“Değişen Ders Kitaplarında Sekülerizm ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması”na göre, yenilenen kitaplarda kadın görünürlüğü azalırken seküler ögeler de daha az yer alıyor.

Burcu Karakaş'ın DW Türkçe'de yer alan haberine göre Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren 1., 5. ve 9. sınıflarda müfredat değişikliğine gitmesinin ardından kitaplar da yenilendi. Akademisyenler Dr. Canan Aratemur Çimen ve Dr. Sezen Bayhan tarafından hazırlanan "Değişen Ders Kitaplarında Sekülerizm ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması”, sekülerizm ve toplumsal cinsiyet konusunda yeni kitaplarda olumsuz ve sorunlu içerikler olduğunu ortaya koyuyor.

Friedrich Naumann Vakfı desteğiyle Karşılaştırmalı Eğitim Derneği'nin yayınladığı araştırma için ilköğretim ve ortaöğretim okullarında okutulan 16 Türkçe, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Tarih ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabı ve bu kitapların 2016 baskıları karşılaştırıldı. Araştırmaya göre, yenilenen 9. Sınıf Tarih ders kitaplarında toplumsal cinsiyet eşitliği içeriğinin tamamı ve seküler ögelerin çoğunluğu çıkarıldı.

KADININ GÖRÜNÜRLÜĞÜ AZALDI

Araştırmacılar Bayhan ve Aratemur, yeni kitaplarda daha ayrımcı ve eşitsizlikleri artırıcı bir söylem kullanıldığına dikkat çekiyor. Rapora göre, 2016 ve 2017 yılı 5. Sınıf Sosyal Bilgiler ders kitapları karşılaştırıldığında, yeni kitapta kadınların meslek sahibi olarak gösterildiği görseller azaldı. 2016 kitabının meslek tanıtım bölümünde kadınlar mühendis, veteriner gibi farklı meslek alanlarında görselleştirirken, 2017'de bu görseller yok.

Öte yandan, 2016 ve 2017 yılı 1. Sınıf Türkçe kitaplarında kadınların çalışma yaşamında gösterildiği görseller çok sınırlı şekilde yer alıyor. Ayrıca, 2016'da yayımlanan 9. Sınıf Tarih ders kitabında kadınları otorite ve siyasi güç sahibi olarak temsil eden içeriklerin çoğu, 2017 kitabından çıkarılmış. Örneğin, 2016'da Hititler'de kraliçenin yüksek statüsünü anlatan uzun bir bölüm varken, 2017'de kadının varlığına dair muğlak cümleler bulunuyor. Söz konusu kitapta, "hatun” kelimesinden bahsedilirken hatunun kadın ya da hükümdar eşi olduğu belirtilmeden, "Türk devletlerinde hatunlar söz sahibiydi. Aralarında devlet siyasetine yön verenler vardı” ifadeleri bulunuyor.

'NAMUS' KELİMESİNİN GERİ DÖNÜŞÜ

Dr. Bayhan, en çok "namus” kelimesinin geri gelmesine ve kadın konulu içeriklerin neredeyse tamamen çıkarılmasına şaşırmış. Bayhan, "Siyasal İslamcı müfredata geçildiğini düşünüyorum. Yeni bir tarih yazılıyor ve yenilenen müfredat iktidarın kadınla derdi olduğunu gösteriyor” diyor. 2016 yılı 9. Sınıf Tarih kitabında Hz. Muhammed'in kadın haklarına verdiği önem, "Siz kadınları tanrının emaneti olarak aldınız. Sizin kadınlar üzerine hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır” cümleleriyle yer alırken, kitabın 2017 basımında, "Siz kadınları tanrının emaneti olarak aldınız ve onların namusunu Allah'ın emri ile helal kıldınız” ifadesi göze çarpıyor.

Dr. Canan Aratemur, dinin toplumsal hayatın düzenleyicisi olma meselesinin işlendiğine işaret ederek, 2017 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında 2016'dan farklı olarak dinin hayatın her alanında etkin olması gereken bir öğreti olarak yer aldığını söylüyor. Yenilenen 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabının "Dinin İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi” bölümünde, "İnsanın inanma ihtiyacını karşılayarak fıtratına uygun yaşamasını sağlayan din, getirdiği kurallarla sosyal hayatı düzenler. Dinin sosyal düzenin oluşmasında önemli bir rolü bulunmaktadır” deniyor.

Dr. Aratemur ayrıca, şehitlik konulu içerik artışından da bahsediyor. "Şehit olma vurgusu çok var. Bütün hikâyeler Kurtuluş Savaşı ve 15 Temmuz darbe girişimi üzerine kurulu. 15 Temmuz anlatısı yeni bir ulus söylemi ve milli kimlik inşa etme aracına hizmet diyor” diyor. 2017 yılı 9. Sınıf Tarih kitabında, "Haçlı Seferleri'nden Moğol İstilası'na dek milletimiz kanının son damlasına kadar mücadele etmeyi mukaddes bir görev bilmiştir. Ülkemize yönelik saldırılar sadece sınırlarımız dışından gelmemiştir. Milletimizin 15 Temmuz gecesinde ortaya koyduğu kahramanlık öyküsünün gelecek nesillere aktarılması çok önemlidir” ifadeleri var.

"ÇOCUKLARIN DÜŞÜNMESİNE ENGEL OLAN BİR SİSTEM"

Seküler eğitim sistemini savunan veliler, bir yanda dini eğitim veren imam hatip okullarındaki artış ile maruz kaldıkları ideolojik dayatmaya karşı mücadele verirken, diğer yanda da düz okullarda giderek İslamlaşan müfredata tepkili. Yaklaşık iki senedir faaliyet gösteren "Bilimsel ve Laik Eğitim Hareketi” adlı oluşumun üyesi Hülya Şen, o isimlerden biri.

DW Türkçe'ye konuşan Şen, Türkiye'deki eğitim kalitesinden duyduğu memnuniyetsizliği, "Bu eğitim sistemi ile dünyayla rekabet etmeye çalışıyoruz ama mümkün değil” sözleriyle dile getiriyor.

Şen, üyesi olduğu "Bilimsel ve Laik Eğitim Hareketi” oluşumunun, düz okulların imam hatip okullarına dönüştürülme sürecine tepki göstererek eylem yapan velilerin bir araya gelmesiyle doğduğunu anlatıyor. Eğitim sisteminin evrensel, bilimsel ve seküler değerlerden uzaklaşmasıyla beraber veliler arasında oluşan rahatsızlık nedeniyle böyle bir oluşuma ihtiyaç duyduklarını söylüyor:

"Mevcut eğitim sistemine çocuğumuzu vermek zorunda kaldığımız için sıkıntı çekiyoruz. Çocuğa hiçbir şey katmayan, düşünmesine engel olan bir sistemle karşı karşıyayız ve her geçen gün daha da kötüye gidiyor.”

"GENÇLER DAHA ERKEK, DİNCİ VE MUHAFAZAKAR”

Dr. Ziya Toprak, AKP iktidarında eğitimde yaşanan değişimleri inceleyen bir araştırmacı. Kanada'daki McGill Üniversitesi'nde "Türk Eğitim Sisteminin Dönüşümü ve Neoliberalizmin Kültürü” başlıklı doktora tezi yazan Toprak, eğitim sisteminde dini ögelerin baskın hale gelmesinin eskiden imam hatip okulları üzerinden konuşulduğunu hatırlatarak, "Ancak artık normal okulların da dincileşmesi söz konusu. Tezim sırasında incelediğim kitaplarda cihatçı unsurlarla karşılaştım” diyor. Toprak, tezinde de yer verdiği, 2015 yılında İzmir Çiğli'de kaymakamlık tarafından çocuklara dağıtılan "Müslümanlar Kardeştir” kitabında, "Müslümanlar düşmanı yeniyorlar” başlığıyla çocuklara cihat çağrısı yapıldığına işaret ediyor.

Kendisi de öğretmen olan Toprak, İslamlaşan müfredatın toplumsal sonuçlarının görülmeye başladığını savunuyor:

"Daha dinci bir toplum olacağımız bir gerçek. Benim 20 yıl önce okuttuğum gençler şimdi üniversitede. Bugün onlarla buluştuğumda karşımda daha ‘erkek, dinci ve muhafazakar' bir grup durduğunu söyleyebilirim.”