsanların bulundukları alanlarda “Düşünce özgürlüğü”nden söz edip, söz konusu “AF” sözcüğü olunca dillerini yutmalarının nedenini anlayamıyorum demeyeceğim, iyi anlıyorum. UTANIYORLAR!

Fırsat bulduğum her yerde aylardır “Şartlı Salıverilme Yasası ve İnfaz Yasası değiştirilmelidir” diye bağırıyorum. Cezaevlerinde (Arada kısa çıkışlar olsa da) toplam 26 yılını dolduran Muzaffer Öztürk’e özgürlük isterken de bunu yaptım. Topladığımız imzalar ilgili makamlara gönderildi, tık yok!

Binlerce insan on-onbeş (hatta daha fazla) yıldır zindanlarda çürütülüyor. Cezaevlerinden durmadan ölüm haberleri geliyor. Tutukluların önemli bir bölümü değişik hastalıkların pençesinde. Yine önemli bir bölümünün ziyaretine giden yok, avukat tutamıyorlar, hatta bazılarının yasal vasileri bile bulunmuyor.

Her biri kendi başına bir zulüm cumhuriyeti olan cezaevlerinin ne halde olduğunu daha fazla açıklamayı gereksiz görüyorum. Kör gördü, sağır duydu, ama nedense dili olanlar bunları her yerde dillendirmekten çekiniyorlar.

İçerideki insan kendisi için af istemez. Bundan daha normal bir şey olmaz. Ama ben dışarıda onların bir an önce özgürleşebilmeleri için af dahil her şeyi isteyebilirim.

Seçimlerden önce bağımsız milletvekili adaylarını içinde toplayan “BLOK”, seçim beyannamesinde “Genel af” sözünü bir madde olarak ele almıştı. Bunu “Blok”u oluşturan partilerin hepsinin ortak sözü olarak değerlendirmek gerekir. CHP konuyu seçim malzemesi olarak kullanmıştı. AKP’li bazı yetkililer “Eğer barışa katkısı olacaksa” şerhiyle böyle bir girişimi destekleyeceklerini vurgulamışlardı. Seçimler yapıldı ve verilen sözler aynı gün unutuldu.

Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmenin en sonuncusunda “Önünün açılması, özgürlüğünün sağlanması, serbest hareket edebileceği koşulların yaratılması” doğrultusunda yaptığı açıklamayı anımsatmak istiyorum.

Devletin ona bu olanakları sağlayabilmesinin bir tek yolu var, o da “Tüm siyasi tutsaklar için çıkarılabilecek şartsız bir genel af” değil mi?

İnsanlar “Af” sözünü duyunca hemen bunu bir onur sorunu yapıyorlar. Adını af koymayalım o zaman, yasalarda yapılabilecek küçük bir değişiklikle bu gerçekleştirilemez mi? Bunu istemek suç mu?

Böyle bir yasal düzenleme hem zindanlardaki insanlara hem dağlarda yaşayanlara, hem de mültecilere aynı anda yasal serbestlik kazandırmaz mı? Böyle bir girişim “Barış” diyerek iyice laçkalaştırılan sözü yaşama geçirmez mi?

Zindanlar doluyken, insanlar dağlarda, el ülkelerinde yaşamaya zorunlu bırakılmışken barış nasıl gerçekleşir, anlayamıyorum.

Hukuk kurallarının uygulandığı ülkelerde kimse ortaya çıkıp bir aftan söz etmez. Af kavramı bizim ülkemiz gibi yasaların dağa kaldırıldığı, rasgele cezaların yağdırıldığı, özellikle de düşüncelerinden dolayı insanların zindanlara doldurulduğu ülkelerde yaşam ortamı bulur. O ülkelerin siyasi insanlarında da ilginç bir “Kibir” vardır, hem tutsakların serbest bırakılmasını isterler hem de af sözcüğünü dillendirmekten kaçınırlar.

Bir yasal düzenleme yapılmayacaksa, bir af çıkarılmayacaksa o insanlar nasıl çıkacaklar oralardan anlamak olanaklı değil.

Böyle bir af olayının sadece cezaevlerini ilgilendirmediği açık. Yaşamlarının önemli bir bölümünü dağlarda, mültecilikte geçiren insanların sivil yaşama ve sivil siyasete katılmalarının önünü de açacak demektir.

Benim durumuma gelince: Bir siyasi af benim ülkeye dönüşümün önünü açar, ama o ülkede bir karış toprağım olmadığından ben ancak –eğer gerekli parayı bulabilirsem- o ülkeye yine turist olarak birkaç günlüğüne gider dönerim. Yani benim çok da önemli bir çıkarım yoktur aftan. Benim için önemli olan zindanların boşalmasının yaratacağı neşe.

Ne dersiniz siyasi ağabeyler ve ablalar, bu konuyu kamuoyunun gündemine -bir daha çıkmamak üzere- sokmanın ve gerekli çalışmaları aralıksız yapmanın zamanı gelmedi mi hala?