Hacettepe Üniversitesi'nde geçen hafta okulun iki gün tatil edilmesine neden olacak kadar büyüyen Beytepe Kampüsü'ndeki öğrenci eylemlerine müdahale eden polisin müdahalesi akademisyenlerin de tepkisini çekti.

Radikal'de yer alan habere göre, Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıldönümü olan 18 Mart'ta düzenlenecek bir etkinliğe bazı öğrencilerin 'ırkçı propaganda' yapılacağı gerekçesiyle izin vermek istememesinin ardından yaşanan çatışma ortamına tepki gösteren İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Özel konuyla ilgili sosyal medyada bir “açık mektup” yayınladı. Yazısında protestocu öğrencilerin yine bazı öğrenciler tarafından ‘terörist’ olarak damgalanmasını eleştiren Özel, “Bu olaylar son derece kaygı vericidir” diyerek şunları belirtti:

"Öyle görünüyor ki, Hacettepe öğrencilerinin büyük çoğunluğu, polisin üniversiteyi basıp 50 kişiyi vahşi bir şiddetle gazlamasını onaylıyor; dahası bu öğrencileri ‘terörist’ diye görüyor. Hatta içlerinde, Yıldız Amfi’ye atılan ya da isabet eden gaz bombalarının bu ‘terörist’ öğrenciler tarafından atıldığını bile ileri sürenler var. Neredeyse, hem gaz atan hem de yiyen aynı kişiler gibi bir sonuç çıkıyor...

Yine öğrencilerin büyük çoğunluğu, gaz yiyen arkadaşlarının şiddetle cezalandırılmalarını, hatta okuldan atılmalarını Rektöre önerecek kadar ileri gidiyorlar.

Yine öğrencilerin büyük çoğunluğu, bu ‘terörist’ öğrencilerin ‘ekmek yedikleri kapıya’ nankörlük ettiklerini düşünüyor. (...) Yani rektörün ya da üniversitenin öğrencilere sunduğu ucuz yemek vs. gibi (karşı olmadığım) üniversite bütçesinden verilen desteklerin tehlikeye girebileceğinden endişelendiklerini, ya da en azından ‘velinimetlerinin’ üzülmesini istemediklerini belli ediyorlar.

Yine öğrencilerin büyük çoğunluğu, olay çıkaran ‘terörist’ öğrencilerin hepsinin ‘bölücü’ ve PKK’lı olduğu düşüncesinde. Bunun için kanıt diye (Hacettepe’nin web sayfasında da sunulan) belirli fotoğrafları gösteriyorlar: PKK yazılı flamanın yanındaki dört kişi ile yerlere ve duvarlara yazılan PKK ve APO vs. yazılarını gösteren resimler. Bu durum bir yandan polis şiddetini haklı göstermek için kullanılırken öte yandan da, bence daha vahimi, bir tür örtük (aslında açık) Kürt düşmanlığını da dile getiriyor. (...)

Hazır 18 Mart gelmişken milliyetçi duygularını ifade etmenin bundan iyi yolu olmaz (...) Kazan-kazan durumu yani.

Belki de en vahimi, ‘yetkililerin’ bütün bu düşünceleri destekler tutum içinde olmaları, öğrencilerin protesto hakkını bir ‘terörist’ faaliyet gibi görmek ve göstermeye çalışmaları. Neden endişeliyim? Bu bir pattern haline gelmeye başladı (...) İkincisi, daha önemlisi, üniversite öğrencilerinin bu düşünce tarzına kapılmaya teşne olmaları; sorgulama, düşünme vs. olmadan bir an önce vagona atlama istekleri. Benim üniversitem böyle bir yer mi? Anlaşılan öyle. Şu ana kadar yapmaya çalıştıklarımın (Benim gibi düşünen insanlarla birlikte) boşa gittiği duygusuyla mı böyle yazıyorum? Belki. Neyse, mektubu kim almak isterse, kendilerine tüm saygımla sunuyorum."