Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan AKP Sarıyer İlçe Başkanlığı kurucularından Prof. Dr. Melih Bulu'yu protesto eylemleri sürüyor.

Bulu'nun atanmasından sonra istifa eden yöneticilerin ardından boşalan rektörlük kurulunda, Bulu ile beraber çalışmayı kabul eden bir rektör yardımcısı henüz bulunamadı.

Fundanur Öztürk'ün BBC Türkçe'de yer alan haberine göre 300'e yakın Boğaziçi Üniversitesi hocası ise Bulu'nun görevi bırakması için yürütülen çalışmalarda görev dağılımı yaptıklarını duyurdu.

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri her iş günü saat 12'de sırtlarını Rektörlük binasına dönerek atanmış Melih Bulu'yu protesto ediyor ve Bulu'nun istifasını talep ediyor.

Akademisyenler, 29 Ocak Cuma itibarıyla 20'nci nöbeti gerçekleştirdi.

Nöbetin ardından yapılan açıklamada, bu hafta da Boğaziçi Üniversitesi'nde hiçbir akademisyenin rektör yardımcılığı, danışmanlık ve genel sekreterlik tekliflerini kabul etmediği; üniversite senatosunun ve yönetim kurulu üyelerinin de Prof. Dr. Melih Bulu ile görüşmediği açıklandı.

Bulu'nun bir kez daha istifaya davet edildiği açıklamada, "Üniversite dışından ve üniversite bileşenlerine danışılmadan yapılan atamanın üzerinden dört hafta geçti. Bu gayrimeşru atama üniversitemizin idari işleyişini felce uğratmış olsa da bizler bu dört hafta içerisinde derslerimizi aksatmadan bitirdik" ifadeleri yer aldı.

Öte yandan Boğaziçi'nde görev yapan yaklaşık yaklaşık 300 akademisyenin katılımıyla gerçekleşen bir forumda, "mücadelenin hukuki, kurumsal ve iletişim boyutlarını takip edecek ve kamuoyu ile paylaşacak" çeşitli komisyonlar kurulduğu duyuruldu.

Peki, Melih Bulu neden şu ana dek kendisiyle üst yönetim kurulunda çalışacak üyeleri belirleyemedi?

BBC Türkçe'ye konuşan Boğaziçi Üniversitesi'nde Akademisyen Can Candan, Boğaziçi Üniversitesi rektörünün öteden beri akademisyenler tarafından seçimle belirlendiğini belirterek, Melih Bulu'nun rektörlüğünün 'meşru olmadığını' ve üniversite içerisinde kabul görmediğini söylüyor:

"Kendi içimizde yaptığımız gayri resmi yoklamalar gösteriyor ki, Boğaziçi Üniversitesi'nde çalışan hocaların yüzde 98'i Bulu'nun bir an önce istifa etmesi gerektiği konusunda hemfikir. Akademisyenlerin elbette birbirinden farklı hayat görüşleri ve siyasi görüşleri var ancak herkes, siyasi otorite tarafından yapılan bir müdahale ile akademisyenlerden habersiz rektör atanamayacağı konusunda birleşiyor.

"Akademisyenler seçim olmasını savunuyor ve üniversitenin özerk, özgür ve demokratik bir kurum olması gerektiği ilkemizin arkasında duruyor. Zaten Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin, öğrencilerinin ve mezunlarının bu ilkelerin arkasında durmaması nadirdir. Maalesef eski öğrencimiz Bulu, bu istisnanın bir örneğidir."

Bulu ise protestolara ilişkin basına yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer vermişti:

"Protesto eden öğrencilere çok saygı duyuyorum ama diğer taraftan da demokrasiye inanıyorlarsa da uzlaşma kültürüyle beraber düşünmeleri gerekiyor. İlla benim dediğim olacak diye bir söylemle girilirse bu demokrasi olmaz. Mutlaka tarafların asgari müştereklerde anlaşmaları lazım.
"Dört yıl sonra Boğaziçi bugün bulunduğu noktanın çok daha üzerinde olacak. Girişimci araştırma üniversite modeli benim düşüncemin temellerini oluşturuyor. Boğaziçi'ndeki inovasyon ekosisteminin geliştirilmesi benim yine diğer bir hayalim. Boğaziçi'ne gelen öğrencilerin üniversiteye geldikleri zaman heyecan duymalarını istiyorum."

KİMSE BULU İLE ÇALIŞMAYI KABUL ETMİYOR

Rektör Kurulu rektör, yardımcıları ve danışmanlarından oluşuyor.

Melih Bulu'nun atanmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi Rektör Kurulu'ndaki bu kadrolarda aralarından Rektör Danışmanı Zafer Yenal'ın da bulunduğu kişiler istifa etti.

Bütün fakültelerdeki dekanların eski ve seçilmiş rektörlerden oluştuğunu, senatonun da hala görevde olduğunu söyleyen Candan, "Rektör kurulundaki arkadaşların hepsi istifa etti. Şu anda üniversitenin en tepedeki yönetim kadrosu boş. Bir tek, üniversite tarafından kabul edilmeyen eski öğrencimiz var ama birlikte çalışacağı yönetim kadrosu yok" diyor.

Üniversitenin bir aydır bu şekilde yönetildiğini hatırlatan Candan, Bulu'nun imza yetkisini kampüste demokratik eylemleri etkilemek için kullandığını belirtiyor:

"Meşruiyeti kabul edilmiyor ve insanlar onunla çalışmak istemiyor ancak bir yandan da imza yetkisi var. Örneğin kampüse polis sokabiliyor, özel güvenlik birimlerine 'rektörlük etrafına şerit çekin' ya da 'öğrencilerin çadırlarını kaldırın' talimatı verebiliyor."

BBC Türkçe'nin konuştuğu üniversite kaynakları, Melih Bulu'nun yönetim kadrosuna atamak için üniversite içerisinden çeşitli akademisyenlere teklif götürdüğünü ancak hiçbirinden kabul alamadığını söylüyor.

Candan, şöyle anlatıyor:

"Sosyal medya üzerinden 'Ben Boğaziçi'ni idare ediyorum, her şey normale döndü' gibi bir algı yaratmak istiyor ancak durum böyle değil. Bir sürü kişiye telefon etmiş; dekanları, üniversite yönetim kurulunu, senatoyu ve bölüm başkanlarını davet etmiş ancak bütün arkadaşlar, 'Teşekkür ederiz, biz gelmiyoruz' demiş. Görüşmeyi kabul edenlerse, 'Yanlış yapıyorsun, istifa et' dediklerini söylüyor. Bu konuda müthiş bir birliktelik ve çoğunluk söz konusu."

AKADEMİSYENLİK KADROSU YOK

Melih Bulu'nun rektör olabilmesi için, yasa gereği bir kamu üniversitesinde akademisyenlik kadrosu olması gerekiyor.
Ancak Bulu ne Boğaziçi Üniversitesi'nde ne de başka bir kamu üniversitesinde kadrolu bulunuyor.
Teoride Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'nden akademisyen kadrosu edinmesi de seçenekler arasında ancak akademisyenler, Bulu'nun oldukça zor bir eleme sürecinden geçmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Candan, herhangi birinin Boğaziçi'nde akademisyen olabilmesi için belirli aşamalardan geçmesi gerektiğini söylüyor. Buna göre Bulu'nun önce üniversitedeki branş bölümüne başvurması, ardından bölüm kurulunun toplanıp bir kadro açıp açılmayacağına karar vermesi gerekiyor.
Kadro açılması halinde sadece Bulu'nun değil diğer adayların da başvuruları alınıyor ve adaylar arasında liyakate dayalı bir seçim gerçekleşiyor.
Bölüm kurulunun belirlediği isim ilk önce fakültenin, sonra Üniversite Yönetim Kurulu'nun onayına sunuluyor.
Candan'a göre, Bulu'nun böyle bir eleme sürecinde rakiplerini geçebilmesi oldukça zor:
"Bu eski öğrencimiz böyle bir başvuruda bulunsaydı anlaşılan o ki olumlu bir cevap alamazdı. Çünkü geçmişte akademik intihal yaptığına dair itiraf niteliğindeki sözleri mevcut."

Ancak Candan, Bulu'nun rektör olabilmek için Boğaziçi'nden değil bir başka kamu üniversitesinden akademisyenlik kadrosu alma yoluna başvurabileceğini söylüyor:
"Duyumlarımıza göre, bir başka üniversiteden kadro alıp da ardından görevlendirmeyle Boğaziçi'nde rektörlük pozisyonuna gelebilmesi mümkün olabilir. Siyasi iradenin bu teknik sorunu YÖK aracılığıyla bir şekilde çözeceğini düşünüyorum. Bu da bir kez daha YÖK'ün Türkiye'de akademi için ne kadar sıkıntılı bir kurum olduğunu gösterecek."