Bütün Mısır halkı, Tahrir meydanında toplanan yüz binlerce insan, dünya televizyonları, Mısır’da olanlara kulak kabartmış, yüz milyonlarca dünya vatandaşı, dünyadaki haber ajanslarından yayınlanan Mübarek’in gidebileceğine ilişkin bilgiye güvenerek bu olaya tanıklık etmek ve Mısır halkının sevincine ortak olmak umuduyla gözlerini televizyon ekranlarına dikmiş bekliyorlar. Dünyanın önde gelen belli başlı haber kanalları bu olayı dünyaya duyurmak için Tahrir meydanından canlı yayın yapıyorlar.

Nihayet, diktatör gecikmeli de olsa televizyon ekranlarında beliriyor. Ülkesini nasıl sevdiğini, bütün hayatı boyunca ona hizmet ettiğini, dış müdahaleler önünde asla boyun eğmeyeceğini, her zaman Mısır halkının mutluluğu ve refahı için çalıştığını, bundan sonra da böyle yapacağını bildiriyor. Hayatı boyunca nasıl büyük bir yurtseverlik duygusuyla ülkesine hizmet ettiğini, Mısır halkının da böyle yapması gerektiğine inandığının altını çiziyor.

SIRA DIŞ GÜÇLERE DE GELECEK

Bu gibi durumlarda her zaman başvurulduğu gibi, sıra dış güçlere de gelecek. Nitekim, geliyor da. Nasıl hiçbir dış dayatmayı kabul etmediğini ve Mısır halkının da dış dayatmaları kabul etmeyeceğini ve boşa çıkaracağını ileri sürüyor. Sanki yıllardır Amerika’nın kucağında oturmamış gibi, sanki Amerika’nın bölgeye dönük gerici politikalarının önde gelen figüranlarından değilmiş gibi. Sonra derken Mısır’da ayaklanmalar sırasında yaşanan can kaybından duyduğu üzüntüden, bunun kendi vicdanında nasıl büyük acı yarattığından söz ediyor. Sanki bu cinayetler kendine bağlı kiralık çeteler tarafından işlenmemiş gibi, bu korkunç suçları işleyen insanların şiddetle cezalandırılacağından dem vuruyor, söz veriyor.

Mısır halkının birlik ve beraberlik içinde olmasının, böyle olduğunda bütün güçlüklerin üstesinden geleceğine inandığının altını çiziyor. Sokaklardan yükselen Mısırlıların taleplerini bildiğini, bunları anladığını ve bunların karşılanması için gerekli her şeyin yapılacağını ve bunu sağlamak için kendisinin çalışacağını anlatıyor. Belli ki, arkasından kötü haber gelecek.

HİZMET (!) ETMEYE DEVAM EDECEĞİM

Kötü haber tez ulaşır misali, yetkilerinin önemli bir kısmını işkenceci olduğu tescilli temsilcisine devredeceğini nihayet dışa vuruyor. Özeti, “yetkilerimin önemli bir kısmını yardımcım Ömer Süleyman’a devrediyorum” demek, “Gitmiyorum, Eylül’de dolacak görev süremin sonuna kadar Mısır’a hizmet (!) etmeye devam edeceğim” demek oluyor.

“Yetkilerimin önemli bir kısmını yardımcıma devrediyorum” dediği anda, bizim anlı şanlı haber kanallarımız NTV ve CNN Türk, ekranın altında “Mübarek devretti” diye büyük yazıyla sonucu geçiyor. Önce yanlış mı okuyorum diye gözlerim fal taşı gibi açılıyor. Hayır, doğru okuyorum, şaşkınlığım yerini öfkeye terk ediyor. Bu kadar net bir açıklamadan böyle çarpık bir sonuç çıkarmak, her halde müthiş bir becerinin sonu olsa gerek diye kızgınlıkla, tekrar uluslararası haber kanallarına geçiyorum. BBC ve CNN “Mübarek gitmiyor” diye başlık atıyorlar.

“GET OUT, GET OUT-  DEFOL, DEFOL”

Tahrir meydanında büyük bir hayal kırıklığı ve öfke: İnsanlar, “Get out, Get out-  Defol, defol” diye hep bir ağızdan haykırıyorlar. Bizim anlı şanlı haber kanalları neyse ki, durumu düzeltiyorlar: “Mübarek bırakmadı, devretti” şeklinde bir düzeltme yapma ihtiyacı duyuyorlar. Ancak bu kez yanlış başka bir şekilde sürüyor. Uluslararası kanallar, Mısırlıların öfkesinden söz ederken bizimkiler hayal kırıklığından söz ediyorlar. Uluslararası kanallar, Tahrir’de patlayan televizyon ekranlarından yansıyan öfkeyi veriyorlar. Bir hayal kırıklığından ziyade, gerçek anlamda bir öfke söz konusu olan. Uluslararası haber kanalları, bu satırların yazıldığı anda, insanların devlet televizyon binasına doğru yürüyüşe geçtiklerini bildiriyorlardı…

DÜNYANIN KENDİ ETRAFLARINDA DÖNDÜĞÜNÜ SANISI

Bütün diktatörlerin sonu benzer biçimde tamamlanıyor: Kendilerini dünyanın merkezinde gördüklerinden, ayaklarının altından kayan toprağı fark edememe durumu; dünyanın hala kendi etraflarında döndüğünü sanısı; yeni duruma adapte olamama gerçeklikten mutlak bir kopuş olarak kendini dışa vuruyor.

Bu akşamki gelişmeler, Mısır halkının taleplerinin karşılanmasından çok uzak, bir askeri darbeye işaret ediyor. Yarın ne olacağını kestirebilmek güç. Ancak Mısır gerçek anlamda bir devrimci durumun içinden geçiyor, dileğimiz bu heyecanın karşılığını bulmasıdır.

DEMOKRAT HABER ANALİZ / Ferhat İyidoğan