‘Hendek, barikat meselesinin diyalog ile çözülmesi için Kandil’de girişimlerde bulunduğunu’ söyleyen Demirtaş, “Aralık ayında Kandil’e gittim, devletin ve İçişleri Bakanı’nın bundan bilgisi vardı. Kandil’de KCK yetkilileri ile görüştüm. Niyetimizi anlattım, bu konudaki beklentimizi anlattım. Biz demokratik siyaset yapıyoruz, o hendek barikat meselesinde de; evet Kürtlerin hakkı var, bunları biliyoruz, biz de savunuyoruz ve özerklik bizim parti programının bir parçasıdır. Fakat biz bunu demokratik siyasi alana çekmek istiyoruz; hendek, barikat meselesinden çıkarmak istiyoruz. Çok uzun tartışmalar oldu orada” dedi.

“Görüşme yaptığım yeri bombaladılar”

Görüşmeler gerçekleşmesin diye Türkiye savaş uçaklarının hava saldırısında bulunduğunu ve bulunduğu yerin bombalandığını söyleyen Demirtaş, şöyle konuştu:

“Tarihini devlet benden daha iyi bilir, kayıtlarında vardır. Neden vardır? Çünkü, benim orada görüşme yaptığım yeri bombaladılar. Hava saldırısı yapıldı yani, bulunduğum yeri vurabilmek için bayağı bir çalıştılar. O toplantı gerçekleşmesin diye bulunduğumuz bina havaya uçuruldu. Birkaç yüz metre ilerisi uçak ile bombardıman yapıldı.

Çıksınlar açıklasınlar, işte o günkü manşetler var. Havuz medyasının, ‘Hava saldırısı yapıldı, Demirtaş görüşmesini yapmadan Süleymaniye’den döndü’ diye. Görüşmeyi yaptım, kusura bakmasınlar, biliyorlar ama yaptırmamak için ve yaparken vurmak için elinizden geleni yaptınız, bunu da biliyorum. Buna rağmen gittim, o görüşmeyi yaptım, geri döndüm ve geri döndüğümüzde CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na haber gönderdim. Hükümetten de İçişleri Bakanı’na haber gönderdim. Dedim ki; bakın HDP olarak biz inisiyatif almak istiyoruz. Bir iki gün içinde Diyarbakır’da, DTK kongresinde bir açıklama yapılacak; sizlerden beklentimiz ana muhalefet ve iktidar olarak lütfen bu işi tartışmaya fırsat verin.

Çünkü biz tartışılsın istiyoruz, tartışma ve siyasi zemine çekmek istiyoruz. Sizler de buna destek verirseniz hendek, barikat meselesini bir diyalog ortamı ile çözüm zeminine taşımak istiyoruz. Çıktık belgeleri açıkladık, konuşmalar yaptık. Aradan birkaç saat geçmeden Ankara’dan o güne kadar yapılmış en sert açıklamalar geldi. Vatan hainliği, bölücülük, ülkeyi böldürmeyiz; ana muhalefet partisi ha keza öyle. Özerklik tartışılamaz, Cumhuriyet ve özerklik bir arada olamaz, özyönetim diye bir şey olamaz. Ulusalcılar, İstanbul Barosu’na kadar dehşet açıklamalar. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı derhal soruşturma açtı ve dokunulmazlığımızın kaldırılmasına giden süreç o zaman başlatıldı ağırlıklı olarak. Ben bunları hiçbir yerde anlatmadım. Hani HDP barış için ne yaptı diyenler kusura bakmasın, biz canımızı ortaya koyduk. Birileri gibi rahat rahat koltuğumuza oturup keyfimize bakabilirdik.”

(DHA, ZETE)