Suriye’de 2011 yılında başlayan ayaklanma kısa sürede vekalet savaşına ve bir süre sonra da IŞİD başta olmak üzere radikal örgütlerle mücadeleye dönüştü.

IŞİD’le askeri mücadelenin büyük ölçüde tamamlandığı son aylarda Suriye’deki siyasi durumun seyri ve Kürtlerin durumu gibi konulara ilişkin tartışmalar iyice arttı. G

eçtiğimiz günlerde Şam ve Kürtler arasında görüşmelerin başladığı duyuruldu. Bununla birlikte “Kürtler nasıl bir model talep ediyor ve Şam’ın teklifi ne?” gibi soruların yanı sıra “ülkedeki ABD askeri varlığı çekilecek mi?”, “Türkiye, politika değiştirir mi?” gibi sorular da tartışılmaya başlandı.

Lübnanlı Araştırmacı-Yazar Enis Nakkaş dünya ve Arap basınında sıkça gündeme gelen bu tartışmaları Amerika’nın Sesi’nden Hediye Levent’e değerlendirdi.

Nakkaş, Kürtlerin Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesine yeşil ışık yakılan dönemde ABD’den bekledikleri desteği alamadıklarını hatırlatarak, “Kürtler hayal kırıklığı yaşadı ve Suriye devletine daha fazla yaklaştı. Ardından da görüşmeler başladı” dedi.

“Kürtler federasyon ya da bölünme istemiyor” diyen Nakkaş, “Suriye’de mahalli idareler kanunu anayasada var ancak askıya alındı. Tekrar aktive edilecek. Devlet kurumlarının yerel idarelere devri aşamalı olarak yapılacak. Önümüzdeki Eylül ayında Suriye’de yerel yönetimler seçimleri yapılacak ve Kürtler de katılacak” diye konuştu.

Türkiye ve Suriye’nin Kürtler nedeniyle anlaşabileceği iddialarına katılmayan Nakkaş, “Kürtler bölünmeyi veya federalizmi istemiyor. Suriye Devleti Kürtlere neden saldırsın? Kürtler de devletin vatandaşı ve mahalli idareler kanunu çerçevesinde devlete tabi olacaklar” dedi.

Şam ve Kürtler arasında görüşmelerin başlamasının ardından ortaya çıkan en önemli sorulardan biri de YPG’nin ve polis gücü olan Asayiş’in ne olacağı...

Nakkaş, “YPG’nin Suriye ordusuna, polis gücü Asayiş’in de polis teşkilatına entegre edileceğini” söyledi.

Mahalli idareler kanununun din, mezhep veya ırkla ilgili bir taksimat içermediğine vurgu yapan Nakkaş, aktive edilmesi planlanan uygulamanın bütün Suriye’yi kapsayacağını kaydetti.

Nakkaş, “Suriye’nin her yerinde teröre karşı savaşan gruplar Suriye ordusuna entegre edilecek. Türkiye’nin desteklediği gruplar da devlete tabi olacaklar. Lübnan’da devlete karşı savaşan milisler vardı. Anlaşma yapıldı ve bunlar orduya, polis gücüne entegre edildi. Bugün Suriye’de de devlete karşı savaşanlarla anlaşmalar yapıldı ve şimdi devlet için savaşıyorlar. Türkmen polis gücü polis olarak kalmak istiyorsa devletin polis teşkilatına tabi olacak. Mahalli idareler uygulamasına göre bir bölgede Türkmenlerin ağırlıklı olmasıyla Kürt ağırlıklı olması arasında fark yok” dedi.

‘RADİKALLERE OPERASYON, ILIMLILARLA UZLAŞMA’

Suriye içindeki birçok noktada Suriye ordusu ile El Kaide uzantılı Nusra Cephesi başta olmak üzere çeşitli radikal örgütlerle yapılan anlaşmaların ardından çok sayıda örgüt mensubu İdlib’e nakledildi.

Suriye ordusunun İdlib’e yönelik Rusya destekli bir askeri operasyon yapılması bekleniyor ancak kentteki bazı grupların garantörü olan Türkiye’nin olası operasyona nasıl tepki vereceğine ilişkin farklı görüşler öne sürülüyor.

Nakkaş, İdlib’e karşı operasyonun yavaş da olsa başladığını ve TSK ve birlikte hareket ettiği gruplar tarafından yürütüldüğünü söyledi.

Bu durumu “bir çeşit aleni olmayan ortak operasyon” şeklinde tanımlayan Nakkaş “Türkiye neden böyle birşey yapsın?” sorusunu şöyle yanıtladı;

“Çünkü Rusya Türkiye’ye ‘artık senin çıkarına olan şey uzlaşmaktır. Savaşmaya devam mı etmek istiyorsun? Ben bütün Suriye’yi savunuyorum. Esad’a karşıysan karşı olmaya devam et ama silahlı gruplarla ilgili birşey yapman lazım’ dedi.

Türkiye de Suriye’deki savaşta kaybeden tarafta olmak istemiyor. Bu nedenle savaşın tarafı ülke iken çözüm arayan ülke oldu. İdlib’deki radikaller Türkiye’ye de tehdid.

Türkiye’nin garantör olduğu bölgelerdeki Nusra Cephesi gibi radikal örgütlerin mensupları öldürülecekler, sağ kalanlar yargılanacak. Radikal olmayanlarla Suriye Devleti ve ordusu arasında görüşme yapılacak.”

​‘TÜRKİYE VE SURİYE EBEDİYEN DÜŞMAN KALAMAZ’

Türkiye’nin Suriye’deki ayaklanmanın ilk dönemlerinden itibaren sert politikalar yürüttüğünü hatırlatan Nakkaş, “doğrudan görüşmelerin başlaması” gerektiğini söyledi.

Nakkaş, “Türkiye, Suriye’de büyük tahribata sebep oldu ancak ebediyen düşman kalınamaz. Stratejide hata varsa düzeltilmeli ve barışçıl politikalara dönülmeli. Ebediyen düşman kalamazlar” dedi.

Lübnan, Irak ve Suriye’deki savaşlardan ders alınması gerektiğini belirten Nakkaş, bölge ülkeleri arasında AB benzeri ve hukuk sistemi ile güvence altına alınmış konfederal sistem oluşturulması gerektiğini savunuyor.

Nakkaş, bu sistemin ilk adımının Suriye’deki savaşa taraf olan ülkelerin görüşmelere başlamaları ile atılabileceğini söyledi.

2011 öncesi Türkiye’nin dış politikasına atıfta bulunan Nakkaş, “2011 öncesi Türkiye-Suriye arasında serbest bölge kuruluyordu, sınırlar açıktı, ülkeleri birbirine bağlayan otoban projeleri vardı. Bölge ülkelerinin hepsinin çıkarına olacak konfederal sistemin temelini de hukuk oluşturmalı” dedi.

​‘ABD KISA SÜRE İÇİNDE ÇEKİLECEK’

Suriye’de yeni anayasanın hazırlanması gibi siyasi sürecin başlamasıyla birlikte tartışılmaya başlanan bir diğer konu da Suriye’deki ABD askeri varlığının durumu.

Trump ve Putin’in Helsinki’de biraraya gelmelerinin ardından “ABD güçlerinin Suriye’den çekileceği” öne sürülüyor.

Nakkaş da “ABD’nin birkaç ay içinde Suriye’den çekileceği” görüşüne katıldığını belirterek, “ABD askerlerinin Suriye’de kalması için bir sebep yok. Kürtlerle Suriye Devleti de görüşmeye başladı. Kürtlerin kontrolündeki bölgeler de Suriye ordusunun denetimine geçecek. Bu durumda ABD askerleriyle Suriye ordusunun karşı karşıya gelmeleri mümkün ve kalmaya devam ederse hedef haline gelir” dedi.

ABD’nin Suriye’deki varlığının sebeplerinden birinin İsrail’in güvenliği olduğunu hatırlatan Nakkaş, “artık bunun da geçerliliği yok” dedi.

Kaynak: Amerika’nın Sesi