Suriye'nin kuzeyindeki öz yönetim (self administration) ile Şam arasında devam eden düzensiz görüşmeler bir süredir yapılamıyor.

Görüşmelere korona salgını, İdlib’te gerginliğin tırmanması ve ekonomik krizin derinleşmesi gibi sebeplerle ara verildiği belirtiliyor.

Taraflar arasında henüz restleşmeye varan bir gerginlik yok ve müzakere kapısı hâlâ açık tutuluyor ancak uzmanlar taraflar arasında güven başta olmak üzere birçok sorun olduğunu söylüyor.

Peki, Şam ile Fırat’ın doğusundaki öz yönetim birbirine nasıl bakıyor?

Öz yönetim mi, Kürt yönetimi mi?

İki taraf da Fırat’ın doğusundaki yapıyı öz yönetim olarak nitelendiriyor.

Öz yönetime Kürtlerin yanı sıra Arap aşiretler ve bölgedeki diğer etnik gruplar da dahil. Öz yönetim tarafından yapılan açıklamalarda bu çoğulcu yapı vurgulanıyor.

Ancak Şam, öz yönetimi Kürt yönetimi olarak değerlendiriyor.

Kürtlere göre, öz yönetimin temelini Kürtler atmış olsa da Araplar başta olmak üzere diğer etnik gruplarla birlikte çoğulcu bir sistemin kurulmaya çalışıldığı kabul edilmeli.

Bu çerçevede YPG, polis gücü Asayiş ve Suriye Demokratik Güçleri gibi silahlı yapıların sadece Kürtlerden oluşmadığı vurgusu öne çıkıyor.

Şam ise, öz yönetimde Kürtler dışında etnik grupların olduğunu kabul etmekle birlikte yönetimi Irak benzeri bağımsızlık niyeti olan bir hamle olarak görüyor.

Şam’a göre, öz yönetim içinde Araplar dahil çeşitli etnik grupların bulunmasının sebebi o bölgedeki demografik yapı.

Kürt nüfus, Kamışlı ve Haseke başta olmak üzere ülkenin kuzeyinde yoğunlaşmış olsa da çoğunluğu oluşturmuyorlar.

Bu bakış farkı taraflar arasında güvensizlik başta olmak üzere birçok sorunun temelini oluşturuyor.

BAĞIMSIZLIK MI, SURİYE'NİN BÜTÜNLÜĞÜ MÜ?

Suriye Parlamentosu’nun Kürt vekillerinden Riyad Tavus, Şam’ın öz yönetime bakışına ilişkin soruya, “Kürtlerin haklarının da Ermeniler, Hristiyanlar, Çerkesler ve diğerleri gibi güvence altında olduğunu” ifade ederek kanunlarından sapılmasına izin verilemez” diyor.

PEKİ, SAPMADAN KASIT NE?

Suriyeli gazeteci Canpolat Shikay'a göre, “Şam tek yönetim, tek ordu, tek dışişleri bakanlığı, tek bayrak altında yönetim konusunda ısrarlı; Kürtler ise federalizm konusunda ısrar ediyor.”

Önde gelen Kürt siyasetçilerden Salih Müslim, öz yönetimin Kürt yönetimi olduğuna veya Kürtlerin federalizm-bağımsızlık istediğine dair yaklaşımları reddediyor.

Müslim, "Biz Suriye’nin bir parçasıyız. Suriye’nin içinde kalacağız ancak buradaki rejimi (Şam yönetimi) beğenmiyoruz. Suriye demokratikleşecektir ve haklarımız da vardır ama Suriye’nin içindedir. Hiçbir zaman parçalamayı istemiyoruz. Demek istediğim, Şam’da kim olursa olsun beraber geçineceğiz (yaşayacağız)” diyor.

Öz yönetimin Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Müslim, "Yeni bir sistem kurmak istiyoruz, amacımız budur. Burada (Fırat’ın doğusu) yaptıklarımız, kurduğumuz sistem Suriye’nin bütünlüğü içindedir. Biz, buradaki sistemi yerleştirmeye çalışıyoruz” diye konuşuyor.

Suriye Demokratik Meclisi'nden Gabriel Shamoun, “taleplerinin öz yönetimin Şam tarafından tanınması olduğunu ancak Suriye çapında bir değişim için bunun tek başına yeterli olmayacağını” söylüyor.

Shamoun’a göre, değişim sürecine muhalefet (Şam’ın kabul etmediği dış muhalefet) ve Suriye hükümeti dahil bütün taraflar katılmalı. Ancak Şam, politik çözüme yönelik inisiyatif göstermiyor.

YÖNETİM MODELİ NE OLACAK TARTIŞMASI

Şam ile öz yönetim arasındaki fikir farklılıklarının kilitlendiği nokta, tarafların, “Yeni Suriye’nin yönetim modeli ne olacak?” sorusu.

Gazeteci Canpolat Shikay’a göre, “Şam, bir federatif veya konfederatif yapının kurulması fikrine karşı ve güçlü bir merkezi devletten yana.”

Bu çerçevede Şam’ın genişletilmiş mahalli idareler kanunu formülünü istediğini belirten Shikay, “Kürtler, geniş bir otonomi veya Suriye federasyonu içinde özerk yönetim istiyorlar. Ancak Şam, (yeni yönetim modelinde) tek ülke ve valilikler görüyor. Belki Haseke gibi bazı yerlerde vali Kürt olabilir veya halk tarafından seçilebilir ki Haseke'de bir Kürt vali Arapların desteğini almadan kazanamaz. Çünkü Araplar daha fazla. Belediyelerde başkan yardımcısı, temsilci kotası uygulanabilir” diyor.

DW Türkçe’den Hediye Levent’in haberine göre, Kürt siyasetçi Salih Müslim, "öz yönetim olarak taleplerinin decentralization” (sorumluluğun ve gücün merkezde toplanmadığı bir sistem) olduğunu söylüyor.

Müslim, Şam ile öz yönetim arasındaki görüşmelerde henüz yönetim modeli tartışması aşamasına ulaşılmadığını belirterek, “Hiçbir zaman mahalli idareler yasasına dönmek istemiyoruz. Decentralization istiyoruz. Nerede bir yönetim, idare varsa siyasi karara da ortak olmalıdır. Aksi takdirde eski yönetim (anlayış); yolla, çöple uğraşmak meselesi değil… Bütün Suriye için istiyoruz ve (Suriye'ye) çok da uygundur. Süveyda'da, Dera’da aynı şeyi istiyorlar. Demek ki bütün Suriye’ye uygulanabilir bir projedir” diye konuşuyor.

ABD İLE İLİŞKİLER

Kısa süre önce öz yönetim bünyesindeki PYD ve 20’den fazla siyasi hareket ve parti, koordinasyon amaçlı olduğu belirtilen bir çatı yapı kurdu.

Yine, Suriye'nin kuzeyinde etkili olan PYD ve ENKS, aralarındaki sorunları çözmek ve siyasi-askeri ortak bir koordinasyon oluşturmak için başlatılan uzlaşma sürecini sürdüreceklerini duyurdular. Bu duyuru ABD’nin ve Fransa’nın devreye girmesinin ardından geldi.

“Kürt hareketler birleşiyor” ve “bağımsızlığın alt yapısı hazırlanıyor” gibi yorumlara da sebep olan bu gelişmeler Şam’ın ABD-öz yönetim ve Kürtler arasındaki ilişkilerden duyduğu rahatsızlığı daha da artırdı.

Suriyeli parlamenter Riyad Tavus bu konuda, “ABD’nin varlığı ve Fransız desteği ile gerçekleşen diyaloğun veya alınan kararların tarafı değiliz. Alınan kararlarla, bu kararların etkileri veya sonuçları ile ilgilenmiyoruz. Nihayetinde, son aşamada Suriye’nin bölünmesi niyeti taşıyan girişimler. Ve bu girişimlerin hedefi Suriye devletine, yapısına, gerçekliğine ve kurumlarına zarar vermek” diye konuşuyor.

Salih Müslim, Şam’ın ABD ile öz yönetim arasındaki ilişkiyi “masadan kaçmak için gerekçe” olarak kullandığını savunarak ABD ile ilişkileri konusunda “İrademizi kimseye kaptırmadık, kaptırmak da istemiyoruz” diyor.

Suriye Demokratik Meclisi'nden Gabriel Shamoun’a göre, öz yönetim ve ABD arasındaki ilişki teröre karşı mücadele çerçevesinde gelişti ve Şam’a karşı bir işbirliği değil.

Gazeteci Canpolat Shikay ise, PYD ile Erbil destekli ENKS yakınlaşmasının Türkiye’nin tepkilerini azaltma amacı taşıdığını savunuyor. Shikay’a göre, Türkiye PYD’yi PKK’nın uzantısı olarak değerlendirdiği için PYD’nin müzakere süreçlerine katılımına karşı çıkıyor. ABD, Türkiye’nin ılımlı baktığı ENKS gibi hareketlerle PYD’yi bir araya getirerek “PYD-PKK algısını kırmaya çalışıyor.”

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Şam ile öz yönetim ve Kürtler arasındaki müzakerelerin nasıl seyredeceği oldukça belirsiz.

Gazeteci Canpolat Shikay'a göre, Şam Suriye’deki ABD varlığını ve Kürtlerin hamlelerini tehlike olarak görüyor ancak İdlip’teki durumu ve El Kaide gibi radikal örgütlerin yayılmasını öncelikli tehdit olarak değerlendiriyor.

Shikay, “Eğer Kürtler ilerleme kaydetmek istiyorlarsa bu dönemde denemeliler. Çünkü İdlip dosyası kapandıktan sonra çok şey değişecek ve Şam’ın Kürt dosyasına bakışı çok değişecek.”

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe