Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, “Şimdi Emek ve Özgürlük Zamanı” sloganı ile düzenlediği emek ve halk bulunmalarının ilkini İzmir’de gerçekleştirdi. Çiğli Belediyesi Fakir Baykurt Konferans Salonu’nda düzenlenen halk buluşmasında yüzlerce kişi katıldı. Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla Çiğli İzban durağı çıkışında bir araya gelen kadınlar ise etkinliğin yapılacağı belediye binasına yürüyerek geldi. Kadınlar yürüyüşte sık sık “Jin, jiyan, azadi” sloganları attı.

Etkinlikte, salona “Kürt sorununda demokratik barışçıl çözüm”, “Halkın egemenliğine dayanan bir demokrasi” ve “İnsanca çalışılacak ve yaşanacak bir ekonomik düzen” yazılı pankartlar asıldı. Buluşmaya TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, SMF Sözcüsü Dilşad Canbaz, TÖP Dönem Sözcüsü Juliana Gözen katıldı. Etkinlikte Türkçe ve Kürtçe açılış konuşması yapılarak katılanlar selamlandı. Katılanların sık sık “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” ve “Biji berxwedana Rojava” sloganları attığı etkinlikte, emek, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunuldu.

Etkinlik, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın hazırladığı sinevizyon gösterimi ile başladı. Gösterimin ardından Emek ve Özgürlük İttifakı’nın programı Türkçe ve Kürtçe olarak Baran Köseoğlu ve Emine Bozdağ tarafından katılımcılarla paylaşıldı.

‘BİZİM KADAR ÖFKELİYSENİZ, ÖFKENİZİ KUŞANIN YANIMIZA GELİN’

Buluşmada ilk olarak söz alan TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Timur Soykan’ın İsmail Ağa Cemaati’ne bağlı Yusuf Ziya Gümüşel’in kızının 29 yaşında biriyle evlendirilmesine ilişkin yazısına dikkat çekerek, “Bu ülkede kadınlara çocuklara reva gördükleri düzen budur. Biz niye varız, biz din diye bunca şerefsizliği bizim çocuklarımıza layık görenlerle mücadele etmek için varız. Fıtrat, kutsal aile diye diye kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak görenlere dur demek için varız. Bu ittifak bunun için kuruldu. Hiçbir sapık sözde dinini bahane edip 6 yaşındaki çocuklara tecavüz edilmesin diye kurulduk. Bu tarikatlarla mücadele edemeyenlerin karşısına dikilmek için varız. Yargılamak için varız. 6 yaşında çocuğu evlendirmeye kalkanlarla mücadele etmek için varız. Deniz Poyraz’ın katillerini yargılamak için varız. Bizi bize düşman etmeye çalışanlara dur demek için varız. Demirtaş ve bütün siyasi tutsaklara özgürlük sağlamak için varız. Gezi’yi savunduğu için tutuklananlar için varız. İzmir’den bir çağrımız var bizim kadar öfkeliyseniz öfkenizi kuşanın yanımıza gelin. Yeriniz burası, Emek ve Özgürlük İttifakı” ifadelerini kullandı.

‘ÜRETEN KİMSE YÖNETEN DE ONLAR OLACAK’

EHP Merkez Komite üyesi Özge Akman, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kuruluşuna değinerek, “Ayrı ayrı büyüttüğümüz mücadelelerimiz tek tek yenilmesin diye bir araya geldik ve bu yolu yürümeye başladık. Sorumluluğumuzun farkındayız. Yalnızca heyecanlanmak umutlanmak yetmez. Başımızda büyük sorunlar varsa büyük çözümleri konuşmalıyız. Emek ve özgürlük ittifakı büyük çözümleri bu halkın önüne koyabilmek için ortaya çıktı” dedi. Ülkede yaşanan ekonomik krize dikkat çeken Akman, şöyle devam etti;

“Bugünkü AKP MHP rejimi tek adam rejimini yıkmamak için saray siyasetine sarılıyor. Bunun karşısında yıllardır mücadele edenler olarak buradayız. Siyasi iktidar ‘yerli ve milli’ desin sonra bütün sular dursun, halkın hiç bir sorunu konuşulmasın istiyor. Düzen muhalefeti de bunun ekmeğine yağ sürüyor. Bundan böyle bu dünyanın cefasını kim çekiyorsa onların dertleri ve çözümleri konuşulacak. Biz mevcut düzen muhalefetinin de bu ekonomik krizin yarattığı yıkımı çözemeyeceğini biliyor. Mevcut patroncu ekonomi programları ile bu krize çözüm üretemezler. Adı bile utanç veren asgari ücret düzenine son verilerek sorun çözülebilir. Azami kar eden servet sahiplerinden patronlardan azami vergi alarak çözülür. Bir o kadar emekçiye işsizliği reva görenlere karşı haftalık iş gününü 30 saate indirerek çözülür. Bütçenin savaşlara, patronlara, saraylara ödenmesini reddederek ekonomik kriz çözülür. İşçi sınıfının çözümü konuşabilmesi için tek alternatif Emek ve Özgürlük İttifakıdır”

“Güzel ve güneşli günler için ilk işimiz bu siyasi iktidarı göndermektir” diyen Akman, parlementonun emekçilerin olacağını ifade ederek, “Üreten kimse yöneten de onlar olacak” dedi. Savaş siyasetine kökten son vereceklerinin altını çizen Akman, tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması için de mücadele edeceklerini ifade etti. Alevilerin, kadınların ve LGBTİ+’ların yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Akman, bu siyasi iktidarı göndermenin yok edilmek istenilen gezegenin bile sermayeden kurtarılması anlamına geldiğini vurguladı.

‘EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI ÜLKEDE YAŞANAN TEMEL SORUNLARIN ÇÖZÜM YOLUDUR’

EMEP adına söz alan Selma Gürkan, bugün alt alta sıralanan her bir sorunun AKP iktidarının sözcülüğünü yaptığı burjuva siyaset düzeninin yarattığı sonuçlardan kaynaklandığını ifade etti. Cumhur İttifakının bu düzeninin sürmesi için en baskıcı kanadın temsilcisi durumunda olduğunu söyleyen Gürkan, 20 yıllık iktidarının sonuçlarının yıkıcı etkisinin emekçiler üzerinde devam ettiğini belirtti. Gürkan, “Ekonomik alanda sömürü sistemini görmeden bu memlekette demokrasi programından bahsedemeyiz. Bu iktidar bu kadar örgütlenme ve grev yasağına sarılıyorsa korktuğu şey budur. Bugün süren işçi mücadelelerinde değişimin öznesinin kimler olduğunu yaşıyoruz. İşçi sınıfının örgütlenme hakkını görmeyen hiçbir program demokrasiyi içeremez. İşçi sınıfına değiştirici gücü ile birlikte bir kez daha çağrımızı yapalım” dedi. Siyasi iktidarın nelere başvurabileceğinin dün 10 Ekim’de Suruç’ta, Diyarbakır’da bugün de Taksim’de yaşanan bombalı saldırılarda görüldüğünü ifade eden Gürkan,“Devletin savunma adına devletin dehlizlerinde halka karşı işlenen suçlar, katliamlar açığa çıkarılmadıkça bu memlekette demokrasi olmaz. Tahir Elçi, Uğur Mumcu, Musa Anter, Bahriye Üçok gibi bu devletin bekası için işlenen siyasi cinayetleri görmeden demokrasiden bahsedemeyiz” diye konuştu.

Savaşa karşı barışı savunduklarını da vurgulayan Gürkan, “Bölgede halkların düşmanı olan emperyalistler bölgeden çekilinceye kadar mücadele edeceğiz. Halkların kardeşliğini, eşit birliğini dikkate almayan dış politikayı benimsemeyen hiçbir program demokrasi programı olamaz” dedi. Tüm dünyadaki kadın mücadelelerine ve direnişlerine de değinen Gürkan, ülkemizde de siyasi iktidarın baskılarına rağmen kadınların mücadelelerinde kararlı olduğunu vurguladı. Siyasi iktidarın programının üretimde sömürü, ekonomide yağma, iç siyasette baskı, dış politikada yayılmacı savaşçı emperyalistlerle iş birliği yapan Yeni Osmanlıcı politika olduğunu söyleyen Gürkan, “Bu nedenle diyoruz ki Emek ve Özgürlük ittifakı bu ülkede yaşanan temel sorunların çözümünün yoludur” diye belirtti.

‘İKTİDAR KÜRDÜ ÖLDÜREREK SEÇİM KAZANMAK İSTİYOR’

HDP’li Saruhan Oluç, bugün yaşanan koşullara değinerek, baskı eşitsizlik ve zulümle ülkenin yönetildiğini belirtti. Bu iktidarın 20 yıllık süreci boyunca gelinen noktada baskı ve zorbalığı zirveye taşıdığını söyleyen Oluç, 2023 yılında buna karşı Türkiye’de bir karar verileceğini söyledi. Oluç, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın diğer iki siyasi blok açısından bakıldığında, ikisine de alternatif olacak ve ikisinin de yanlışlarını ve eksikliklerini ortadan kaldıracak bir yapı olarak ortaya çıktığını belirtti.

Oluç, “Emekten tutun çevreye kadar Türkye’nin bütün sorunlarını çözme iradesine sahibim. Biz alternatifiz diyen iki blok karşısında üçüncü yolu inşa ederek ortaya çıktık. Ülkenin bir beka sorunu yok tek beka sorunu olan yer AKP MHP iktidarıdır. Bu iktidar bu beka sorununu aşabilmek için ve varlığını sürdürebilmek için her şeyi yapıyor. Daha önce çok Kürt düşmanlığı yapan iktidarlar gördü bu ülke ama bu iktidar birinciliği kimseye bırakmadı. Dünyanın neresinde bir Kürt varsa ona düşmanlık etmeyi ilke haline getirdi. Varlığını sürdürebilmek için sadece Türkiye sınırları içerisindeki Kürtlere saldırmıyor. Rojava’yı her gün uçaklarla bombalıyorlar. Bu iktidar varlığını sürdürebilmek için savaş çıkarmak istiyor. Bu iktidar kürdü öldürerek seçim kazanmak istiyor. Bu utanç verici bir durum. Bu iktidar Suriye’de çıkmış olan iç savaşın sona ermesi, demokratik bir rejimin oluşması için mücadele edeceği yerde boylu boyunca mezhepçi bir anlayışla taraf oluyor ve IŞİD’i El Nusra artıklarını ihya edebilmek için orayı bombalıyor” dedi.

İktidarın seçimi kazanmak için savaş ve çatışma politikalarıyla oyun oynadığını belirten Oluç, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu oyuna karşı mücadele ettiğini söyledi. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın güçlü bir şekilde seçimlerden çıkması ve sokak mücadelesini örmesi gerektiğini ifade eden Oluç, bu mücadelenin tarihsel bir mücadele olduğunu vurguladı.

‘KENDİ İKTİDARINI AYAKTA TUTABİLMEK İÇİN SAVAŞ KONSEPTİ YÜRÜTÜYOR’

SMF Dönem Sözcüsü Dilşad Canbaz, 20 yıllık faşizm iktidarının her yanı kuşattığını belirterek, savaş politikalarına değindi. Cambaz, “Rojavada bir kazanılmışlık vardı. Enternasyonel bir akıl vardı. O kolektife yönelik aynı saldırı aynı faşizm koşullarında saldırıyorlar. Kendi iktidarını ayakta tutabilmek için bu savaş konseptini kürtlerden başlatmak istiyor. Şunu da görmek lazım yalnızca bu iktidar değil o savaş tezkerelerini onaylayanlar da en az bu iktidar kadar sorumludur” dedi. Kadın, emek ve özgürlük mücadelelerine değinen Cambaz, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın önünde uzun bir mücadele yolu olduğunu söyledi. Cambaz, tüm toplumsal kesimleri mücadeleye davet etti.

‘SAVAŞ, AÇLIK VE SÖMÜRÜ DÜZENİNE KARŞI GEMİLERİ YAKTIK’

Etkinlikte son olarak söz alan TÖP Sözcüsü Juliana Gözen ise “24 Eylülde başlayan yürüyüşümüz Türkiye ve Kürdistan’ın her yerinde daha güçlü adımlarla ilerliyor. Hayatlarımızı karartanlara karşı bu yol halkın yoludur. Tarihsel bir süreçteyiz. İttifakımız ana öznedir. Bu tarihselliğin farkındayız. Yeni bir başlangıç yapıyoruz. Hepinizin güç vermesiyle bu yolu yürüyeceğiz. Kürtlere savaş açan kadınları katleden, çocukların özne olduğunu yok eden iktidara karşı sesimizi birleştiriyoruz” dedi.

Kürtlerin özgür ve eşit olmadığı sürece hiç kimse özgür ve eşit olamayacağının altını çizen Gözen, ”Halkın söz yetki ve karar sahibi olması için mücadele ediyoruz. Savaş açlık sömürü düzenine karşı gemileri yaktık. AKP karanlığı dayatıyor. Diğer yandan kurulan Millet İttifakı tekçi sağcı restorasyon programını. Ne ölüme ne sıtmaya razı değiliz. Kendi ittifakımızla yürüyeceğiz. Masa başı ittifaklar kurmuyoruz. Bizler sokaklarda meydanlarda halklarla ittifakı kuruyoruz. Toplumun ezilen ve sömürülen ittifakıyız. Geleceğimize, hayatımıza sahip çıkma çağrı yapıyoruz. Herkesi Emek ve Özgürlük İttifakı'nda yer almasını istiyoruz. Yeni bir düzeni kurmak için geliyoruz” diye konuştu. 

Kaynak: Gazete Duvar