Oyuncu Erdal Özyağcılar, en rahatsız olduğu konunun zamlar olduğunu söyledi. Özyağcılar, üç ay önce 30 TL'ye aldığı bir ürünün fiyatının 60 TL'ye yükseldiğini vurguladı.

Erdal Özyağcılar ve Güzin Özyağcılar çifti, Posta gazetesinden Oya Çınar'ın sorularını yanıtladı.

Erdal Bey, ‘Bizimkiler’, ‘Yabancı Damat’, ‘Elveda Rumeli’ gibi efsane dizilerde oynadınız. İyi senaryonun kokusunu mu alıyorsunuz?

E.Ö.: Benim altı bölümde kalkan dizim de oldu. Ama şu var. Kaç bölüm olursa olsun içinde olduğum işin sahipleneni mutlaka oluyor. Daha hiçbir işim için, “Bu olmamış” denilmedi. Senaryoda ezbere anlayışı sevmiyorum. Şuraya iki konak koyalım, ikisi birbirine düşman olsun, içinde bir güzel kadın bir yakışıklı erkek olsun.

Bu mantıkla yazılan işler olmaz. İçindeki insanlar gerçek mi? Seyirci o insanları tanıyor mu? Ben oynadığım karakterle insanlara bir şeyler söyleyebiliyor muyum? Bunlara bakıyorum...

Rakamlardan hoşlanmıyorsunuz ama 50 yıl yan yana durabilmek nasıl bir his?

E.Ö.: Valla rüzgar gibi geçti. Ama bana soruyorlar “Sırrınız ne?” diye. Bence gerçekten bunun bir sırrı yok.

G.Ö.: Var sırrı. Olmaz mı! Ben söyleyeyim. Birbirinin özgürlük alanlarını kısıtlamadan, karşındakine saygı duyarak kendi ideallerinden ve yapmak istediklerinden asla vazgeçmeyerek yan yana durabilmek mühim. Bir yerden sonra arkadaş olmayı becerebilmek...

E.Ö.: “Nereye gidiyorsun, kaçta geleceksin?” dediğin, tapulu malın gibi davrandığın zaman o işin suyu çıkar. Bu da şiddettir. Şiddet ille kaba kuvvete başvurarak olmaz. Sorumluklarını bilerek evliyken de istediğin hayatı yaşayabilmelisin.

Gündeme bakınca en rahatsız olduğunuz konular neler?

E.Ö.: Zam konusu. Şu ara en rahatsız olduğum konu bu. Üç ay önce 30 liraya aldığın şey şimdi 60 lira.

G.Ö.: Özgürlüklerin kısıtlanması...

E.Ö.: Her şeyde yüzde 80 oranında bir fiyat artışı var. Dar gelirlilerin Allah yardımcısı olsun.

G.Ö.: Beni en rahatsız eden konuların başında özgürlüklerin kısıtlanması geliyor. Yazarların, gazetecilerin, sanatçıların kendilerini istedikleri şekilde ifade edememesi çok üzücü. Kadına yönelik şiddet ve taciz olaylarını okudukça da kahroluyoruz.

E.Ö.: Gittikçe daha erkek egemen bir toplum olduk. Bu şiddet meselesini erkekler beyninde bitirmeli. Bunun eğitimi de ailede başlar. Çocuğun doğumundan itibaren bir ailenin içinde o çocuğun şiddet görmemesi gerekiyor. Babasının annesine tokat attığını gören bir erkek çocuğunun büyüyünce sağlıklı bir birey olması mümkün değil.