Abhazya Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ın beklenmedik ölümü Gürcistan ile Abhazya arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceği konusunda birçok tahmin doğurdu. Kavkazki Uzel’den Alena Mihailova, tanınmış Gürcü Siyaset Bilimci Paata Zakareişvili ile Abhazya- Gürcistan ilişkilerini konuştu.

Alena Mihailova: 30 Mayıs 2011’de gazeteciler için düzenlenen geleneksel brifingte Gürcistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Nino Kalandadze şunu söyledi: “Abhazya Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ın ölümü Gürcistan ile Sohum yönetimi arasındaki ilişkileri değiştirmeyecek”. Onun ifadelerine göre ‘Abhazya bölgesi halen işgal altında iken ve durum işgalci güçler tarafından yönetilirken tahminde bulunmak çok zor, ancak durum önemli bir değişiklik göstermeyecek’. Peki siz ne düşünüyorsunuz, eğer Bagapş’ın yerini Ankvab alırsa, Gürcistan’ını politikası değişir mi?

Paata Zakareişvili: Hiçbir şey değişmez. Gürcistan yönetimi Abhazya’ya kapılarını kapadı. Onlar için orada ne olduğu önemli değil, Bagapş ya da Ankvab fark etmez. Biz Bagapş ile değil genel olarak Abhazya ile konuşmuyorduk. Eğer Gürcistan, Abhazya ile diyalog kurmak isteseydi, Bagapş’tan daha iyi bir isim bulamazdı. Bagapş, akıllı, basiretli, esnek biri idi ve Abhaz toplumunu Gürcistan tarafıyla müzakereler yapılması gerektiğine ikna edebileceği gibi Gürcistan yönetimi ile de ortak bir dil bulabilirdi. Ama biz Abhazya tarafı ile müzakereleri reddettik. Bundan dolayı orada Ankvab, Şamba veya Hacimba’nın olması, şu anki Gürcü yönetimi için bir anlam ifade etmiyor.

Yani Gürcistan için Abhazya Devlet Başkanının kim olacağı bir anlam ifade etmiyor mu diyorsunuz?

Gürcistan’ın kendisi değişikliği görme yeteneğine sahip değil, değişikliği kabul etmeye hazır değil ve buna bağlı olarak da Abhazya tarafı ile müzakere sürecine başlamaya hazır değil.

Raul Hacimba’nın Abhazya Devlet Başkanlığı seçimlerini kazanma şansı nedir?

Hacimba 2009 seçimlerinde düşük bir oy aldı ve dördüncü sırada kaldı. Oylarını fazla arttırma şansı yok.

Diğer adaylar hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Aslında Abhazya’da beş veya altı aday çıkabilir ve rekabet edebilirler fakat iki güçlü aday var: Sergey Şamba ve Aleksandr Ankvab. Eğer ikisi de aday olursa, ilk turda kazanamazlar, ikinci turda ise büyük ihtimalle Ankvab kazanır. Diğer muhtemel adaylar; Raul Hacimba, Beslan Butba ve İçişleri Bakanı Leonid Dzapşba. Bunların dışında bazı insanlar da aday olmak isteyebilir, ama yüzde 0,1’den fazla oy alamazlar.

Seçimi bu beş kişi belirleyecek. Onlar farklı kombinasyonlarda birbirlerini güçlendirebilir veya zayıflatabilirler. Bu anlamda Hacimba’nın şansı en az… Her ne kadar ideolojik değişim potansiyeli Abhaz toplumunda varsa da şu anda şanslı olanlar Şamba ve Ankvab. Her ikisi de Bagapş’ın ekibinden. Bagapş’a kıyasla Şamba daha liberal ve daha demokrat, Ankvab ise daha cesur, daha doğrucu ve daha otoriter. Bagapş bu iki stil arasında ortadaydı. 

Onun gidişi ile iki uç kanat kaldı: demokrat ve otoriter. Fakat ikisi de Rusya yanlısı veya Gürcistan karşıtı olarak sivrilmiş değil. İkisi de öncelikli olarak Abhaz toplumunun çıkarlarını düşünüyorlar, daha sonra bu çıkarlar doğrultusunda Rusya ile iyi ilişkileri geliştirmek istiyorlar. Bence onlar, Gürcistan ile hiçbir şekilde diyalog kurmayacak olan Hacimba’dan farklı olarak eğer Gürcistan karşı olmasa, Gürcistan tarafı ile müzakerelere ve iyi ilişkiler geliştirilmesine karşı olmazlar.

Çok ilginç bir figür, hemen hemen beklenmedik aday ise Leonid Dzapşa. Dzapşa Abhaz toplumuna Ankvab ile aynı şeyi vaat edebilir. Ankvab bugün Abhazya’da çok popüler, Bagapş da öyle idi, ancak esnekliği ve yumuşaklığı nedeni ile Abhazya’da yolsuzluğa galip gelemedi. Abhazya’da yolsuzluk büyüyor. Birçok kişi Ankvab’ın gelmesini ve düzeni sağlamasını bekliyor.

Dzapşba da Ankvab gibi aynı idari sitilden yana, otoriter ve yolsuzlukla mücadeleye ağırlık veriyor. Ancak biz onun Rusya ile ilişkilerde hangi rolü oynayacağını bilmiyoruz. Ankvab’a dönersek, Rusya’ya çok eğilmeyeceğini biliyoruz, prensipli olacak. Rusya ise Abhazya’da şu anda Ankvab’ın önerdiği sitilin popüler olduğunu biliyor olmalı. Bunun içi de Ankvab’ın yerini Dzapşba’nın almasını isteyebilir. Ankvab’a karşı şu ana kadar dört eylem oldu… Leonid Dzapşba olayı, bu anlamda benim için daha esrarengiz ve ilgi çekici. Her halükarda seçimler ilginç ve heyecan verici olacak.

Peki Lakoba gibi ağırlığı olan isimler kimi destekleyecek?

Bence o kesinlikle Ankvab ile birlikte olacak. Lakoba, Ankvab’a göre Rusya’ya daha mesafeli olsa da, onlar aynı ekipten. Lakoba’nın Ankvab cephesini destekleyeceğini düşünüyorum, ama kendisi aday olmayacak. Lakoba’nın devlet başkanı yardımcısı olmasını mümkün görüyorum.

Peki Abhazya’daki diğer etkili insanlar?

Abhazya’daki etkili insanların çoğu Ankvab’ın etrafında gruplaşıyor. Yolsuzluk istemeyen girişimciler ve iş adamları Ankvab’da yeni bir şey görüyorlar.

Eğer Şamba devlet başkanı olursa, radikal değişiklikler beklememek gerekir. Siyasi ortam Bagapş’a göre daha demokratik olacak. Abhazya’da çok popüler olmayan sivil toplum ve demokratik güç Şamba etrafında toplanıyor. Şamba’nın başkanlığı söz konusu olursa Avrupa’ya daha fazla açıklık ve daha fazla iştirak olacaktır. Ancak, dış dünya için Bagapş ve Şamba idaresindeki durum arasında prensipte farklılık olmayacaktır. Özetle seçimlerin galibi Bagapş’ın ekibinden olacak, ancak yeni başkan stil olarak daha otoriter veya daha esnek olacak.

Şamba kazanacak olursa, Gürcistan ile ilişkileri düzeltme gayretine girer mi?

Hayır, hiçbir durumda böyle bir şey olmaz. Kazananlardan hiç biri Gürcistan ile ilişkiler konusunda bir şey yapmayacak. Gürcistan yönetimi ilişkileri, Abhazya’nın herhangi bir şekilde diyalog girişimde bulunmasına imkan vermeyecek şekilde kötüleştirdi. Onlar bize karşı tek bir adım atmazlar. Bizim Abhazya’ya karşı adım atmamız lazım. Ancak ‘Gürcistan’ın hangi adımından sonra Abhazya Gürcistan’a yaklaşır’ o da bir soru.

Her şey Gürcistan’a bağlı, Gürcistan’ın bu adımı atması lazım, ancak müzakereler, bu süreç için en iyi aday olan Bagapş döneminde de yürütülmedi.

Abhazya ve Gürcistan arasındaki müzakerelere ne zaman ara verildi?

Müzakereler Şevardnadze ve Saakaşvili döneminde de yürütüldü. Hatırlayın; İrakli Alasaniya Abhazya’ya gitti. 2006’da Gürcü askeri Kodor Vadisine girdiğinde müzakereler kesildi. Bu zamana kadar süreç stabil idi.

Yine hatırlayalım; Şamba 2006 Mayıs’ında Tiflis’e geldi, Krtsanisi’de bulundu, sokağa çıktı, moda caddesi Şarden’de gezdi değil mi? ‘Geleceğe anahtar’ belgesini getirdi. Bu oldukça ciddi bir adım idi. (görüşmeyi BM organize etmişti). Ancak biz tüm bu gayrete tükürdük. Saakaşvili askeri kıyafeti içinde, o zamanın savunma bakanı İrakli Okruaşvili ile birlikte Senaki’deki askeri üste idi. Herkes ise bu üssün ne olduğunu iyi biliyor: ‘Avrupa’daki en iyi üs’ ve ‘Abhazya’ya en yakın üs’, bu bir işaretti.

Biliyorum ki, Saakaşvili’yi Şamba ile görüşmeye ikna etmeye çalıştılar. Eğer Saakavşili  Ameriya’ya gitseydi, bu anlaşılır bir şey olurdu. Fakat Senaki’ye gitmenin anlamı neydi? Hiç değilse Şamba’yı selamlayabilir veya Sayın Şamba’nın Gürcistan’da bulunduğunu söyleyebilirdi. Bu barış adına bir adım olurdu.

Bunun ardından İrakli Alasaniya (Gürcistan devlet başkanının Gürcü-Abhaz anlaşmazlığındaki özel temsilcisi) hemen görevinden alındı ve BM’ye elçi olarak gönderildi. Anlaşmazlıkları çözme konuları ile ilgilenen devlet bakanı Giorgi Haindrav da hükümetten atıldı. Daha sonra ‘Kvintsiani projesi’ veya ‘Yukarı Abhazya’ adlı proje gerçekleştirildi. Böylelikle müzakere süreci bozuldu ve baskı dönemi başladı. Bu süreç savaşa hazırlık süreci değildi ama savaşa götürdü.

Buna benzer şey Güney Osetya’da da oldu. Orada ‘Sanakoyev projesini’ düşündüler. O zaman, Ağustos 2006’da Kodor vardı, Kasımda ise Sanakoyev. Barış müzakereleri tamamen kesildi ve Saakaşvili baskı politikasına başladı. Ama Rusya şöyle dedi: “Minder altı politika bizde daha başarılı oluyor” Sonuç olarak tüm bunlar 2008 savaşına götürdü.

Sizce Abhazya ve Güney Osetya’nın dış dünyadan izolasyonunu ve bu bölgelerin ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel yaşamının sadece Rusya’ya açık olmasını engellemek için ne yapmak lazım? ‘Tanınmamış bölge vatandaşlarının batı siyasi yapısı ve değerler sisteminin avantajlarına açıkça ikna edilebilmeleri’ için batılı partnerlerin nasıl hareket etmesi gerekir?

Bizim batılı partnerlerimizin 2008’e kadar hareket ettiği gibi. Gürcistan ‘akılsızca bir politika’ yürütüyor diyen diplomatlarla sıkı irtibatlarım var. Onlar şöyle diyorlar: “Oturduğunuz dalı kesiyorsunuz. Nasıl olur da Abhaz ve Osetlere batıya açılma imkanı vermezsiniz? Onlar Rusya’ya kapanıyor, bunun yerine onlara gerçek demokrasiyi görmeleri için Avrupa’ya, Amerika’ya gitmelerine imkan vermeli. Abhaz ve Osetlere Şengen alanının, ortak pazarın, avro ve ortak ordunun ne olduğunu görmelerine imkan vermek lazım. İzolasyon değil birlik gerekli. Siz bizi, Avrupalıları, Abhaz ve Osetlere vize vermemeye zorluyorsunuz. Bizim için siz, Gürcüler daha önemlisiniz ve biz de taleplerinize boyun eğiyoruz”.

Bu yönde Abhazya tarafında herhangi pratik adımlar atıldı mı?

Şu anda Abhazlar Brüksel ile doğrudan görüşmeye çalışıyorlar.

Avrupa Parlamentosunun bu kararına Gürcü hükümeti ve toplumu nasıl yaklaştı?

Gürcistan bu inisiyatifi alkışlamıyor. Entegrasyon Bakanı Eka Tkeşelaşvili, Avrupa’nın Abhazları Avrupa kurumlarına dahil etmek için değil, Abhazya’yı Gürcistan yapısına geri kazandırmak için çalışması gerektiğini açıkladı. Bu kesinlikle uzağı görmeyen bir politikadır. Şamba Tiflis’e getirdiği ‘Geleceğe anahtar’ belgesinde Avrupa… Avrupa… Avrupa’ kelimeleri yer alıyordu. Şimdi Gürcistan kendisi için önemli karaı almak zorunda. Ya Brüksel’in Abhazya ile doğrudan görüşmesine izin verecek ya da buna engel olacak. Ve o zaman Abhazlar Rusya’ya daha çok teslim olacaklar.

Bence Abhazya Gürcü yönetiminin umurunda değil. Onlar için Abhazların Avrupa’da temiz hava almasından, Rusya’da çürümesi daha iyi. Bu beni çok endişelendiriyor. Bence, biz Abhazlarla Avrupa yolunda değiliz, çünkü biz Avrupa’yı düşünmüyoruz. Otoriter rejimi tercih ediyoruz. Eğer Avrupalılar ciddi olarak Abhazya ile ilgilenecek olurlarsa, onların Abhazya ve geri kalmış Gürcistan arasındaki farkı görmelerinden korkuyoruz. Abhazya’da Avrupa için ilginç süreçler oluşuyor, Gürcistan’da ise bu süreçler yaşanmayabilir. Abhazya’da zorlu bir seçim yapılacak, ama her halükarda bunu Gürcistan’da olduğundan daha demokratik şekilde yapacaklar.

‘Dahil etme stratejisi eylem planında’ öngörülen Gürcistan hükümetinin Abhazya ve Güney Osetya vatandaşları için ‘Nötr’ belgeler verilmesi yönündeki inisiyatifi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu belgeler bölge halkları tarafından ilgi görebilir mi?

Bu sadece sinizmdir. Örneğin, bu pasaportun sahibi Batı’da herhangi bir suç işledi veya öldü, bu ölü adamı nereye yollayacaklar veya o bir suç işlediyse kimi çağıracaklar? Bu durumlarda elçilik hizmetlerini kim gerçekleştirecek? Buna benzer BM pasaportları Kosova henüz tanınmadan, Kosova’da verilmişti.

‘Nötr’ pasaportlar, üzerinde Gürcistan pasaportu olduğu yazmayan Gürcü pasaportlardır. Diyelim ki; ‘Nötr’ pasaportu almak isteyen bir Abhaz ya da Oset cesaretle Gürcü pasaportu alıyor. Engeli aşabilen ve Gürcü belgesini alan büyük ihtimalle herkes tarafından tanınan Gürcü pasaportunu alacak. ‘Nötr’ pasaportu alabilmek için Gürcistan hükümeti her defasında kişinin gittiği ülke elçiliğine talep gönderecek. Böylelikle ‘Nötr’ pasaport sahibi Gürcistan yönetimine daha da bağlı olacak. Bu girişim, Batı’ya Gürcülerin ne kadar esnek olduğunu gösterme gayretidir.

Bu öneri neden yeninden hayat buldu? Çünkü o ilk defa yıllar önce dile getirilmişti?

Bu öneri Ekim 2009’da bakan Temur Yakobaşvili zamanında dile getirilmişti. 27 Ocak 2010’da ise yasallık kazandı. Ama ABD’deki elçilikten bu tür belgelere vize vermeye ne kadar hazır olduğunu öğrenmek fena olmazdı.

Eğer Gürcistan bu problemi çözmek istiyorsa, Abhaz ve Güney Osetya pasaportlarını, kişinin bilgilerini gösteren iç belgeler olarak tanıması gerekir. Ve eğitim, sağlık, ekonomi vs. bakanlıkların bu pasaportları Gürcistan devletine tehdit olarak algılaması ve pasaport sahiplerine hizmet sunması gerekiyor. Hatta Abhazya ve Güney Osetya’dan gelenler eğitim ve sağlık hizmetlerinden avantajlı şekilde yararlandırılmalı.

Şu günlerde Saakaşvili, Erdoğan ile görüştü ve onlar, 2012’den itibaren Türkiye’ye, Gürcistan vatandaşlarının kimlikleri ile gidebileceğini açıkladılar. Eğer Gürcistan hükümeti de Abhaz ve Güney Osetya kimlikleri ile de geçişe izin verilmesini söylerse, bu muhteşem ve dahice olur. Bir düşünün, bir Abhaz arabasıyla tüm Gürcistan’ı geçecek, Batum’u görecek, Gürcistan’ın nasıl inşa olduğunu görecek…

İkinci etap, yakın kara komşularının -Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye- aynı adımı atmaları ricasında bulunmak. İnsanlara Abhaz ve Oset kimlikleri ile Gürcü kimliklerinde olduğu gibi bölgelerine girmeye izin vermek. Bu ikinci etap 3-4 yıl sonra olabilir.

Bu planı ben iki yıl önce Yakobaşvili’ye önerdim, o zaman biz stratejiyi yazıyorduk ve o bana güldü. Şimdi ise Gürcistan, vatandaşlarının özgürce seyahat edebilmeleri konusunda Türkiye ile anlaştı.

Biz çok zor bir durumdayız ve olağanüstü adımlar atmamız lazım. Bu şok tedavisi gibi olacak. Hasta ya ölecek ya da iyileşecek. Rusya bu bölgelere inanılmayacak bir hızla sahip oluyor. Rusya’nın önermediği şeyleri önermeliyiz. Başarı durumunda sonraki adımları atmalı.

30 Mayıs 2011’de ‘Kafkas’ haber ajansı Gürcistan eski devlet başkanı Eduard Şevardnadze’nin Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımasını hata olarak düşündüğünü açıkladı. O, bu cumhuriyetlerin zamanla Gürcistan yapısına döneceğine emin. Bununla birlikte eski devlet başkanı, problemlerin çözümünün Rusya’ya bağlı olduğunu söyledi. Sizce Şevardnadze’nin bu sözlerinde haklılık payı var mı? Rusya bu cumhuriyetleri kendinden ‘iterse’ Gürcistan yapısına geri döndürülmeleri mümkün olabilir mi? Bu hangi şartlarda gerçekleşebilir? Bunun için Rusya’nın kendisinde neleri değiştirmeli?

Rusya hiçbir zaman Abhazya’yı yabancılaştırmaz. Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya’yı cezp etmesi gerekiyor. Bugünkü Gürcistan’ın Abhazlari ve Osetleri cezb edecek hiçbir şeyi yok. Rusya güçlü, otoriter bir ülke, bizimki ise ancak onun karikatürü.

Ancak, Gürcistan kendi halkı için güven veren demokratik bir devlet olduğunda, Abhaz ve Osetlerin bize döneceğine eminim. Bu senenin 26 Mayıs’ından sonra sadece Abhazlar değil, Gürcüler de şimdiki Gürcistan yönetimi altında yaşamak istemiyorlar.

Bakınız Abhazya’yı hangi ülkeler tanıyor: Nauru, Vanuatu... Rusya bunu Abhazya’nın hiçbir aydınlığı olmasın diye özellikle yapıyor. Abhazya’ya çok uzak olan Nikaragua ve Venezüella’nın hiçbir zaman bir yardımı olamaz.

Abhazya’yı Türkiye veya Ukrayna’nın tanıdığını varsayarsak, o zaman bağımsızlık Abhazya için daha gerçekçi olur. Ama elbette Türkiye veya Ukrayna bunu yapmayı düşünmüyor. Rusya hiçbir zaman, yakın veya güçlü devletlerinin ya da kendi kontrolü altındaki devletlerin Abhazya’yı tanımasına izin vermez. Belarus dışında… Bu başka bir olay, orada Rusya ve Belarus arasında birlik var, Abhazya ile Güney Osetya’yı daha da bağlamaya imkan veriyor.

Abhazya’yı, örneğin Azerbaycan veya Kazakistan’ın tanıması Rusya’yı memnun etmez. Çünkü bu şu anlama geliyor: irtibatlar, destekler… Rusya için bu iyi değil. Rusya şu anda Abhazya ve Güney Osetya’yı tamamen yutuyor.

Ekonomik işbirliği temelinde politik yakınlaşma mümkün müdür? Bu nasıl olabilir?

Kıbrıs örneğini alalım. Abhazya anlaşmazlığına benzeyen anlaşmazlıklardan biri Kıbrıs anlaşmazlığıdır. Kıbrıs bugün Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden biri. Yunanistan’daki Yunanlılar ekonomik krizde boğuluyor, Kıbrıs’taki Yunanlılar ise gelişiyor. Kıbrıs’ın da Gürcistan’ın problemleri gibi problemleri vardı. Kıbrıs’ın üçte biri Türkiye tarafından ele geçirildi. Avrupa Birliği bölgesinde, Kuzey Kıbrıs’ta 40 bin Türk askeri var. Abhazya ve Güney Osetya’da 7 bin Rus askeri var.

Şu anda Kıbrıs o kadar hızlı gelişiyor ki, Türkler Yunan pasaportu alıyor ve Avrupa’ya yolculuk yapıyor. Türk pasaportuna AB’de saygı duyuluyor, Türkiye vatandaşlarına Avrupa’da bir çok avantajlar veriliyor olmasına rağmen, Kıbrıs pasaportu daha önemli, çünkü bu pasaport tüm Avrupa Birliğine seyahate imkan veriyor ve tüm dünyada itibarlı. Ben kendim Kıbrıs’ta Türklerin Larnaka’ya (Kıbrıs’taki uluslar arası havaalanı) uçakla geldiğini ve otobüslere binerek Kuzey Kıbrıs’a gittiklerini gördüm. Abhazların Tiflis’e uçakla geldiğini ve havaalanında onları bekleyen otobüslerin Abhazya’ya götürdüğünü düşünün. Gerçi bu Kıbrıs’ta anlaşmazlık ve askeri hareketlerin bitmesinden 30 yıl sonra oluyor. Avrupa Birliği gibi güçlü bir kurum bile, bu anlaşmazlığı tamamen ölü bir noktadan, oldukça kısa bir süre önce, 2004’de harekete geçirmeye başladı. Bizim son askeri hareketimiz 2008’de oldu. Ben, 30 yıl geçmesi gerektiğini söylemek istemiyorum, çünkü Abhazlar ve Gürcüler arasında Türkler ve Yunanlılardan daha yakın tarihi, coğrafi ve kültürel ilişkiler var.

Türkler ve Yunanlılar arasında bin yıllık problemler var: din, medeniyet çatışması, tarihi mağduriyetler… Bundan dolayı bu 30 yılı yarıya indirebiliriz. Bir şeylere geri dönmek için 15 yıl geçmesi gerekiyor, ancak Gürcistan da Kıbrıslı Yunanlıların değiştiği gibi değişmeli.

Basında İsrail ve Abhazya’nın ekonomik işbirliği anlaşması yayınlandı. Sizin bilgilerine göre bu gerçek mi? Abhazya ve Türkiye’nin ekonomik işbirliği hakkında ne söyleyebilirsiniz?

İşadamları, nerede çalışmalarının daha faydalı olduğunu kendileri buluyorlar. Gürcü ve Abhazların ayrılmasının üzerinden 20 yıl geçti. Ben bugüne kadar Abhazya’da halen uluslararası ticaret yapılmamasına şaşırıyorum. Ama Gürcistan’ın İsrailli işadamlarına kabaca, küstahça muamelesinden sonra, onlardan ikisini şüpheli şekilde gözaltına almasının ardından (14 Ekim 2010’da İsrail vatandaşı Roni Fuks ve Zeyev Frenkle Batum’da gözaltına alınmıştı. Gürcistan güvenlik organlarının bilgilerine göre, işadamları ülkenin maliye bakan yardımcısı Avtandil Haraidze’ye yedi milyon dolar rüşvet önerdiler) onlar şöyle dedi: “Neden Gürcistan’da sıkıntı yaşayalım? Rusya’da, Soçi’de Olimpiyatlar ve büyük para var”. Abhazya’da ticaret hacmi oldukça büyüyecek ve bu sadece Rus ticareti olmayacak.

Yabancı devlet hükümetleri ise şöyle diyecek: “Bizim işadamlarımız vergi ödemeli, eğer onlar Abhazya’da çalışıyor ve Gürcistan yargısını ihlal ediyorsa, onları siz kendiniz çözün. Burada politika yok, temiz ticaret var”

Abhazya’da İsrailli işadamlarının olduğunun ilk işaretleri artık var. Çok yakınında Olimpiyat oyunları olacak ve oraya para akacak. İşadamının basit düşüncesi: “Gürcistan uzun süre Abhazya’yı geri alamayacak. Bu geri dönüş gerçekleşirse ben o zamana Abhazya’da para kazanırım.” Rusya, Türkiye ve İsrail o zaman şöyle diyecek “Biz Abhazya’nın Gürcistan’a geri dönüşünü desteklemeye hazırız, ancak bizim orada ticaretimiz var ve biz onun zarar görmesini istemiyoruz”.

Gürcistan vakit geçirdikçe, tüm bunları geri kazanmamız daha pahalıya mal olacak. Hem parasal, hem manevi, hem siyasi daha fazla bedel ödememiz gerekecek.

19 Mayıs’ta ‘Kafkas’ haber ajansı Abhazya heyetinin Batum’da görüşme yaptığını, ancak onların basınla görüşmediğini yayınladı. Bu görüşme hakkında bilginiz var mı?

Bu normal bir görüşme. Batum’a Abhazya’dan Tiflis’e olduğu gibi oldukça sık geliyorlar. Her gün yaklaşık 200 Abhaz Gürcistan bölgesinde ticari ve akrabalık ilişkileri dolayısıyla bulunuyor. Sınır askerlerimiz onları İngur nehri üzerindeki köprüden geçiriyor. Abhazya pasaportu sadece Gürcistan’a gelmeye yarıyor. Ama bu herkes için ve özgürce olmuyor. Bildiğim kadarıyla onların çoğu daha önceden farklı yollarla Gürcistan bölgesine girişlerini sağlıyorlardı.

Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütüne girişi konusundaki tahminleriniz nelerdir?

Tüm dünya toplumun Dünya Ticaret Örgütünde Rusya’ya ihtiyacı var. Rusya bundan kazanmıyor, ancak dünyaya şantaj yapıyor.

Gürcistan bunu kabul edecek mi? Hangi şartlarda?

Gürcistan Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütüne girişine engel oluyor. Eğer Gürcistan çok prensipli olsa da, Rusya’yı her halükarda Dünya Ticaret Örgütüne alırlar. Şimdi halen Rusya ile ticaret yapma konusunda anlaşmak mümkün. Ama bizde sabit fikir şu ki, politik meseleler manipüle edilebilir.

Tüm dünya Gürcistan’ın davranışına kızgın. Rusya, Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımadan önce de Gürcsitan gümrüklerini Psou nehri ve Roks tüneline koymaya hazır değildi. Bayden ve Saakaşvili ne hakkında konuştu acaba? Konulardan birinin Dünya Ticaret Örgütü hakkında olduğunu ihtimal dışı görmüyorum. Ama Saakaşvili çok zor bir duruma düşüyor. O hiçbir zaman yarından sonraki günü düşünmüyor. Onun tüm politikası, stratejisi sadece yarın hakkında. Gürcistan gümrük noktalarını  devretmek istemiyor ve Rusya’da tarım ürünlerini pazarlama imkanını kaybediyor.

Eğer uzlaşı bulunmazsa, Rusya Dünya Ticaret Örgütü tüzüğüne itiraz edebilir mi ve buna uygun olarak örgüt üyelerinden birinin düşüncesi görmezden gelinebilir mi? Bunun için ne gerekli? Daha önce örneği yaşandı mı?

Dünya Ticaret Örgütü tüzüğünün kendisinde yer alan bir maddede, eğer tek bir ülke engel oluyorsa, Dünya Ticaret Örgütü üyeleri oylama ile aday ülke seçebiliyor. Fakat bugüne kadar bu madde kullanılmadı.

Yeni devlet başkanı döneminde Abhazya’nın Rusya ile ilişkileri açısından daha çok Güney Osetya’ya benzemesi, iç siyasi yapısı açısından mümkün müdür?

Abhaz halkı buna izin vermez. Umuyorum ki, aksi olur, Rusya ile ilişkilerinde daha prensipli olur. Ben bunu umuyorum ama Olimpiyatlara kadar mümkün görmüyorum, daha sonrasını ise zaman gösterecek.

2 Haziran’da Kavkazky Uzel’de yayımlanan bu röportaj Özlem Güngör tarafından Ajans Kafkas için Türkçeye çevrildi.