Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu'ndan (SMF) oluşan Emek ve Özgürlük İttifakı “Şimdi Emek ve Özgürlük zamanı” çağrısıyla Adana’da halk buluşması gerçekleştirdi.

Etkinlikte ittifak; cemaat, tarikat, siyaset eliyle çocukların istismarına göz yuman bu düzeni değiştirmek için birleşme çağrısı yaptı.

Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda düzenlenen buluşmaya CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi, Eğitim Sen, Tüm Bel Sen, BTS, MMO, PSAKD, Adana Motokurye Derneği, Emekli Dayanışma Sendikası, Engelli Hakları Federasyonu, Akay-Der, KHK Platformu, Tuhay-Der, DAD ile çeşitli iş kollarından işçi ve emekçiler katıldı.

Etkinlikte ittifakın güncel gelişmelere dair bildirgesi Kütçe ve Türkçe olarak okundu.

Buluşmada EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu, TİP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Yunus Başaran ve TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Perihan Koca konuşmacı olarak katıldı.

“BİZ ÇOCUKLAR BESLENEBİLSİN DERKEN ONLAR ÇOCUKLARI EVLENDİRİYOR”

Programda divan adına konuşan EMEP Adana İl Başkanı Sevil Aracı, Hiranur Vakfı Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını müridiyle evlendirerek istismara maruz bırakmasıyla bir kez daha gündeme gelen çocuklara yönelik istismara değindi.

Cemaatlere bağlı vakıflar desteklenirken, Aziz Nesin Vakfı gibi vakıfların sürekli inceleme baskısı altında olduğunu ifade eden Aracı, "Okullarda çocuklar için bir öğün sağlıklı yemek kampanyası başlattık. Tüm Türkiye’de yankı buldu. AKP ve MHP oylarıyla bu konudaki teklifler reddedildi. Biz çocuklar sağlıklı beslenebilsin derken onlar çocukları evlendirmeye çalışıyorlar. Böylesi bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.

“ENFLASYON HER AY ARTIYORSA ÜCRETLER DE ARTMALI”

EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk ise asgari ücret görüşmelerine dikkat çekti. Öztürk, "Ülkenin yarısı açlık sınırının altında yaşıyor. Zamlar yüksek enflasyonla eritiliyor. Enflasyon halkı ezmeye devam edecek. Her ay zam geliyorsa işçilerin ücreti de her ay artırılmalıdır” dedi.

Kürt sorunu çözülmeden halkın bir refaha erişemeyeceğini dile getiren Öztürk, "Bu önemli meseleleri Türkiye işçi sınıfı ve halklar çözecek. Amasra’da hayatını kaybeden bir işçi ‘Güneşi görebilmek için karanlığı kazıyoruz’ diyor. Biz de güneşi görmek için karanlığı söküp atmalıyız. Bu iktidarı göndermek için Emek ve Özgürlük İttifakı sahnede. Üreten biziz, yöneten de biz olacağız” diye konuştu.

“ÇOCUĞU GELİN YAPAN BU SİSTEMİ DEĞİŞTİRMELİYİZ”

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak da her konuda yorum yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tarikatlardaki çocuk istismarına sessiz kaldığını dile getirdi.

Başkavak, "Günlerdir bütün bir ülke olarak 6 yaşındaki çocuğa istismarı konuşuyoruz. Her konuda bağıra bağıra konuşan İçişleri Bakanı suspus. 21 yıllık iktidarında her seferinde üç çocuk isteyen Erdoğan çocuklar istismara uğrarken suspus. Siyasi iktidarın politikalarını dini motiflerle bezeyerek her konuda fetva veren Diyanet İşleri Başkanlığı, söz konusu tarikat ve cemaat yurtlarında ve evlerindeki çocuk istismarı olunca suspus. Çocuğu gelin yapan bu sistemi değiştireceğiz. Biz sessiz kalmayacağız" dedi.

"YAŞANANLAR MÜNFERİT DEĞİL ORGANİZE SUÇTUR"

"FETÖ" ve pek çok tarikat-cemaat devlet bürokrasisinin tüm kademelerine sızarken kapıları sonuna kadar açanın AKP iktidarı olduğunu ifade eden Başkavak, şunları söyledi:

"Halkın ödediği vergilerden çalınan paralarla semirtilen ve büyütülen tarikat ve cemaatlerin halkın parasını nasıl iç ettiği hafızalardadır. Biz bunları Aladağ’da 10’u kız çocuğu 12 kişinin yanarak öldüğü yangından biliyoruz. Çocuğu ölen ailelere yaptıkları baskılardan tanıyoruz. 45 çocuğa tecavüz edilen Ensar Vakfından biliyoruz. 23 Nisan’da makamına oturan çocuğa ''Ramazan olduğu için çikolata, çay ikram etmiyoruz' diyen Bakan Yanık’tan biliyoruz. Ülke bu zihniyet eliyle yönetilmektedir. Ve bu yaşananlar münferit değil organize suçtur. Halkımıza çağrımızdır: Cemaat, tarikat, siyaset eliyle çocukların istismarına göz yuman bu düzeni değiştirmek için birleşelim."

“İŞSİZLİKLE BOĞUŞAN ADANA HALKININ İTTİFAKI”

Çukurova’da dün ürettiği buğdaydan ekmek yapan çiftçilerin bugün uygulanan tarım politikaları nedeniyle işsizler ordusuna katıldığını söyleyen Başkavak, "Dünün buğday üreticileri bugün halk ekmek büfeleri önünde ucuz ekmek kuyruğuna giriyorlar. Emek ve Özgürlük İttifakı suyuna, toprağına, geleceğine sahip çıkan üretici köylülerin ittifakıdır. Avrupa’nın çöplüğü olmayacağız diyen Adana halkının ittifakıdır. İnsanlık dışı yaşam koşullarında çalışmak ve yaşamak zorunda kalan tarım işçilerinin, okul yüzü görmeyen tarım işçisi çocukların, her türlü eziyeti gören tarım işçisi kadınların ittifakıdır. Sendikal örgütlülüğü dağıtılmak istenen SASA işçilerinin ittifakıdır. İşsizlikle boğuşan Adanalı gençlerin ittifakıdır. Masa başında kurulmuş bir seçim ittifakı değil, meydanlarda hakkını arayanların mücadele ittifakıdır" dedi.

“BİR ROKET PARASIYLA KAÇ LABORATUVAR KURULUR?”

Ülkenin iktidar ve muhalefet tarafından emperyalist tekellere pazarlandığını dile getiren Başkavak, "Biri para için BAE’ye gidiyor. Diğeri İngiltere’den temiz para getireceğini söylüyor. Ülkeyi emperyalist tekellere pazarlıyorlar. Oysa ki en iyi yatırım barıştır. Bir F-16’ya verilen parayla kaç okul açılabilir? Bir TOMA’ya harcanan parayla kaç yoksul öğrenciye öğle yemeği verilir? Bir roketin parasıyla kaç okula laboratuar kurulabilir" diye konuştu.

“BÜTÇENİN HALKA KARŞI OLDUĞUNU GÖRÜŞMELERDE İTİRAF ETTİLER”

HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, bütçe görüşmelerinde AKP-MHP ittifakının halka karşı bütçe yaptıkları konusunda itiraflarda bulunduklarını belirterek şunları söyledi:

“Bütçeyi nasıl savaşa, faize, ranta yatırdıklarını bu görüşmelerde net bir şekilde anlattılar. Bir F-16 bombasının tanesi 400 bin dolar. Bu parayla kaç işçinin asgari ücretine katkı sağlanabilirdi, kaç sığınma evi açılabilirdi? Bir yerli bombanın fiyatı 1,2 milyon dolar. Savaş politikasının, tecridin yarattığı örneklerden sadece ikisini anlattım. Bu AKP ve MHP ittifakının zihniyeti. Peki karşısındaki ittifak ne yapıyor? Kürt sorununa çözüm yok. Kadınların eşitliğine, emekçinin sorunlarına çözümü var mı, doğa talanına bir çözümü var mı, yok. Emek ve Özgürlük İttifakı, bütün ezilmişlerin ittifakıdır.”

“EŞİT YURTTAŞLIĞI, LAİKLİĞİ KAZANACAĞIZ”

TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi Perihan Koca, Cumhur İttifakı’nın holdinglerin, cemaatlerin ittifakı olduğunu belirterek, “Öteki tarafta temiz para diyen sermayenin ittifakı var. Halkımızı bu iki ittifaka da mahkum bırakmayacağız. Faşizme de sermeyenin restorasyonuna da teslim etmeyeceğiz. Sanıyorlar ki halk çaresiz. Hayır, çare de umut da burada. Bizim çözümümüz net: Sermayenin tam karşısında, halkın yanında bir seçeneği savunuyoruz. Krizin faturasını biz ödemeyeceğiz. Halkın ihtiyaçlarını kamulaştıracağız. Eşit yurttaşlığı, laikliği kazanacağız. Kürt sorununda barışçıl çözümü getireceğiz, işçi cinayetlerini de kadın cinayetlerini de durduracağız. Saray saltanatını yıkacağız” dedi.

”ÜLKENİN SOLUK BORUSU”

Türkiye’deki problemlerin başında işsizlik ve yoksulluk geldiğini ifade eden TİP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Yunus Başaran, Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 1’lik kesiminin tüm paranın yüzde 53’ünü aldığını söyledi. Başaran, bu sistemden yoksulluğu bitirmesini, çevre sorunlarını çözmesini beklemenin hayalcilik olduğunu dile getirdi. Savaştan beslenen sistemin barışı, eşit yurttaşlığı tesis etmesini beklemenin güç olduğunu ifade eden Başaran, “Biz bunu zorlayacağız. Barışı elde etmek için elimizden geleni yapacağız. Emek ve Özürlük İttifakı bu ülkenin soluk borusu olmak zorundadır” dedi.

“SÖZ VE KARARIN İŞÇİ VE EMEKÇİLERDE OLDUĞU BİR ÜLKE”

SMF Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu, gelir dağılımında dünyanın en eşitsiz ülkeleri arasında Türkiye'nin de olduğunu belirterek, iktidarın toplumsal hakları alaşağı edip zengin zümrenin zenginleşmesi için çalıştığını dile getirdi.

2023 bütçesinde faize 565 milyar lira ayıran iktidarın, çiftçiye ise 54 milyara ayırdığını ifade eden Kayaoğlu, "Yoksuldan alıp zengine veren bir bütçe bu. Krizin faturasını, işçiye, kamu çalışanına, köylüye ödetecek bir bütçe. Hakları gasbedilen işçiler ve emekçiler buna mecbur değil. Yalnız bırakılan kadınlar buna mecbur değil. Söz ve kararın işçi ve emekçilerde olduğu bir ülke inşa edebiliriz. Eşit, özgür, adil ve demokratik dünya inşa edebiliriz. Emek ve Özgürlük İttifakı buna atılmış bir adımdır” dedi.

“CEZAEVLERİNE SES OLALIM”

Serbest kürsüde işçiler ve kadınlar söz aldı.

Mahpus annesi Necla Kocaman, cezaevlerinde bir yılda 73 mahpusun yaşamını yitirdiğini, 33 mahpusun intihar ettiğini belirtip "Cezaevlerine ses vermeliyiz. Zindanlara sahip çıkalım, tecridi kıralım” dedi.

“BİZİ İNSANCA YAŞAYABİLME UMUDU BİR ARADA TUTUYOR”

İşçi Tuğba Mergen, işçilerin sefalet ücretlere mahkum edildiğini belirterek "Ölmemeyi yaşamak zannetmemizi istiyorlar” dedi. Kadınlar öldürülürken, şiddet görürken İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı için öfkeli olduklarını dile getiren Mergen, “Çocuklarımızı tarikatlara teslim ettiler, bir öğün yemeği çok gördüler” ifadelerini kullandı. İnsanca yaşayabilme umudunun kendilerini birleştirdiğini belirterek "Bu ittifak ülkenin kaderini belirleyecek bir ittifak” dedi.

Kadınlar adına konuşan Pelin Songül Çiçek de “Emek ve Özgürlük İttifakı’nda, kadınların sözünü doğrudan söylediği ve uzun zamandır verilen mücadelenin somut karşılığını alacağı bir süreci birlikte inşa edeceğiz” dedi.

“GENÇLİĞİN KURTULUŞU ÖRGÜTLÜLÜKTE”

Gençler adına konuşan Mert Akyıldız, Erdal Eren’i anıp üniversite öğrencilerinin güvencesiz, yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kaldığını ifade etti. Akyıldız, "Seçilmiş öğrenci temsilcilerine, dekanlarla baskı artıyor. Buna karşı ODTÜ’den Boğaziçi’ne mücadele büyümeye devam ediyor. Ancak üniversite öğrencileri çözümü bireysel kurtuluşta arıyor. Erdal Eren son nefesine kadar örgütlü mücadeleden ve kararlığından ödün vermedi. Bugün bizim için de tek çözüm yolu budur” dedi.

“ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRIN”

Depo işçisi Suat Nacar, yılbaşında verdiğini yıl içinde geri alan bir sistemde asgari ücret 20 bin lira olsa da işçilerin hayatında çok şey değişmeyeceğini belirtti.

Önemli olanın işçilerin örgütlülüğü olduğunu dile getiren Nacar, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın "kırmızı çizgi" olarak açlık sınırını açıklamasına ve Pevrul Kavlak’ın “İmza atmamaktan başka yapacağımız bir şey yok’ sözlerine tepki gösterdi.

Nacar, "Tepedeki insanlar işçiyi bu kadar rahat satabiliyorlar. Emek ve Özgürlük İttifakı işçiler içerisinde heyecan yaratmış durumda. Biz ittifaktan şunu bekliyoruz. İşçilerin örgütlenmesinin önündeki engelleri kaldıralım. İşçiler örgütlensin, bakalım size ne güzellikler gösterecek. İş saatlerinin 7 saate düşürülmesini, mesai ücretlerinin ödenmesini sağlayacağız” dedi.

Kaynak: Evrensel