AKP iktidarının Türkiye'nin büyük şehirlerinde seçimi kaybetmesi, bu oluşumlar için siyaset sahnesine çıkmanın önünü açtı
31 Mart seçimlerinin ardından AKP iktidarının Türkiye'nin büyük şehirlerinde seçimi kaybetmesi, bu oluşumlar için siyaset sahnesine çıkmanın önünü açtı.
Ahmet Faruk Ünsal, ARTI TV'de yayınlanan 'Söz Sırası' programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ünsal, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun yeni bir parti arayışı içine girmelerinin AKP iktidarı için bir sürpriz olduğunu, ancak asıl merak edilenin, Türkiyeli seçmenin bu arayışlara destek verip vermeyeceği olduğunu ifade etti.
DAVUTOĞLU'NUN BAŞBAKANLIĞI: EN KARANLIK İKİ YIL
Ahmet Davutoğlu için, hem Dışişleri hem Başbbakanlık yaptığı hatırlatmasında bulunan Ünsal, " Hem Dışişleri Bakanlığı sürecindeki Suriye gibi çok önemli bir krizin yaşandığı dönemde Dışişleri Bakanlığı yaptı. Hem yaklaşık 2 yıllık başbakanlığında Türkiye siyasetinin en karanlık yıllarını yaşandı. Kürt sorunu bakımından da en kanlı yıllarının yaşandığı dönemde Başbakanlık yapmış olması bakımından Ahmet Davutoğlu'nun yeni partisinin, Türkiye'de bir alternatif olabilme ihtimalinin zayıf olduğu kanaatini taşıyorum" dedi.
Ahmet Davutoğlu'nun Suriye savaşında PYD'nin Cenevre sürecine katılmasına da engel olduğunu hatırlatan Ünsal, "Cenevre'de bir barış masasının kurulmasına 'PYD katılırsa biz o masada olmayız' diyerek, bu Barış masasının kurulmasına engel olarak, aslında bir taraftan o günün başbakanı sayın Erdoğan'ın da önemli bir sorumluluğuyla beraber, Suriye'deki bu yıkımın hukuken, vicdanen ve siyaseten kendilerine düşen bir payın sahibi olduklarını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Ünsal'ın konuşmasının devamı şöyle:
"Sadece mesela Suriye'deki bu olayla ilgili değil bir de Türkiye'de 7 Haziran ile 1 Kasım sürecinde koalisyonu kuramamış olması ve bu süreçte başlayan kanlı çatışmaların yaşandığı süreçte de başbakanlık görevini yürütmüş olması, her ne kadar Tayyip Erdoğan çok baskın olarak o süreci yönetmiş olsa bile, hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor. Bu kötü hatıralar ile birlikte düşünüldüğü zaman, Ahmet Davutoğlu'nun Partisi'nin hem Türkiye genel sathında, hem de Kürt seçmen nezdinde önemli bir titreşim oluşturacağı kanaatini taşımıyorum.
'BU SİSTEMİN YAŞAMASINDA AHMET DAVUTOĞLU BÜYÜK SORUMLULUK SAHİBİ'
Ayrıca Ahmet Davutoğlu'nun en önemli kanaatimce başarısızlıklarından biri de 15 Temmuz sonrasında, Mecliste görüşülen başkanlık sistemi ile ilgili, sisteme Evet oyu vererek, arkadaşlarıyla birlikte destek olmasaydı. Eğer mecliste başkanlık meselesi engellenebilmiş olsaydı, tartışmalı referandum süreci de yaşanmayacaktı. Ama Ahmet Bey, partisinin kuruluş bildirgesi'nde 'Bu sistem devam ederse, Türkiye bütün demokratik birikimlerini kaybedecektir' diye bir korku ve tehdit algısını ifade etmiş olduğu bu sistemi maalesef kendisi meclis'te destekledi. Türkiye'nin başına bela olan 'başkanlık sistemi' dediğimiz bu sistemin yaşanmasında Ahmet Bey büyük bir sorumluluk sahibi.
'ALİ BABACANNASIL BİR POLİTİKP ROGRAM ORTAYA KOYACAK?'
Bütün bunlarla birlikte düşündüğümüz zaman bu meseleleri hem Kürt seçmene anlatmakta zorlanacağını, hem de Türkiye'nin demokratik tercihleri ön planda tutan seçmenine, başkanlık rejimine neden Evet dediğini neden bundan Vazgeçtiğini anlatmak konusunda zorlanacağını düşünüyorum. Daha başlangıç aşamasındayken, Ahmet Bey'in Partisi'nin çok fazla şansı gözükmüyor. Ali Babacan'ın ne yapacağını tabii ki önümüzdeki günlerde, hangi heyetle çıkacak ve nasıl bir politik program ortaya koyacak? AKP MHP Vatan Partisi bloğuna sıkışmış olan Türkiye'ye yeni bir imkan açacak mı, yeni bir fırsat verecek mi meselesini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama şu bir gerçek ki 2019 yılı Türkiye'de iktidarın değişmeye başladığı önemli bir milat olacaktır."
Kaynak: Artı Gerçek