İHD Siirt Şubesi, Eruh'ta Ermenilere ait kilise ve mezarlıkların tahrip edilmesine ilişkin yaptığı incelemede, Ermenilere ait tarihi Surp Hovhannes Yuhanna Kilisesi'nin arazisinde bir cemaat tarafından Eruh Belediyesi'nden imar izni alınmadan bir kız yurdunun yapımına başlanıldığını kaydetti.
"Bu Ermeni halkının inanç ve yaşam hakkına tecavüzdür. Mevcut durum içerisinde sorumluluğu olanlar hakkında idari ve adli soruşturmalar başlatılmalıdır" denildi.
İHD Siirt Şubesi, Eruh'ta Ermenilere ait kilise ve mezarlıkların tahrip edilmesine ilişkin şube binasında basın toplantısı düzenledi.
Eruh'un Dih Mahallesi'nde bulunan ve Ermenilere ait tarihi Surp Hovhannes Yuhanna Kilisesi'nin arazisinde bir cemaat tarafından Eruh Belediyesi'nden imar izni alınmadan bir kız yurdunun yapılacağı öğrenildi.
Bunun üzerine İHD konuyla ilgili olarak Eruh'ta incelemelerde bulunarak bir rapor hazırladı. İHD hazırladığı raporu basın toplantısı ile açıkladı.
Toplantıya, İHD MYK Üyesi Zana Aksu, İHD Şube Başkanı Vetha Aydın ve şube yöneticileri katıldı.
KİLİSENİN TAŞLARINI YENİ İNŞAATTA KULLANMIŞLAR
Toplantıda konuşan İHD Şube yöneticilerinden Serdar Batur, Surp Hovhannes Yuhanna Kilisesi'ne ait, üzerinde haç ve Ermenice yazıların bulunduğu tarihi taşların fotoğraflarını göstererek, bu taşların yeni yapılan inşaatta kullanıldığını belirtti.
SONRADAN MÜSLÜMAN OLANLAR GELİYORDU
Halen Eruh'ta bulunan ve sonradan Müslüman olan çok sayıda kişinin kilisede mumlar yakarak, Nisan ayı başında ise kadınların kilise alanında bir araya gelerek yemekler yapıp dağıttığını söyleyen Batur, bunlara rağmen bir başka dini inanca ait tarihi ibadethanenin yerine başka bir binayı inşa etmenin tarihi yok etme anlamına geldiğini kaydetti.
BELEDİYE’DEN İMAR İZNİ DE YOK
Toplantıda daha sonra yapılan inceleme ile ilgili raporu açıklayan İHD MYK üyesi Zana Aksu, insan hakları savunucuları olarak tarihte yaşanılan acı olaylarla yüzleşilmesi gerektiğini sürekli ifade ettiklerini belirterek, 1915 tarihinde başlayan belli bir süre devam ettirilen Ermeni soykırım zihniyetinin Siirt'te canlı tutulmaya çalışıldığını dile getirdi.
Aksu, "Bu sene Eruh-Siirt arasında karayolları yol çalışmaları sırasında bölgedeki Ermeni halkına ait mezarlar tahrip edildi. İş makineleri ile yapılan yol kazısı sırasında yaklaşık 100 mezar ortaya çıktı. Mezardaki kemikler çevreye saçılırken, köylüler kemikleri toplayıp yerine koymuş. Bu mezarlıkla ilgili yetkililer bir şey yapmadı" diye konuştu.
Aksu, Eruh ilçesinde bulunan Surp Hovhannes Yuhanna Kilisesi'nin bulunduğu araziyle birlikte yıkılmaya çalışıldığını ifade ederek, burasının Ermeni halkı için tarihi bir yer olduğunu söyledi.
Aksu, tarih boyunca ayinlerin yapıldığı Nisan ayının ilk haftasında yemeklerin pişirilip yoksulların doyurulduğu bir sosyal yardımlaşma ve koruma kültürüne sahip olan kilisenin 1915 sonrası tahrip edilmekle kalmadığını aynı zamanda Siirt'ten göç eden ve bir zamanlar postanede çalışan birine arazisiyle beraber devredildiğini belirtti.
"Kilisenin nasıl tapulandığı Eruh'ta yaşayan Mısılmêniler (sonradan Müslüman olanlar) tarafından bilinmemekle beraber, hala merak konusu olmuştur" diyen Aksu, şöyle devam etti: "Geçmişten bugüne devam eden asimilasyon, imha ve inkar politikasının bir parçası olan anlayış şu günlerde kilisenin arazisinin bir bölümüne İslami eğitimin verileceği bir kız yurdunun inşaatına başlandı. Eruh Belediyesi kilisenin bulunduğu bölgeye imar vermediğini ifade etmesine rağmen, imar verilmeyen bir yere nasıl inşaat yapılır? Bu ayrıca üzerinde durulması gereken bir konudur" dedi.
'DİNİ DEĞERLER KULLANILARAK OLASI TEPKİLERİN ÖNÜNE GEÇİLMEYE ÇALIŞILIYOR'
Bölge halkının dini değerleri kullanılarak olası bir tepkinin önüne geçmek amacıyla İslam dininin öğretileceği bir mekan yapılacağı propagandasının yapıldığını dile getiren Aksu, "Yapılması planlanan ve temelleri atılan bu yapının yer seçimi nasıl yapılmıştır? İlçenin bileşenleri ile ne kadar paylaşılmıştır? Yapılması planlanan ve temelleri atılan bu yapı neden özellikle bir kilisenin üzerine yapılmak istenmektedir? Halen bölge halkı tarafından bir ziyaret mekanı olarak kabul edilen bu yerin restore edilmesi gerekirken veya mirasçısına devredilmesi gerekirken yerine farklı bir yapı inşa edilmesinin altındaki amaç nedir? Yapılması planlanan ve temelleri atılan bu yapı kim veya kimler tarafından yapılmaktadır? Heyetimizce yapılan araştırmalarda ve mülakatlarda bu yapının inşaatı için 1 milyon 500 bin TL bağışı veren İzmirli bir iş adamı neden böyle bir bağışta bulunma gereği duymuştur? Bu yer Kültür ve Tabiat varlıklarını koruma kanunu kapsamında neden koruma altına alınmıyor? Veya koruma altında ise neden böyle bir duruma göz yumuluyor? Eğer daha önce bu kanun kapsamında ise ve heyetimizce kanun kapsamından çıkarıldığı netleştirilemeyen ancak çıkarıldığı iddia edilen bu eski yapı kanun kapsamından neden çıkarılmıştır?" sorularını sordu.
Burada yapılmak istenilen yapı ile Ermenilere ait izlerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını söyleyen Aksu, "Bir an önce temelleri atılan bu yerdeki çalışmaların durdurulması gerekiyor. Kuran kursu, taziye evi veya yurt olarak yapılması planlanan bu yeni yapı, Eruh ilçemizde farklı bir yerde inşa edilmelidir. Bu yeni yapının eski ve korunması gereken bir yapı üzerine inşa edilmesi art niyet girişimi olarak değerlendiriyoruz. Bu Ermeni halkının inanç ve yaşam hakkına tecavüzdür. Bu ve benzeri eski yapıların bir an önce koruma altına alınarak restore edilerek, turizme açılması gerekiyor. Bölge halklarının bir mozaiği olan bu yapıların korunması gerekiyor. Mevcut durum içerisinde sorumluluğu olanlar hakkında idari ve adli soruşturmalar başlatılmalıdır. Ve Surp Hovhannes Yuhanna Kilisesi'nin mirasçılarına bir an önce teslim edilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu. (Haberfx)